Kitle İmha Dolarları

TAKİP ET

Bihavadis yazarı Hakkı Haykıran Adam çok konuşulacak bir yazıyı kaleme aldı....

Demokrasi, özgürlük, bağımsızlık, eşitlik bu kavramlar görünüşte ne kadar sevecen, insanları içine çeken bir rüya ancak uygulamada öyle mi? Küresel elitler gerçekten Dünya’ya demokrasi, özgürlük, eşitlik mi dağıtıyor?

12 yıl CIA’de çalışmış olan emekli ajan Philip Agee, CIA çalışanlarının demokrasiden ne anladığını şöyle açıklamıştır: “CIA için demokrasinin bir anlamı yoktur! Eğer bir ülkede seçilmiş bir hükümet varsa ve bizimle işbirliği yapıyorsa, ne ala! Eğer işbirliğini reddediyorsa, demokratikmiş, değilmiş umurumuzda değildir!”
Kitle İmha Dolarları serüveni böyle başlıyor…

11 Eylül 2001’de arka planda İngiltere ön planda da ABD liderliğinde Dünya geri dönülemez bir yola girmişti. İkiz kulelere yapılan saldırı sonrası dönemin ABD Başkanı George W. Bush tüm Dünya’ya demokrasi ve özgürlük ihraç etmek suretiyle “terörü” temizleyeceklerini ve bunun “Yeni Haçlı Seferleri” olduğunu resmen ilan etmişti.

Devamında gelişen süreçte ise ABD örtülü veya açık tüm işgal ve operasyonlarda demokrasi, özgürlük ve kitle imha silahları parolasını kullandı...
Üstelik tarihte Hiroşima katliamı bile varken Dünya neden ABD’yi koruyucu jandarma görmekle kalmayıp yanında yer aldı ve dahası Dünya neden Saddam’ın olmayan kitle imha silahları kadar ABD’nin kitle imha dolarlarını konuşmadı? Konuşamaz, tartışamaz çünkü; uluslararası medya, uluslararası vicdan, uluslararası güvenlik vs. ne kadar uluslararası çıkar varsa eşittir İngiliz-ABD çıkarları demektir. Kitle imha dolarlarını biraz daha anlamak için kısa bir tarihi yolculuk yapmamız gerekiyor…

Dostlar, 1. Dünya Savaşı dahil devamındaki tüm savaş ve çatışmalar zahirde devletler tarafından başlatılıp sonlandırılsa da esasen arka planda devletler üstü bir yapı var. Hatta öyle ki komünist Rusya’nın 1917 Bolşevik Devrimi için Lenin ve beraberindekiler tarihe “Diplomatik yada Mühürlü Tren” olarak geçen trenle Almanya’dan Rusya’ya bizzat Rockefeller sermayesi ve organizasyonuyla gitmiştir.

1870’ten 1947’ye kadarki olan sürece Emperyalizm deniyordu, süreç 1947’de dönemin ABD Başkanı Harry Truman’ın imzaladığı Truman Doktrini ile birlikte “Yeni Dünya Düzeni” şeklini aldı.

2001 itibariyle de yani 21. Yüzyılın başlamasıyla birlikte Yeni Dünya Düzeni’ne “Dijital Devrim” süreci entegre edilmeye başlandı. Osmanlı İmparatorluğu 600 yılın takribi 400-450 senesinde kesin süper güç olarak hükmetti ancak 1800’lerin ortalarından sonra keskin güç kaybı yaşayan imparatorluğun çöküşünü müthiş çabalarına rağmen Abdülhamid Han Hz.’de durduramadı. İşte bu süreçte Rothschild yani Londra bankerleri ile birlikte Britanya’nın güneşi doğmaya başlamıştı.



Birinci Dünya Savaşı ile birlikte süper güç Osmanlı dağılmış bu parçalanan güçten ise Britanya sömürgeye dayalı yeni süper güç devşirmişti yani süper güç dengeleri el değiştiriyordu. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte de borsa ve bankacılığın başkenti Londra, paranın başkenti ise Washington oluyordu. Böylece güç dengeleri hem haydutluk hem de yumuşak güçle Yeni Dünya Düzeni için harekete geçmeye hazırlanıyordu. Üst akıl krallık, padişahlık gibi monarşileri yıkıp demokrasi, laiklik, özgürlük, eşitlik gibi cici kavramlarla aslında kendi postmodern monarşi saltanatlarını Dünya’ya pazarladılar.

Yeni Dünya Düzeni temeli tek tipçiliktir…
Kendilerine biat etmiş tek Dünya hükümeti, kimliksiz devlet dolayısıyla kimliksiz millet, dinlerin sıfırlandığı tüketimci inanç eksenli tek inanç mekanizması, aileyi değiştirme, şehirleri değiştirme aslında daha Türkçesi nedir dersek; Modern Kölelik…
Buranın temel silahı da dolardır! İkinci Dünya Savaşı sonrası yerle yeksan olan Avrupa harabeye dönmüş şehirlerini kalkındırmak için Londra bankerlerine sığınırken diğer yandan “komünist tehdide” karşı yanında ABD kapitalizmini buluyordu.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Hitler’in özellikle propaganda, tıp ve stratejist subayları üniformalarını çıkarıp ABD’ye gitti ve ABD’nin komünist Rusya’ya karşı başta Avrupa olmak üzere pek çok politikasına yön verdi.

Avrupa’da komünizme karşı jandarmalık yapan ABD kapitalizmi aynı zamanda hem Avrupa devletlerinin yapılanmasını hem de halkların sosyal ve ekonomik alışkanlıklarını kendi çıkarlarına göre dizayn etti.
1971’de hayata geçirilen Petro-Dolar Anlaşmasıyla birlikte ABD kapitalizminin doları Dünya’nın rezerv parası olarak kitle imha doları oluvermişti. Bunu en iyi Amerika’nın ünlü stratejisti Zbigniew Brzezinski özetliyor: “Ulus devletlerin bağımsızlık tanımı artık değişiyor. Uluslararası tekeller ve bankalar küresel ekonomiyi yönetiyor!” Küresel ekonomi, küresel siyaset olmadan yönetilebilir mi? İşte bunun adı ‘Piyasa Demokrasisi!’ Piyasa demokrasisinin sloganı, ‘Küreselleşme’dir. Devletin küçülmesini içerir. Ve Brzezinski’nin dediği gibi çokuluslu şirketlerin, ulusal ekonomileri yok etmesini gerektirir. Eğer hükümetler bunu kendi arzuları ve küresel efendilerle işbirliği yaparak gerçekleştirmezlerse, başlarına ‘Arap Baharı’ gelecektir!

Yeni Dünya Düzeni ve Dünya’da Büyük Sıfırlama projelerinin üst aklı 20. YY’da iktidarları satın alıp öyle iş bitirmeye çalışırken bilhassa 21 YY ortasından itibaren sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla kitleleri bireyselleştirip suni devrimlerle kendine karşı olanları sindiriyor. Kitlelerin bireyselleşmesini şöyle özetleyelim; Kitleleri manüpile edecek birisi çıkıyor bu yılın en iyi dizisi örneğin Squid Game diyor milyonlarca insan izliyor bilinç altı mesajları da alıyor, başka birisi çıkıyor bu yılın en hit müziği falanca diyor pek çok yerde o şarkı çalınıyor, öbür birisi çıkıyor bu yılın modası budur diyor herkes ortalama o renk, modelde giyiniyor mağazalarda kuyruğa giriyor, telefonda da aynı şekilde bakın bunlar çok basit, küçük ve önemsiz görünüyor bu örneklerle aynı resme daha makro ölçekte bakalım sosyal medya etkisiyle birlikte aynı yöntemlerle tatlı tatlı hissettirilmeden toplumların siyasi, dini ve ahlaki yapıları ele geçiriliyor. Yani üst akıl bir pazar kuruyor ve insanlara ister istemez yediriyor. Bunun en çarpıcı örneklerini nerede görüyoruz? Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da “Arap Baharı”, Avrupa’da da “Sarı Yelekliler”, Türkiye’de de “Gezi Terörü” olarak karşımıza çıktı.

Bu hareketleri tabanda sosyal medyada organize ettiler, uluslararası camia ve siyasette de etki oluşturması için sesi ve nefesi uluslararası ana akım medyada doğrudan bağlı olan yerel ana akım medya ile de şişirdiler. Libya’da Kaddafi’nin devrilmesi sürecinde uluslararası ana akım medya Trablus, Bingazi gibi kentlerin ağır bombardımana tutulduğu haberlerini verirken o dönem TRT’de çalışan haberci Mehmet Akif Ersoy Libya’ya gittiğinde sürecin kesinlikle öyle olmadığını ve rutin günlük hayatın devam ettiğini çekimleriyle de ortaya koymuştu. Dikkat ederseniz olayların hemen hemen tamamı ulus devletlerde oldu ve olayların öncesindeki konjonktür ve hamlelere bakın mutlaka küresel üst aklın işine gelmeyen adımlar vardır.



Dostlar “Kitle İmha Dolarları” serüvenin tarihçesini ve amacını kısaca böylece özetlemeye çalıştım.
2019’da başlayan pandemi ve bugünlerin en önemli gündemi Ukrayna-Rusya Savaşı ile birlikte gelişen süreçle bugünün ve yarının değerlendirmesini ikinci bölümle yapacağız İnşaAllah…

Hakkı Haykıran Adam

 

Sosyal Medyada #HakkıHaykıranAdam

Instagram; www.instagram.com/haykiranadam_/

Twitter; https://twitter.com/hhaykiranadam_?s=09

Telegram; https://t.me/joinchat/DUB8k6N6rZwzODA0

dolar dolar kaç tl dolar kuru dolar/tl dolar ne kadar