Çeşitli Yayınevlerinden Yeni Çıkan Kitaplar

TAKİP ET

Her ay başında, sitemize hangi yayınevleri yeni çıkan kitaplarından neleri göndermişse onları toplu olarak siz okurlarımızla paylaşıyoruz. İşte Haziran-2018 döneminde Dünyabizim'e gönderilen yeni kitaplar...

Okurlarımızın bildiği üzere, kurulduğu 2008'den beri sitemiz kültürün tüm alanlarında olduğu gibi yeni çıkan kitapların değerlendirilmesi hususunda da özel haberler, değerlendirme metinleri yayınlıyor. Habercilerimizin özverili çalışmaları, sitemizin yayın dünyasını yakından izlemesine ve gelişmelerden (yeni çıkan kitaplar da dahil) okurlarını haberdar etmesine vesile oluyor.

Özellikle son 3 yıldır çeşitli yayınevleri Dünyabizim ofisine yeni çıkan kitaplarını gönderme zahmetinde bulunuyorlar. Kendilerine teşekkür ederiz. Bizler de, yayın ilkelerimize uyan kitapları habercilerimize dağıtıyor, eğer kitabı okuyup da severlerse, haber yapmaya değer görürlerse haberleştirmelerini rica ediyoruz.

Şimdiye kadar bu tür yeni çıkan hangi kitaplar değerlendirildi, özel haberler üretildi, hepsine Dünyabizim Ansiklopedisi'nde ilgili kitap/yazar başlığı altında ulaşabilmeniz mümkün: http://www.dunyabizim.com/tags

Artık her ay başında, geçen ay içinde sitemize hangi yayınevleri neler göndermişse onları toplu olarak siz okurlarımızla paylaşıyoruz. Elbette her bir kitap için inşallah özel haber/ler de üretmeye/ üretilmesine vesile olmaya devam edeceğiz.

Aşağıda Haziran-2018 döneminde Dünyabizim'e gelen kitapları listeledik. İyi okumalar..

İbn Kayyım el Cevziyye, Resulullah Efendimizin Fetvaları, Risale Yayınları

Hadis İslâm'ın Kur'an'dan sonra ikinci ana kaynağıdır. Mümin kişi dünya ve ahiret ile ilgili bir mesele ile karşılaştığında bu meseleyi Kur'an'a ve Sünnete arz etmelidir. Şayet aradığı meselenin cevabı Kur'an'da varsa onu almalı; o meseleyi Kur'an'da bulamadığı zaman da Hz. Peygamber'in (s.a.) sünnetine müracaat etmelidir. Aradığı mesele sahih sünnette varsa tereddüt göstermeden onunla amel etmelidir. 
Toplumumuzda konu din veya siyaset olunca maalesef birçok insan bilip bilmeden bu konularda kendini yetkin görmektedir. Oysa Allah Resulü (s.a.) şöyle buyurmuştur: 'Sizin fetva vermeye en cüretli olanınız ateşe atılmaya en cüretkâr olanınızdır.' Bu itibarla bir konuda fetva verdiğimizde bu hadisin idrakiyle fetva vermeli vakıf olmadığımız bir mesele söz konusu olunca bunu önce Kur'an'dan; bulamadığımız takdirde de hadislerden; orda da bulamadığımızda bu konularda ehil olan âlimlerden öğrenmeliyiz.

Bu eser fetva verme konusunda beşeriyetin en yetkin ismi olan Allah Resulü'nün (s.a.) fetvalarıdır. Allah Resulü (s.a.) bir konuda fetva vermişse başka şahısların verdiği fetvalar bizim için önem arz etmez. Sahih hadisler karşısında başkalarının vermiş olduğu fetvaların durumu güneş çıktığında kaybolan yıldızların durumu gibidir.

Hasan Korkut, Osmanlı Elçileri Gözü ile Avrupa, Gökkubbe Yayınları

Osmanlı devletinin XVIII. yüzyılın başlarından itibaren Avrupalı devletler karşısında ortaya çıkan güç kaybı, bu devleti Avrupa’da oluşturulan yeni diplomasi biçimini kullanmaya zorlamıştır. Bu gelişmenin bir sonucu olarak Avrupa’ya gönderilen elçilerin sayısında önemli bir artış gerçekleşmiştir. Osmanlı elçilerinin bu dönemde yazdığı elçilik raporları, yabancı ülkeler hakkında ilk elden bilgiler içermeleri ve Osmanlı devletinin diplomasi tarihinin seyrinin anlaşılmasına katkıda bulunmaları bakımından önem arz etmektedir. Askerî, siyasî, iktisadî ve sosyokültürel açılardan önemli değişimler yaşayan Avrupa’yı gözlemleme, tanıma ve yorumlamada önemli katkıları olan sefaretnameler, Osmanlı devletinin Avrupa’ya bakışının değişmesine de zemin hazırladığı anlaşılmaktadır.

Bu çalışmada, Avrupa’ya Osmanlılarca ilginin arttığı Lâle devri öncesi dönem ile reform çabalarının yoğunlaştığı III. Selim dönemi arasında, Avrupa devletlerine gönderilen Osmanlı sefirlerinin, gördükleri Avrupa’yı nasıl algıladıkları yazdıkları sefaretnamelere dayanılarak incelenmiştir.

Eyüp Baş, İslam'ın İlk Döneminde Müslüman Yahudisi İlişkileri, Gökkubbe Yayınları

Bu eser Müslüman-Yahudi ilişkilerini İslâm’ın ilk dönemi itibariyle ele almaktadır. İslâm’ın, Yahudilik ve Hristiyanlık dinlerine karşı uyumlu tavrının bilinmesine rağmen, Müslümanların bunu uygulayıp uygulamadıkları ve bu dinlerin mensuplarına nasıl davrandıkları hususunda çeşitli değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bu konu Müslümanlar tarafından olumlu yönde işlenirken, diğer din mensuplarının büyük bir kısmı tarafından ise olumsuz yönde işlenmiştir. Ortaya çıkan bu karmaşıklığı giderebilmek ise elbetteki bu din mensuplarının ilişkilerinin başlangıç ve gelişiminin tarafsız bir şekilde incelenmesiyle mümkündür. İşte bu çalışma bu amaca yönelik bir araştırmadır. Hz. Muhammed (s.a.) ve ilk dört halife döneminde Müslüman-Yahudi ilişkileri her yönüyle incelenmekte, Müslümanların Yahudilere tanıdığı haklar ve onlarla olan münasebetleri kaynaklardan hareket edilerek bilimsel bir tarzda ortaya konmaktadır.

 

Katja Hettich, Melankolik Komedi, Profil Kitap

1990'lı yılların sonundan bu yana Hollywood komedisinde, muazzam gişe başarıları yakalayan ana-akıma paralel olarak yeni bir akım gelişmekte ve seyirci kitlesini giderek genişletmektedir. Katja Hettich, Melankolik Komedi’de birçok filmi inceleyerek bu komedi türünü tanımanızı sağlıyor: Rushmore (1998), The Royal Tenenbaums (2001), Wes Anderson'ın Steve Zissou ile yarattığı The Life Aquatic, Punch-Drunk Love (2003, Paul Thomas Anderson), Lost in Translation (2003, Sofia Coppola), Garden State (2005, Zach Braff), Charlie Kaufman'ın senaryolarından yaratılan Being John Malkovich (1999) ve Spike Jonze'nin rejisiyle Adaptation (2002) ve de Eternal Sunshine of the Spotless Mind (2004, Michel Gondry).

Bu komediler; hem entelektüel bakımdan uyarılmak isteyen, hem duygu ve fantezi dünyalarının doyurulmasını bekleyen hem de ironik esprilerden tat alan herkes için “mutlaka izlenmesi gerekenler” listesindeki yerini almaktadır. Ayrıca izleyicilerin kolektif belleğine birtakım göndermeler yapmasıyla da büyüleyici bir etki yaratmaktadır: Birlikte yaşanmış bir sinema tarihi ve popüler kültüre dair ikonografiler ve semboller vasıtasıyla izleyici ile film arasında karşılıklı bir anlayış doğmaktadır.

Ramon Besa, Marcos Lopez Bonceur, İniesta-Sanatçı, Profil Kitap

“Sanatçı: Andrés Iniesta” isimli bu kitapta, İspanyol maestro hem kendisinin hem de antrenörlerinin, takım arkadaşlarının, rakiplerinin, dostlarının ve ailesinin sözleriyle kendi ışıltılı portresini çiziyor. Ortaya çıkan sonuç bir hayli ilgi çekici. Çünkü Iniesta’nın ve yakınlarının bizzat katkıları, bu kitabı eşsiz bir biyografiden çok daha fazlasına dönüştürüyor.

 

Mehmet Demirci, Vatan Ana Samiha Ayverdi, Nefes Yayınları

Sâmiha Ayverdi ömrünü Türk-İslâm kültürünün yeniden canlanmasına adamış bir mütefekkir yazarımızdır. O, her türden eserinde tasavvuf inanış ve düşünüşünü başarıyla anlatmış, bu alandaki zengin bir kültür ve inanç malzemesinin günümüz insanına aktarılıp tanıtılmasında bir köprü vazifesi görmüştür. O, dergâhların kapalı olduğu devirlerde, tasavvufu eserlerinde yaşatmıştır. Ona göre üstüne gaflet ve cehâlet tozları yığılmış tasavvuf müessesesinin gün ışığına çıkacağı günler gelecek, tasavvuf inanışı yeniden sosyal hayatımıza mâlolacaktır. İşte o zaman günün şartları içinde, insanımızın zihin ve ruh yapısını arındırmada kullanmak üzere onu tekrar toplum hayatına mâletmek gerekir.

Elinizdeki eserde Ayverdi’nin misyonuna, sosyal alandaki hizmetlerine, din ve tasavvuf anlayışına, irşat tarzına, tekkelere bakışına dair yazılar ve değerlendirmeler yer almaktadır.

 

Mustafa Özçelik, Bir Irmak Düşü, Çıra Yayınları


"Saçların hangi nisanda çözüldü bilmiyorum
Uykunda hangi melekler güldü sana
Ateş bu dediler tuttum ve yandım
Külümden yapılan bu sırça sarayda sen
Sabahın diri gülleriyle aşka uyandın"

Şadi Kocabaş, Yakın Okuma, Çıra Yayınları


Elinizde bulunan kitap, üzerinde çalışılan hikâye, roman, şiir ve deneme türündeki eserlerin satırları arasında saklı kodları, metni yalnızca kendinde arama yöntemiyle ve yorumbilimsel, kuramsal ve poetik izleklerden yürüyerek çözmeyi; içlerindeki büyük resmi yine estetik yorumlarla okurlara sunmayı amaçlamıştır.

İrdelenen her metin, tema, kurgu, anlatım dili, kanonik kimlik gibi öne çıkan yanlarıyla değerlendirilmiş, bununla birlikte, kitabın salt teknik bilgiler veren bir yöntembilim denemesi olmamasına özen gösterilmiş, kuramlardan yola çıkılarak, metinler üzerinde örnek uygulamalar ortaya konmuştur.

 

Hamzaname, Ketebe Yayınları

Atanın üstadı Hızır Aleyhisselam’dır. Ona şöyle pend ü nasihat etmiştir: ‘Yâ Hamza! Kimseye evvel hamle etmeyesin. Kaçanı kovalamayasın. Senden eman dileyenin emanını kesmeyesin. Kuvvetinle mağrur olmayasın. Altın ve akçeyi hesapsız taşıyasın. Avradını nikâhsız tutmayasın.’

Hikâyelerin hâkim konusu kâfire karşı savaştır. Olaylar, mekânlar, kişiler değişir fakat ana tema devam eder. Cihat sahnelerinde düşman öncelikle İslam’a davet edilir. Müslüman olması durumunda, İslam’ın bütün ahlaki vasıfları bu şahsiyete yüklenir ve tam bir Müslüman muamelesi görür. Artık namusludur, güvenilirdir, özü sözü birdir... Hikâye boyunca da o şahsın artık hiçbir hatası, kusuru görülmez. Şayet düşman Müslüman olmazsa, o zaman da güç dengeleri gözetilerek savaşılır.

İsmail Hakkı Bursevi, Tuhfe-i Bahriyye-Tevhid ve Sırlar Denizi, Ketebe Yayınları

elvetiyye tarikatının Anadolu’daki en önemli temsilcilerinden İsmail Hakkı Bursevî 100’den fazla eser sahibi hezarfen bir âlim, şarih, müfessir, şair ve bestekârdır. Bursevî hazretleri tefsir, hadis, tasavvuf ve meani gibi birçok ilim dalında eser kaleme almıştır ve tasavvufi neşve, özellikle Ekberi renk, eserlerinin neredeyse tamamında merkezi bir rol oynar. Bursevî’nin metinlerine baktığımızda Mevlana Celaleddin Rumî, Sadreddin Konevî, Üftâde ve Aziz Mahmud Hüdayî gibi birçok şeyhin yanı sıra onu en çok etkileyen ismin İbnü’l- Arabi olduğu açıkça görülür.

Tuhfe-i Bahriyye’nin telif sebebi, Üsküdar’da Bursevî hazretlerinin sohbet meclisine katılan Has Bahçe Müfettişi Bahrî Hüseyin Efendi’nin kendisinden kıymetli bir hediye istemesidir. Bursevî hazretleri bu istek üzerine Tuhfe-i Bahriyye’yi yazar. Eserde “Hû” ismine, tevhid lafızlarına ve Bahrî isminin bâtıni anlamına dair sırlardan bahsedilmektedir. Bursevî hazretleri okuyucudan eserdeki hakikatleri iyi anlamasını ve kitabı mümkün olan her yerde yanında taşımasını istemektedir.

Necad İbrişimoviç, Uğursuz, Ketebe Yayınları

Balkanlar’ın dünyaya armağan ettiği büyük yazar Necad İbrişimoviç ilk kez tüm eserleriyle Türkçeye çevriliyor. Yayımlandığı dönemde büyük beğeni kazanan ve Balkan edebiyatının temel taşlarından sayılan Uğursuz, İbrişimoviç külliyatının ilk eseri olarak Ketebe’de... Savaş yıllarında kuşatma altındaki Saraybosna’yı terk etmeyerek hem kalemi hem tüfeği ile ülkesini savunan İbrişimoviç; direnişi ve umudu, hayatı ve edebiyatı birleştiren bir mühür gibi Bosna Hersek’in kalbine yerleşen bir yazar. Eleştirmenlerin birinci sınıf bir eser olarak kabul ettiği Uğursuz, on dokuzuncu yüzyıl Bosna’sındaki yozlaşmış bir bey ailesinin çöküşünü anlatan gerçek bir klasik olarak artık Türk okurunun karşısında

Edebiyatseverler, Uğursuz’da Faulkner ve Beckett’ten esintilerin yeni bir üsluba dönüştüğüne tanık olacaklar.

Mustafa Armağan, Türkçe Ezan ve Menderes, Ketebe Yayınları

“İnsaf ediniz, diyorlardı. “Allahuekber” dedi diye insan tutuklanır mı? Caminin içinde Arapça okumak suç değil. Fakat minareye çıkınca suç oluyor. Keza minareden ezan yerine küfür edilse yine suç değil. Fakat Allahuekber denilince hapishane hazır. Bu bizim 1300 yıllık geleneğimiz. Biz 1300 yıldan beri Allahuekber demeğe alışmışız. Mademki laikiz, neden ezan okurken “Tanrı Uludur” yerine “Allahuekber” dediğimiz için bizi hapse atıyorsunuz? Bir Hıristiyan, ibadetini istediği lisanla yapınca ses çıkartmıyorsunuz da, bizim Allah huzuruna çıkışımızda alıştığımız lisanda konuşmağa neden müsaade etmiyorsunuz?” (Bir Türkçe ezan mağdurunun sözleri...)