Andımıza Neden Karşıyız?

TAKİP ET

Yazarımız Muhammed Mustafa Aslantürk konuya son noktayı koydu; Selamun Aleyküm kardeşlerim, Bu makalemiz de son günlerde tekrar tartışma konusu olan 'Andımız' olarak bilinen yazı metnini, öncesini ve sonrasında getirdikleri ve götürdüklerini ele alacağız...

Kardeşlerim,
Cennet Mekan Sultan Abdülhamid Han Hz. henüz tahta yeni çıkmış iken kucağında 93 harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşını buldu. Savaşın neticesinde maalesef savaşı kaybettik ve ağır bedeller ödedik. Lakin savaştan sonra Abdülhamid Han Hz.’nin feraseti ve siyasi dehası sayesinde Osmanlı İmparatorluğu tekrar kendini toplamaya başlamış ve ayağa kalkmaya başlamıştı. İşte böyle bir süreçte Rus Çarı II. Alexander, İstanbul Fener Rum Patriği Gregorius’a yazdığı mektupta, “Biz Osmanlı’ları pek çok savaşta yendik ancak bir türlü devleti çökertip Türkleri imha edemiyoruz bunun sebebi nedir?” sorusuyla fikri anlamda yardım ister. Gregorius yazdığı mektupta özetle üç maddeyi vurgular, “Türkleri imha etmeniz için size üç önerim var. 1.’si Türkler devlet büyüklerine padişahlarına aşırı bağlıdır bu bağları kopartın ve siyasi yapılarını dağıtın. 2.’si Türkler dinlerine dolayısıyla büyük din adamlarına çok bağlıdır hatta öyle ki koca padişahlar bile onların yanında saygıdan tir tir titrerler o nedenle bu bağı kopartın din ile ilişkilerini kesmeyi sağlayın. 3.’sü aile yapıları çok sağlamdır birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar aile yapılarını da dağıtmanız gerekiyor aksi takdirde Türkleri yok edemezsiniz...”
Özetle mektuplaşma böyleydi... Peki 2018’den bu mektuba baktığımız da bu üç maddeyi de büyük ölçüde başardıklarını maalesef görüyor ve yaşıyoruz.
Gelelim “Türkleri yok etmek, dağıtmak” için planlanan 3 maddenin uygulanması için yapılan oyunlara, kirli tuzaklara...
Kardeşlerim, malumunuz ki Türkler Sultan Abdülhamid Han Hz. döneminde tam tekrardan şahlanacakken İngilizler ve güdümünde ki güçler Anadolu, Hicaz ve Balkanlar’da ırkçılık diye bir hastalığı yavaş yavaş topluma aşıladılar.
Türklerin yanına gelip üniversitelerde, gazete yayınlarında vs. “Araplar sizi satıyor, Balkanlar size sırt dönüyor. Halifeliğinizi elinizden alacaklar” yalanıyla asırlarca bizim kulağımıza “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” fısıltılarıyla asırlarca sırf Müslüman olduğumuz için Araplar, Hintliler, Boşnak, Arnavutlarla kardeşçe yaşarken bir anda İslâm kimliğimizi unutup sadece ırkçılık gayesiyle birbirimize düştük.
Tabi bizim kulağımıza fitne fısıltıları saçanlar Araplara da gidip “Siz peygamberlerin soyundansınız Türkler sizi kullanıyor görmüyor musunuz?” diyerek Arap kardeşlerimizi bize düşman etti.
İşte Gregorius’un mektubunda bahsettiği maddelerden İslâm ve aile bağları böylelikle darmadağın edilerek coğrafyamıza barış ve huzur hakim iken kan, gözyaşı, ölümler ve acılar hakim oluverdi.
Kıymetli davadaşlar, İttihat Terakki ile Türk milleti içerisinde başlatılan kafatasçı, ırkçı ve dayatmacı zihniyet Osmanlı İmparatorluğu’nun son bulup Cumhuriyetin ilanı ile birlikte maalesef bu cennet vatan da iyice ayyuka çıkarılarak bu millete bunca zulümler reva görüldü.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kendilerine “Elit, çağdaş” gibi hiçte alakaları olamayan lakaplarla birlikte hızla yükselen “Biz Türkçüyüz” sloganlarıyla başlayan lakin yaşam biçimi, giyim, konuşma biçiminden bakıldığında İngiltere’den Lordlar Kamarası’nın sahte sürümü ile devam eden bu hastalıklı zihniyet, ezanı Türkçe yapmaktan tutun Allah davası uğruna asırlarca savaşan Anadolu’nun temiz insanına Allah demeyi yasak etmeye kadar bir çok hastalıklı dayatmayı reva gördü.
Bu dayatmacı hastalıklı zihniyete mensup “Çağdaşlardan” biriside “Andımız” metninin yazarı Reşit Galip’tir.
Reşit Galip, 1893’te Rodos Ada’sında dünyaya geldi. Öğretimine bir Yahudi ilkokulunda başladı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olan Reşit Galip, Kurtuluş Savaşı sırasında Aydın’da cephede doktorluk yapmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte 1925’te de mebus olarak TBMM’deki yerini alırken aynı zamanda İstiklal Mahkemelerinde üyelik görevini yapmıştır. Türk Ocağı’ında başkanlık yaptı. Dil Kurumu Başkanlığı ve Eğitim Bakanlığı’nda da vazife almıştır.
Özetle Reşit Galip’in hayatı üstlendiği görevler bu şekilde peki bunca görev içerisinde yaptığı icraatları neydi?
En çok göze çarpan iki icraatı var ki tam anlamıyla bir facia.
1- Ezanı Türkçe’ye çeviren metni yazıp yasalaşmasında önemli bir rol almak.
2- Andımız metninin yazıp okullarda okutulmasını zorunlu hale getirmek.
Kıymetli dostlarım, bu iki facia ile toplumun temellerine adeta dinamit konulup patlatıldı. Önce ezana adeta işkence ederek toplumun İslâm’a olan bağlarını koparmak sonrasında gelecek nesillere sadece ırkçı ve kafatasçı bir metin ile toplumun manevi değerlerinin gelecek dönemlerde de yerle bir olmasını sağlayacak bir zemin oluşturuldu ve ne hazindir bunu bugün maalesef başardıklarını görüyoruz.
Bazı dostlarımızın “aman canım ne abarttınız bugün namaz kılıp ibadet edebiliyorsunuz daha ne istiyorsunuz” dediklerini duyar gibiyim...



Kardeşlerim, evet bugün herkes özgürce ibadetini yapabiliyor fakat bu düne kadar maalesef mümkün değildi. Tek parti döneminde ve devamında her on yılda bir tekrarlanan cunta ihtilalleri döneminde ne zaman toplumda birileri İslâm için mücadele verse, Allah’ın kelamını insanlara tebliğ etmek istese ne yazık ki çeşitli yöntemlerle sindirildi, susturuldu, aşağılandı ve ötekileştirildi.
Halbuki Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda dedelerimiz sırf İngiliz, Fransız, İtalyan’nın kirli ayakları Anadolu’ya basmasın, Anadolu’da Allah’ın kelamı kıyamete dek yankılansın diye canlarını vermişlerdi. Ve daha sonra birileri çıkıp biz o dedelerimizin hakkını savunuyoruz bize güvenin diyerek halkı önce arkasına alıp Anadolu’da sadece Batı menşeli ihtilal yaptı sonraları bu ihtilale Müslümanca kim karşı çıktıysa adeta kimi zaman bir Başbakan öldürüldü, kimi zaman hocalar işkencelerden geçirildi sindirilmek istendi.
Vel hasılı kelam dostlar, bunca dayatmacı uygulamalarla bu millete önce nasıl Müslüman olunur sonrada biz Türk milleti olarak kimdik, nerelerden geldik, bizim gayemiz nedir işte bunların hepsi yavaş yavaş unutturuldu. Şimdi tekrar gündeme gelen “Andımız” uygulamasına biz karşıyız diyoruz. Çünkü; Allah’ın biz Müslümanlara ayet ve Hadis-i Şeriflerde müjdelediği yegane zafer, “Türkçülük, Kürtçülük, Arapçılık” gibi kötü fikir ve uygulamalarda değil kesinlikle İslâm şuuru ve tatbikiyle mümkündür. Hilafetin son sancaktarı millet olarak öncelikle ırkçılığı reddederek Ümmetçiliği yani İslâm kardeşliğini, vahdet şuurunu yeniden kuşanıp yeni nesillere aktarmamız icap eder...
Bunu başardığımız gün hepimiz göreceğiz ki Allah’ın izni ve inayetiyle Türkiye’miz yeniden Dünya’da süper güç olacak, zalimlerin korkulu rüyası mazlumların da sıcak barınağı olacak....
La galibe illallah.... (Zafer ancak Allah’ındır.)

Muhammed Mustafa Aslantürk

andımız andımız geri geldi andımızın yazarı andımız tekrar okunacak 2018 andımız neden kaldırıldı