Ankara Başkenttir, İstanbul Payitahttır!
Az sonra okuyacaklarınız bir komplo teorisi değil bizatihi tarihin kendisi ile birlikte bugün üstümüze düşen misyon ve sorumluluğun tezahürüdür... 'Ankara başkenttir, İstanbul payitahttır" derken meseleye Türkiye'nin bugünkü sınırları çerçevesinde bakmamak lazımdır.
Zira şu bir hakikattir ki Ankara'dan Türkiye, İstanbul'dan asgari 3 Kıta 7 Deniz idare edilir. Bunun delili olarak öncelikle İstanbul'u gelin biraz daha detaylı tanıyalım... İstanbul bugün resmi olarak 20 milyon nüfuslu, bir tarafı Asya, bir tarafı Avrupa olan ortasından boğaz geçen bir şehir olmanın ötesinde tarihiyle, jeopolitik konumuyla adeta bir kalptir. Buna misalller olarak şu örnekleri versem sanıyorum ne demek istediğimi daha iyi izah edeceğim... Balkanlar'ı gezmiş olan dostlar veya Balkan göçmeni dostlar iyi bilir ki, Bosna'da Kosova'da, Makedonya'da Müslümanlarla konuştuğunuz da veya onlara dinleri sorulduğunda “biz Türk'üz" derler. Afrika'nın en ücra yerlerine bir Türk gittiğinde oradaki halk önce o medeniyet fukarası Batı’nın sömürgecisi sanarak çekingen davranır ancak Türk olduğu anlaşılınca önce bir sevinç sonra sevgi gösterisine gark olurlar... Bunun gibi emsallari çoğaltmak pek tabii mümkündür fakat sadece bu misalin ana sebebi işte İstanbul'un ta kendisidir. Çünkü İstanbul asırlar boyunca ırk, dil, din, renk ayrımı gözetmeksizin herkese müthiş bir adalet ve insanlık anlayışıyla tabiri caizse kimine baba, kimine abi, kimine kardeş olmuştur. Bugün Dünya'nın neresine giderseniz gidin Türkiye'yi sorduğunuz da ilk akla gelen İstanbul olması, İstanbul'un turistik bir yer olmasının çok ötesinde az önce bahsettiğim tarihi bir misyonun tezahürüdür. İşte Payitaht İstanbul'u ben böyle resmettim. Peki bu resime bugün devlet nasıl bakıyor? Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası daha da belirgin bir şekilde hissedildiği üzere devlet kabuk değiştiriyor. Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye yıllar sonra yeniden devletiyle, milletiyle bir imparatorluk varisi olduğunu hatırlayarak kendine taktik ve strateji geliştirip hayata geçirmeye başladı. Bu kabuk değiştirmenin en önemli ve en vurucu hamlesi hiç şüphesiz payitaht İstanbul'un yeniden resmi olarak devletin başkenti olmasıdır. Merkez Bankası'nın bir kısmının İstanbul'a taşınması ve devamının kademeli taşınacak olması, Yıldız, Beylerbeyi, Dolmabahçe Sarayları ve Vahideddin Köşkü'nün Cumhurbaşkanlığı himayesinde yeniden devlete hizmet noktasında hazırlanıp aktif hale getirilmesi bana öyle geliyor ki İstanbul yeniden eski ihtişamına kavuşacağına işarettir. Ve en önemli hamleye gelince... Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif'inin zincirlerinin kırılıp maddi ve manevi anlamda pek çok lanetin kaldırılıp Türkiye'nin önünü tahmin edemeyeceğimiz ölçüde açıldığının işaretlerini görmeye başladık bundan sonra da hiç şüphesiz artarak devam edecektir. Büyük ve güçlü Türkiye'nin Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif mührüyle mühürlenmiş Payitaht İstanbul'lu günlere çok yaklaştık... Yazıya son vermeden önce önemli konuya küçük bir dokunuş yapmak istiyorum. Dünya'daki tüm ulus devletlerin resmi devlet arması mevcuttur, inanıyorum ki en kısa zamanda imparatorluklar varisi Türkiye'nin de resmi devlet arması ilan edilir. Uluslararası arenada bu armalar çok şey ifade etmektedir ve devletimiz muhakkak bu konuda da planlama ve çalışma yapmaktadır. Allah devletimizin ve milletimizin yardımcısı olsun... Selamun ve dua ile... Hakkı Haykıran Adam Facebook; Hakkı Haykıran Adam Instagram & Twitter; @haykiranadam_