28 Şubat'a öfkenin fotoğrafı

TAKİP ET

Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 yaşındayken idama mahkum edilen Star Gazetesi YAzarı Yakup Köse'nin kafası usturayla kazınmış fotoğrafını görünce 28 Şubat'a öfke yağdırdı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çok önemli açıklamalar yapan Erdoğan, şunları söyledi…

- YÜK GETİRMEYECEĞİZ: (Myanmar’da katliamın durması yönünde bir ümit var mı? Bangladeş’e yönelik yardımlar da bundan sonra devam edecek mi? ) Arakan tarafındaki manzara, Bangladeş’tekiyle mukayese edilmeyecek düzeyde kötü. Myanmar Devlet Bakanı Suu Çii ile yaptığımız telefon görüşmesi, müspet görüşmeydi. Kendisine, ‘Önümüzü açarsanız, Arakan’daki bu mağdur insanlara yardım ulaştırabiliriz’ dedik. Bunları Bangladeş yönetimine de söyledik.‘Bize yer tahsis edebilirseniz  size yük getirmeden, çadırlarımızı kurabiliriz’ dedik.

- İNSANLIK DRAMI VAR: Arakan’da tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Çoğu Bangladeş’e kadar bile ulaşamadılar. Tabii Bangladeş’in de sıkıntıları var. Bangladeş’i bu noktada yalnız bırakmayız. Yer tahsisini yaptıkları anda, Kızılay’ımız, AFAD’ımız, onların Kızılay’ı ile süratle orada çadırları tesis edebiliriz.  

- İLACI BANGLADEŞ’TEN ALACAĞIZ: (Kampları ziyaret etmiş olan Emine Erdoğan size aktardığı izlenimler nasıl?) Orada çok büyük felaket yaşandığını anlattı. Türkiye’den oraya gıda, giyecek, ilaç göndermeyelim; tüm bunları Bangladeş’ten satın alalım. Yiyecekleri, giysileri, Bangladeş’ten satın alalım ve böylece Bangladeş ekonomisine de katkı sağlamış olalım. Şimdi ilk etapta 1000 tonluk alım yapıldı. İkinci etapta, 10.000 ton alım yapılacak.  Bu konuyu İran Cumhurbaşkanına da söyledim. O da olumlu bir yaklaşım sergiledi.

- SÖYLENECEKLERİ SÖYLEDİM: (Ziyaret öncesi eski Bakan Çağlayan’ın adının ABD’deki Zarrab dosyasına eklenmesine tepki gösterdiniz. Bu açıklamaların ardından  Çağlayan ile eski Halk Bankası Müdürü hakkında tutuklama kararı çıktı. Bunlar, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkileri nasıl etkileyecek?) Kazakistan’a hareket etmeden önce sorduğunuz hususlarda söylenmesi gerekenleri söyledim.

- TRUMP’LA MUTABIK KALDIK: (Kazakistan’da olduğunuz esnada Trump’la bir telefon görüşmeniz de oldu. Neler konuştunuz?) İkili ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiğine değindik. Arakanlıların yaşadığı drama ABD’nin hassasiyet göstermesinin önemli olacağına dikkati çektim. BM  Genel Kurulu esnasında tüm konuları  yüz yüze  görüşme hususunda mutabık kaldık. 

- S400 İMZALARI ATILDI: (S-400’lerin satın alınmasıyla ilgili nihai durum nedir? Dış basında bu satın almadan vazgeçilebileceğine ilişkin haberler yer alıyor) S-400 ile ilgili arkadaşlarımız imzalarını attılar. Kaporayı da verdiler. Bundan sonraki süreç de zaten Rusya’dan bize aktarılacak kredi ile ilgili devam edecek bir süreçtir. Gerek Putin, gerekse şahsımın bu konuda kararlılığımız var. Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma sanayi veya savunmasıyla ilgili bağımsızlık ilkelerini veya bağımsız kararını herhalde kimsenin tartışmaya hakkı yoktur. Biz kendi bağımsızlığımızla ilgili kararımızı kendimiz veririz; ülkemizi savunmak için koruma tedbirlerini de, güvenlik tedbirlerini de kendimiz almakla mükellefiz. İnsansız hava araçlarını da vermediler biz yaptık.

KILIÇDAROĞLU UYARMALIYDI: (CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun “SİHA’lar sivilleri vuruyor” iddialarına yanıt verdi) Son bir haftada 90 terörist öldürüldü. Ama bakıyorsun bir milletvekili çıkmış ana muhalefetten bundan rahatsız oluyor! Sen kimden yanasın? Teröristten yana mısın yoksa benim güvenlik güçlerimden yana mısın? Tabi ki bunların üzerine gideceğiz. Bu konuda savcılarımızın soruşturma açmasını da takdirle karşılıyorum. Ana muhalefetin başındaki zat, kalkıp o milletvekilini ‘sen ne yapıyorsun” diye uyarmalıydı. Parti içi disiplin disiplin kurullarını da çalıştırılmaları lazım.  

- TÜRKMENLER TOPRAKLARINDA KALMALI: (Kuzey Irak’taki yönetimin referandum kararının üzerine bir de Türkiye’ye yönelik savaş planları ortaya çıktı. Barzani’nin Türkiye’ye savaş beyanı basında yer aldı. Suriye ve Irak Kerkük bölgesi de dahil, Türkmenlerin bulunduğu bölgelerde Türkmenlere ABD’de kalma veya vatandaşlık taahhüdü ile göç için teşvik söz konusu diyorlar. Türkiye’nin alternatif formülleri var mı?) Duygusal çıkışlar yapmak doğru olmaz. O iddiaları etraflıca Dışişleri’nden dinlememiz, doğru bilgileri almamız lazım. İddialar ne derece doğrudur? Bunları bir görmemiz lazım.. Değerlendirme ancak ondan sonra yapılabilir. Böyle duygusal çıkışlarla açıklamalar yaparsak, bu yanlış olur. Ama bizler Türkmen kardeşlerimize oraları terk etmelerini asla tavsiye etmeyiz. Onlar kendi topraklarında kalmalıdır.

ERDOĞAN’I ÖFKELENDİREN FOTOĞRAF

Yazarımız Yakup Köse Erdoğan’a, 28 Şubat darbesinde yaşadıklarını kaleme aldığı kitabını hediye etti. O dönem 14 yaşındayken idama mahkum olan Köse’nin kafası usturayla kazınmış halini gören ve öfkelenen Erdoğan, “O FETÖ denilen ahlaksız takımı, o namussuzlar nelere imza atmadılar” dedi.

Yazarımız Yakup Köse, uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 28 Şubat’la ilgili soru sordu. Kendisi de 28 Şubat’ın mağduru olan Köse, şu soruyu yöneltti:  “28 Şubat haksız yargı kararları hakkında bir soru sormak istiyorum. O dönem birçok insan mağdur edildi. 22 yıldır içerde olanlar var. Bunlar FETÖ’cü hakimler ve savcılar tarafından mahkum edildi. Ergenekon ve Balyoz’a yeniden yargılama verilirken maalesef  22 senedir içerde olanların yeniden yargılama talepleri bir türlü gündeme alınmıyor. Bu konuda Adalet Bakanlığında çalışma var mı? Cezavindeki insanlar, sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın mağduriyetlere ilgi göstermediğini düşünüyor.  Mağduriyetler hakkında neler yapılmalı?”

“Bu sorudan dolayı çok teşekkür ediyorum” diyen Erdoğan, şu yanıtı verdi: Mağduriyetlerin giderilmesini hatırlatma hususunda tabii ki medyaya da önemli görev düşüyor. Yakup bey, bu ülkede üzerinde hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir durumu anlattığı kitabını bize hediye etti. 14 yaşında bir çocuğun idama mahkum olması düşünülecek bir şey değil. Benim de idama mahkum edilmem istendi ama son anda yırttım. Bizi de apar topar götürüyorlardı. Niye şu yatırımı yaptık diye idamımızı istediler. O meşhur savcı vardı, Nuh Mete Yüksel. Baktık bizim idamımızı istedi, Allah’tan adil bir hakime rastladık da, bir de nöbetçi mahkeme çıkardılar. Dedim tezgahı kurdular herhalde. Gerçek adalet sahibi olan Allah. Orada kararı verdi ve işi yırttık. Şimdi Yakup’un kitabına bakınca çok üzüldüm, bir hakim bir savcı böyle bir 14 yaşındaki masumu ne yapar da idama mahkum eder. (Kendisi 11 yıl cezaevinde yatmış) O FETÖ denilen ahlaksız takımı, o namussuzlar nelere imza atmadılar. Sadece onlar değil. Yani beni de oraya götürenlerin verdiklerini size kimliği hakkında bilgi versem şaşarsınız. Adalet diye isteyenlerin şu anda kimlikdaşları bunlar.

SAVCI YÜKSEL iDAMINI iSTEMiŞTi

Necmettin Erbakan’ın başbakanlığındaki Refah-Yol hükümeti, 28 Şubat 1997’deki MGK bildirisiyle başlayan ve ‘postmodern darbe’ olarak adlandırılan süreçte iktidardan düşürüldü.  Sözde irtica ile mücade adı altında, toplumun muhafazakar kesimlerine başörtü ve ibadet baskısı uygulanırken, binlerce kişi memuriyetinden edildi, üniversitelerde ‘ikna odaları’ kuruldu, Refah Partisi de kapatıldı. İmam Hatip Liseleri’nin orta bölümleri kapatıldı. Hiç bir silahlı eyleme katılmamış insanlar, ‘terör örgütü üyeliği’nden idam cezasıyla yargılandı. Siirt’te Ziya Gökalp’in şiirini okudu diye o dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan görevinden alınarak tutuklanırken, dönemin savcılarından Nuh Mete Yüksel ise yetki aşımıyla Rize’de yaptığı bir konuşma gerekçesiyle Erdoğan hakkında idam cezası istemiyle soruşturma başlatmıştı.

KILIÇDAROĞLU HADDİNİ BİLMİYOR

- CHP ADALETİ ANLAMALI: (CHP ile Danıştay Başkanı arasındaki ‘sözde adalet’ polemiği) CHP’nin bu yürüyüşü gerçekten “Sözde adalet yürüyüşü”dür. CHP’nin öncelikle adalet kavramını, mefhumunu anlaması lazım. Bunu bilmiyorlar. Adalet mefhumunu biz partimizi kurarken öyle tahlil ettik, öyle inceledik ki, partimizin adını geldik, Adalet ve Kalkınma Partisi koyduk. Bunu yaparken de biz 42 bin denekle çalıştık. 81 vilayette bunu yaptık. Buradan Adalet ve Kalkınma Partisi çıktı. Logomuz ampul de oradan çıktı. Ampulün yanında kurucu ekip olarak yaptığımız çalışmada, o gördüğünüz 7 tane ışık, o da Türkiye’nin 7 siyasi bölgesini ifade ediyor.

- ADALET İCRAATLA OLUR:  Şimdi “Sözde adalet yürüyüşü” ile, Ankara’dan 29 günlük yürüyüşle, sen kalkıp da bir vatandaşın izni olmadan arsasına el koyarsan bunun adaletle izahı olur mu? Oraya gel, karavanını koy, ondan sonra oradan poz ver. Nerede adalet? Öbür taraftan Şişli’de temizlik işçileri de adalet arayışına  çıktılar. İzmir’de belediye çalışanları adalet arayışına çıktı. Dolayısıyla o yürüyüş “sözde adalet”. Oysa adalet, sözle olmaz, icraatla olur... Ama bunlarda icraatta adalet yok.

- HUKUK DERSİ VERDİLER: Danıştay Başkanımızın, Yargıtay Başkanımızın, ana muhalefetin söylemlerini yargıya müdahale gibi gördüklerini; bundan rahatsız olduklarını düşünüyorum. Muhtemelen bu sebepten dolayı, o yakışıksız söylemler karşısında, bunlara bir hukuk dersi verme noktasına gelmiş olmalılar. Kılıçdaroğlu’nun kalkıp da Zerrin Hanım’a hukuk dersi verecek hali yok. Onların çok mürekkep yalaması lazım. Yargıtay’a da böyle bir şey verecek hali yok. Daha çok mürekkep yalaması lazım. 

- TERÖRİSTİN HAKKINI SAVUNUYOR: Bunlar (Kılıçdaroğlu) tabi haddini bilmiyor. Yanında bir hukukçusu var. Öldürülen teröristlerin hakkını savunuyor. Ne hakkı ya? Bunlar terörist. Bir tanesi Kılıçdaroğlu’nun Artvin’de kendisine eylem hazırlığında olan terörist ya... Onu vurdular. Yahu teşekkür etmen lazım senin. Bırak teşekkürü, tam aksine gelip üzerine saldırıyorlar.

ALMAN YÖNETİMİYLE SORUNUMUZ VAR

- TAVİZ VERMEYİZ:  (Almanya’da seçimler sonrasında ilişkilerde bir normalleşme bekliyor musunuz? Türkiye bir adım atabilir mi? Biz karşı taraftan hangi adımları bekliyoruz?) Bizim Alman halkıyla, Almanlarla hiçbir sorunumuz yok. Sorun, Almanya yönetimindeki yetkililerin yanlış tavırlarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla yanlış tavırlara son verilmesi lazım. Referandum döneminde neler yaptıklarını gördük. Saldırılar sürdürmeleri halinde, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak elbette onurumuzdan taviz veremeyiz. Almanya’nın şu anda teröre yataklık yapan bir ülke haline gelmesini normal karşılayamayız. Dediğim gibi bizim Alman halkıyla hiçbir sorunumuz yok. Sadece hatalı tavırlar dolayısıyla, Alman yönetimine kırgınlığımız var. Evet, seçim dönemindeler. Ama, seçimde şu kazanmış, bu kazanmış, bu da bizi pek ilgilendirmiyor. Bu Almanya’nın kendi iç meselesidir.

RUSYA VE İRAN’LA MUTABAKAT SAĞLADIK

- İHTİLAF YOK: (Astana süreci çerçevesinde, diğer İdlib ve Afrin konusunda Rusya ve İran ile aramızda mutabakat konusunda ne durumdayız şu an? İkinci bir harekat söz konusu mu bu konuda herhangi bir değişiklik var mı?) İdlib hakkında şunu söyleyebilirim. Ayın 14’ünde yapılacak Astana Zirvesi önem arz ediyor. Şu anda İdlib’te Rusya ile daha önce mutabık kaldığımız gibi süreci işletiyoruz ve bu şekilde süreç şu an çalışıyor. Rusya ile bu konuda aramızda herhangi bir ihtilaf söz konusu değil. İran ile de yaptığımız görüşmede ihtilafa konu olabilecek herhangi bir başlık gündeme gelmedi. Öyle zannediyorum ki Astana zirvesi sonrasında da aramızdaki sağlıklı görüşmeler bu şekilde devam edecektir. Gelişmeler olumlu istikamette devam ediyor.

- ESAD’LA GÖRÜŞMEDİM: (Sosyal medyada bir şeyler dolaştı, siz ile Esad arasında bir görüşme olduğu yönünde. Özel olarak birileri mi dolaştırıyor bu tür iddiaları?) Herhalde birileri özel dolaştırıyor. Ben Esad ile görüşmedim, görüşmeye de pek niyetim yok.

AB’NİN 3 GÜNDEMİ: RECEP TAYYİP ERDOĞAN

- AVRUPA’YA TEPKİ: (AB’deki kilit ülkelere bakınca onların 3 gündem maddesi var deniliyor: Recep Tayyip Erdoğan...) Yani Recep-Tayyip-Erdoğan...  

- DİRİLİŞ: (Siz “Erdoğan size ne yaptı?” dediniz. Sahi, siz ne yaptınız? Avrupa neye veya hangi diziye reaksiyon gösteriyor sizce?) Diriliş dizisine... Her şeyi anlatmıyor mu?

Köse’den 28 Şubat kitabı

Yazarımız Yakup Köse Kazakistan dönüşü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, 28 Şubat darbesinde yaşadıklarını kaleme aldığı “Bir Çocuğun Gözünden 28 Şubat -Cezaevi Notları” kitabını ve muhabirimiz Kemal Gümüş’ün FETÖ ihanetini belgelerle anlattığı “İşgalin Yapı Taşı” adlı kitabını takdim etti. Kitabın birinci sayfasında yer alan Köse’nin 14 yaşında kafası kazınmış vaziyette çekilen fotoğrafını gören Erdoğan, “14 yaşındaki bir çocuğun idama mahkum olması düşünülecek bir şey değil” diyerek tepki gösterdi.