Abdullah Ali Makalesi -1839, Tanzimat, Gladyo, Fetö, Kandırıldım
Türkiye Devleti'nin en temel sorunu konusunda, bir nevi finale geldiğimiz şu günlerde, bu konuda, pe de rastlamadığımız bir samimiyetle ve cesaretle toplumu bilgilendirmek önemli bence 1777'de kuruluşu tamamlanan proje devlet ABD'nin temel paradigması Yeni Dünya Düzeni (parasının üzerinde Latincesi yazar: novo ordo seclorum) ve temel değeri de (insanı her tür değer ve bağından kopartmak amaçlı) 'özgürlük' tür.
Yeni Dünya’da, Yeni Dünya Düzeni’ni kurmak üzere planlanan devletin kuruluşunun ardından ilk büyük adım, Eski Dünya’da Dünya Düzeni’ni kuran Devleti parçalamaktır. Ve kullanılan yöntem bile çok çarpıcıdır. Yeni Dünya’da miletleri bir araya getirenler, Eski Dünya’ya “milliyetçilik” pompalayarak, Eski Dünya Düzeni ve kurucusunu parçalamaya başlarlar. Kronoloji şöyledir:
1493 Yeni Dünya Düzeni (Kurgu Dünya) ve yönetecek devletin kurulma başlangıcı
Binyıllardır bilinen Amerika’nın keşfi yalanı ile Aydınlanmacılar’ın (İllimunati= Pagan Gücün Rönesans ve reformu da başlatan ve Da Vinci, Decartes, Newton, Einstein, Hawking’in dönemlerinde liderliğini yaptığı bilim, sanat, kültür kolu) Yalan (Kurgu) Dünya’yı kurmaya başlaması
1777 Pagan Gücün devletini (ABD) kuruşu
1789 itibariyle bu gücün Osmanlı’ya milliyetçiliği pompalayışı
1800’lerin ilk çeyreğinde Balkanlar, ikinci çeyreğinde Mısır’ın milliyetçilik üzerinden kopartılışı. Üçüncü çeyrekte kendi iç savaşına dönüş
Bu arada 1839 Tanzimat Fermanı ile Türkiye’nin Başbakanı ve Dış İşleri Bakanı olduğu halde 3 yıl İngiltere’de ikamet eden Mustafa Reşit üzerinden vesayetlerin Devletimize yerleşmeye başlaması.
Pagan Gücün, 1500 itibariyle bölünmüş iki kanadının (Stuart/Vatikan/Kuzey – Tudor/Tapınak/Güney) mücadelesi ve 1863’te mücadelenin sonlanıp ABD’nin 2. Kuruluşu
1800’lerin 4. Çeyreği itibariyle Eski Dünya’nın yeniden düzenlenmesi süreci…
Özetle, İlk Çağ’ı başlatan İslam; Ortaçağ’ı başlatan Türk, Yeni Çağı’ı başlatan İslam-Türk için, Yakın Çağı başlatan Fransız İhtilali, bir çöküş sürecinin de başlangıcıdır, ilk kez… Ve bugün yürüdüğümüz yol, yeniden bir kırılma ile Adalet Çağı’nın mimarı olma çabasıdır.Bu kronolojinin her bir maddesi ilintili ve önemlidir tabii ki. Ancak konu başlığımız açısından, kronoloji maddeleri içinde koyu renkle belirttiğimiz madde aslında FETÖ sürecinin de başlangıcıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın zaman zaman ‘200 yıl…” ile başlayan cümlelerinin de dayanağı aslında bu kronolojidir.
1839 itibariyle, devlet kurumlarının içine yerleşmeye başlayan vesayetler 1950 sonrası süreçte yeniden dizayn edilip, tek çatıda toplanmaya ihtiyaç duymuştur, sahipleri açısından. İşte bu bağlamda ortaya çıkmıştır FETÖ… 1963-73 arası temel organizasyonu oluşup, 1973 itibariyle faaliyete başlamıştır. Türk Devleti ise, vesayetleri yok etmek için, bu yapıya yol verip, içine sızmayı tercih etmiştir.
Geriye dönüp araştırılırsa, Özal’ın iktidar olur olmaz 1984 başında Gülen’in yasaklarını kaldırması, Türkiye’de önünü açarken aynı zamanda da, Türki Cumhuriyetlere mektup yazıp, önünün açılmasını istemesi, bu iddiamıza örnektir. Hele ki, sol kanattan Ecevit’in ilk FETÖ milletvekillerini meclise sokuşu, Gülen’e, Dış İşleri Bakanı’nı da gönderip Vatikan’da devlet töreni yapışı ve tabii Türkiye’de tüm kurumlarda önünü açışı daha da şaşırtıcı gelir, bizim iddiamızı düşünmeyene…
FETÖ, bu açılımlarla en güçlü haline 2000 yılında gelmiştir bile. Hürriyet’in, “Emniyeti ele geçirdiler.” manşetinin tarihi 1999’dur. FETÖ’nün tüm iktisadi, medya, stk vb kurumları 2000 öncesi kurulmuştur. 15 Temmuz İşgal Girişimi’nde yer alan yüzbaşı ve yukarı rütbeli subayların Harp Okulu’na girişi 2000 yılı öncesidir.
Tüm bunlar bağlamında, Erdoğan’da 2009 (Kuruluşumuzun tamamlanması) yılına kadar bu yapıya yol vermiş, içine sızmıştır.
“Biz hep bir adım öndeyiz!”
“40 yıllık yapıyı, 20 saatte çökerttik!”
“enişte…” (istihbarat dilinde, içinizdeki adamım) vb söylemlerin kaynağı işte bu iddiamızda bahsettiklerimizdir.
Devletimizin bu konudaki resmi finali ise “Kandırıldım!” açıklamasıdır. 2014 yılı itibariyle, MGK kararıyla, bu yapıyı terör örgütü ilan eden devletimiz, o güne kadar bu yapıya kendisi yol verdiğinden, o güne kadar olan süreç için, Cumhurbaşkanı dahil oradan aşağıya her vatandaşı “kandırılmış” kabul ettiği bir Genel Af ilan etmiştir aslında…
25 Aralık 2013 itibariyle, devlete optimum oranda deşifre olup, devleti ise tamamıyla deşifre ettiğini zannedenler, Ağustos 2014’te “asıl temizlik 2 yıl sonra başlıyor” konulu bir yazımıza denk gelememiş, ya da kaale almamış olacaklar ki; ‘enişte’ ler sayesinde ellerine yüzlerine bulaştırıp; yıllarca sebep oldukları binlercesinin ardından 300 vatandaşımızı daha şehit ettikleri SON SEVR GİRİŞİMİ ile duvara toslamışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın vicdanıdır. Güçlendikçe, dünya medeniyeti ve adaletin önderliğine devam edecektir, inşallah.
Selametle
Abdullah Ali