İSRAİL KAVGANIN NERESİNDE?

TAKİP ET

Gerek kotarılan Irak – İran savaşı gerek 1991 birici körfez harbi olsun bunları en önemli amacı şuydu. Bölgede İsrail'i güvende tutmak ve onu tehdit edebilecek güce ve çapa sahip bir İslam devleti bırakmamak. Bu temel hedef hiçbir zaman değişmeyecektir. Peki İsrail bu kavganın neresindedir?

Gerek kotarılan Irak – İran savaşı gerek 1991 birici körfez harbi olsun bunları en önemli amacı şuydu. Bölgede İsrail'i güvende tutmak ve onu tehdit edebilecek güce ve çapa sahip bir İslam devleti bırakmamak. Bu temel hedef hiçbir zaman değişmeyecektir. Peki İsrail bu kavganın neresindedir?

Aslında İsrail bu kavganın tam ortasıdadır.

Çünkü 1887 yılında Teodor Hertzel başkanlığında İsviçre'nin Zürih kentinde toplanan Yahudi konsülü burada 50 +50 yıllık iki makro plan yapmıştır. Birinci adın ilk 50 yıl içinde Filistin'de bir İsrail devletini kurmaktır. 1947 de bu sağlandı. İkinci hedef ise bundan 50 yıl sonra arz-ı mev'uda ulaşmaktır. Bu da Fırat ile Nil nehirlerinin arasını kapsamaktadır. Yahudi inancında bunun üçüncü adımı da vardır. Tüm dünyayı küresel bir köy haline getirmek ve insanlığı Yahudilerin kölesi haline getirmek. Tüm bunlar Tevrat'ta Tanrı Yehova tarafından Yahudilere vaad edilmiştir.

Hikayenin diğer boyutlarına başka zaman gireriz ama şimdi konumuzu ilgilendiren kısma dönelim. İsrail 1997 itibarı ile arz-ı mev'uda ulaşmış olmalıydı. Birinci körfez harbinin en önemli sebeplerinden biri buydu. Fakat bu savaşta ABD'nin batını çirkin yüzü tüm dünya tarafından görülmüş ve saldırgan politikaları büyük tepki toplamış olduğu için ABD frene bastı. İsrail politikalarının gönüllü taşeronu Baba Bush seçimi kaybetti, ABD nin iç çıkarlarını önemseyen Bill Clinton başkan yapıldı. Clinton zedelenen imajı tamir etmek için ılımlı politikalar izledi. Bu durum İsrail'in işine gelmedi. O yüzden Başkan'ın başına Monika Levinski skandalını sardılar. Sonraki seçimi oğul Bush'un kazanmasını sağladılar. ABD'de cumhuriyetçiler şahin bir dış politika taraftarıdır, demokratlar ise güvercin. Bu yüzden İsrail daima Cumhuriyetçilerin iktidarından yanadır. Bu parti içerisinde Hıristiyanlığın Evagelist mezhebi baskındır.. Bunlar da tıpkı Yhudiler gibi Mesih inancı vardır. Bu durum bu iki kesim arasında yakınlaşma sağlamıştır. Artı nasıl ki Müslümanlar arasına kripto Yahudiler vardır ve bunlara Sabatayist denilmektedir aynı durum hristiyanlar için de söz konusudur. Onların arasında ta çok miktarda kripto Yahudi vardır. Yahudi kimliği dünyada lanetlenen bir kimlik olduğu için farklı dinlerin içine girerek kendilerini kamufle etmek ve cenahı kendi amaçları doğrultusunda kullanmak Yahudiler için vazgeçilmez bir politikadır. Oğul Bush döneminde ABD İsrail yanlısı şahin politikalarına geri dönecekti ama bu defa önceki hataya düşmeyecekti. Saldırganlığına çok sağlam sebepler üretmek zorundaydı....

2001 yılında New York'ta ikiz kulelere bir saldırı oldu. ABD yeri göğü ayağa kaldırdı ve mağdur rollerine yattı. Dünyaya posta koydu. Ya bendensin ya karşımdasın diyerek herkesi korkuttu. Sonra da şer ekseni adını verdiği 5 ülkeyi hedefe koydu. Bunlar Irak, Afganistan, Suriye, İran ve Kuzey Kore idi. Yeniden koalisyonlar kuruldu. Onlarca devlet mağdur (!) olan ABD nin yanında yer aldı. Irak'a saldırı için hazırlıklar başladı. Irak iki şeyle suçlandı birincisi ABD'ye saldıran teröristlere yardım etmek ikincisi de kimyasal ve biyolojik silahlara sahip olmak.
16 EKİM 2016