"Azami iş, asgari ücret"

TAKİP ET

Nihayetinde fedakârlık denen bir şey var öyle mi? 'Azami iş, asgari ücret' sevsinler(!) yok öyle 3 kuruşa, 5 köfte kardeşim.

Ekonomik bakımdan kötü bir yıl geçirdiğimiz aşikâr. Bunun sebeplerini önceki yazılarımda sizlerle paylaşmaya çalıştım. Ekonomik saldırılar, dövizdeki artışlar, fırsatçılar, stokçular, faiz artışları…

Tüm bunlar tezgahlardan, faturalara kadar hayatımızın en önemli gider kalemleri dahil hemen her şeye zam olarak yansıdı. Ancak, vatandaş belli ki liderine ve ekonomiye güvendiği için harcamalar konusunda ciddi manada bir kısıtlamaya gitmedi. Gürsel Bey’in de fark ettiği üzere Cuma namazı saatlerinde satışlar dursa da(!) genel olarak fena sayılmaz. Ancak bir kesim var ki piyasaya ayak uydurmakta zorlanıyor. Kazandığını, doluya koysa almıyor, boşa koysa dolmuyor. Asgari ücretle çalışan işçi kardeşlerimden bahsediyorum! Basit bir denklem üzerinden ilerleyelim.
Şimdi 3 bilinmeyenli denklemin birinci parçasını yerine koyuyorum. Ekonomik saldırılar ve sonucunda döviz artışı.

İkinci parça da, iş adamı ve esnaflara ait, hem matematikten hem de onun en basit konusu oran orantı hesaplamalarından bihaber olan bu arkadaşlar, ürünlere yapılacak zamlar konusunda orantısız, fırsatçı ve merhametsiz davranıyor.

Üçüncü parça bu ülkenin bel kemiği olan, bütün bir ülkenin hamallığını çeken, gecesi gündüzü olmayan, hiçbir sosyal hayatı kalmamış, ailelerine bile yeterli vakit ayıramayan kayıtlı 6 milyon asgari ücretli işçi kardeşimiz.

Sanırım meselenin özünü anlamışsınızdır ancak biz yine de devam edelim.
*Ekonomik saldırılara direneceğiz, küresel güçlere boyun eğmeyeceğiz(!) eyvallah…
Ancak, bırakın kirayı, faturaları, çocukların ihtiyaçlarını, giyim alışverişlerini, bu insanlar yüksek enflasyon ve son zamlarla beraber mutfak ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar.

Ey ahali kendimizi kandırmayalım. Bu para ne pazara yeter, ne de mezara…

“Muhalefet doğru da yapsa onları destekleyecek değiliz “ diyecek tıynette biri değilim.2016’nın Aralık ayında CHP Zonguldak Milletvekili Ünal DEMİRTAŞ: Dört kişilik bir ailenin, 3 öğün simit ve çay ile karnını doyurması halinde bile asgari ücretin yetmeyeceğini rakamlarla açıkladı.

Milletimiz, özellikle de garibanlar mütevazı ve vatansever insanlardır. Aza kanaat eder, sabırla hayatlarını idame etmeye çalışırlar. Lakin bu, her şey güllük gülistanlık demek değildir. Yaşam standartları gerçekten iyi değil, bunu iyileştirmek adına, yakın zamanda toplanacak olan asgari ücret belirleme komisyonunda, özellikle işçi sendikaları ve hükümet kanadına çok iş düşüyor.

Herkesin bunun farkında olması lazım, özellikle de Türk-İş sendikasının!
Geçen gün 2019 yılı için 2000 TL önerisi ile gündeme gelen Türk-İş, işçilere yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmıştır. Sizin 2000 dediğininiz yerde, işverenin; 1700, Devletin; 1900 diyeceğini ve 1800’de karar kılınacağını tahmin etmek çok zor değil. Bu yıl çok hassas bir yıl beyler. Cümle kefere bir olmuş, toplumun yaralarını kaşımaya çalışıyorken, işçi zamları konusunda da çok dikkatli düşünüp ona göre konuşmak boynunuza farzdır.

Bu yıl, bütün işçi sendikalarından beklentimiz, yapılacak pazarlıklarda ortak tavır takınmalarıdır. Ağzınızdan çıkacak her kelimede, çocuğuna bisiklet alamayan babaları, okula yırtık ayakkabılar ile giden yavruları düşünün(!)öyle konuşun.

Pazarlıklara 2500 TL üzerinden başlamanız, görüştüğümüz işçilerin ortak düşüncesidir. Aynı zamanda DİSK sendikasının önerdiği rakamdır.

Ama işverene büyük yük, istihdam hamlesi tehlikeye girer, toplumun her kesimini düşünmeliyiz…
Geçiniz efendim, Türkiye’deki özel sektör işçilerinin halini hepimiz biliyoruz, dahası görüyoruz; Gittiğimiz Avm’ de, yemek yediğimiz lokanta da, evimizin dibinde ki inşaatta…
Çoğu zaman haftanın 6 günü, günde 12 saat, bayram seyran bilmeden çalışan, ömrünü kuş kadar ücrete, doymak bilmez patronlara satan, her gün farklı mobbinge, kimi zaman küçümseyici bakışlara maruz kalan, iş kazalarında can veren, sakat kalan işçiyi düşünün, para babalarını değil!

İlla düz mantık yapacaksak, buyurun size düz mantık: Bu ülke de işverenin, çalışan her bir asgari ücretli işçiye, üç kişinin işini yaptırması mubahsa, 4800 TL’ye kadar yapılacak her türlü zam da mubahtır!

Nihayetinde fedakârlık denen bir şey var öyle mi? “Azami iş, asgari ücret” sevsinler(!) yok öyle 3 kuruşa, 5 köfte kardeşim.

Bak laf lafı açıyor görüyor musun?
Vatan, Millet Sakarya durumunda değil miyiz? 2500 TL ücret mi olur diyenlere sesleniyorum:
Diyelim ki; Devlet baba yaşadığımız zor zamanlar için hazine yardımı kampanyası başlattı, asgari ücretli kardeşlerimiz, aynı savaş halindeymişiz gibi, her ay kazandığı paranın yarısını bağışlar, 800 TL ile sokakta da olsa yaşar. Ben buna kefilim.  Peki, misal veriyorum birileri ayda 10 bin TL kazanıyor, her ay bunun yarısını devlet hazinesine bağışlayıp yarısı olan 5 bin TL ile yaşar mı?

Ben de öyle düşünmüştüm. O zaman konu kapanmıştır!
Şimdi en azından sussunlar!
Asgari ücretle çalışan işçilere, eşlerine, çocuklarına ve onların insanca yaşama isteklerine saygı göstersinler!

Ömer Namık AKKOYUN

                                                                                                                    



işçi işveren asgariücret makale