Metin Külünk Gündemi sarsacak önemli açıklamalarda bulundu

TAKİP ET

Sayın Külünk gündeme dair bihavadis'in sorularını cevapladı Cumhur İttifakı birlikteliğinin yerel seçimlerde nasıl bir etki yaratacağını düşünüyorsunuz?  Türkiye ekonomisine yapılan darbe girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz.? Ak parti teşkilatları yerel seçimlere nasıl hazırlanmalı, tavsiyeleriniz nelerdir?  24 Haziran seçimlerinde başkan Recep Tayyip Erdoğan ve ak parti arasındaki oy farkını nasıl değerlendiriyorsunuz? gibi soruları cevaplayan Külünk bazı önerilerde de bulundu.

BİHAVADİS SÖYLEŞİ Metin KÜLÜNK

Cumhur İttifakı birlikteliğinin yerel seçimlerde nasıl bir etki yaratacağını düşünüyorsunuz? 
Cumhur İttifakı özü itibariyle 15 Temmuz sonrası ülkemizin bekasına yönelik her türlü tehdide karşı oluşturulmuş son derece samimi ve önemli bir siyasi ittifaktır. Türkiye’nin milli cephesini temsil etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Bahçeli’nin bu girişimi iki partinin tabanlarında da karşılık bulmuştur. Dolayısıyla Cumhur İttifakı bir üst mesele ittifakıdır. Üst mesele beka meselesidir. Şimdi yerel seçimlerde nasıl bir yol izlenir hep birlikte göreceğiz. Genel seçimden çok farklı bir yapıda olan yerel seçimlere ittifak olarak nasıl bir katkı yapılabilir. Veya ittifak mı yoksa her parti kendisi mi girecek bakacağız. Ancak Cumhur İttifakı gösterdi ki birlik olduğunda daha güçlü bir mücadele sürdürülmektedir. Meselemiz Türkiye’nin bekası ve güçlenmesi meselesi ise milli olan her hareketle ittifak bu ülkeye kazandırır. Yerel seçimlerde nasıl bir ittifak modeli olur kısa sürede ortaya çıkacaktır. Şimdiden olasılıklar üzerinde değerlendirme yapmanın bir faydası olmaz. Süreç netleştiğinde, yol haritası belirlendiğinde bu konuyu değerlendirme fırsatımız da olacaktır.
 
 Türkiye ekonomisine yapılan darbe girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz.? 
Ekonomik 15 Temmuz uzun bir süredir devam eden bir süreçtir. Bunun olacağını 1-2 yıl önce bazı konferanslarımda söyledim. Türkiye’yi 15 Temmuz’da teslim alamayanlar, ekonomik 15 Temmuz ile teslim almaya çalışacaklar dedik. Öyle de oldu. Dolarla başlayan ve ekonominin hassas noktalarını hedef alan spekülatif saldırılar silsilesi ile karşı karşıya kaldık. Hükümetimiz ve ilgili kurumlarımız ekonomik saldırıya karşı bir takım tedbirler almıştır. Almaya da devam etmektedir. Ancak sadece bununla bitmiyor. Türkiye ekonomisini sağlam bir temele oturtmanın da zamanı gelmiştir. Şu anki duruma sadece ekonomik 15 Temmuz olarak bakarsak kendi eksiklerimizi kaçırırız. Yani bizim yapmamız gerekenler nelerdir? Ekonomiyi dönüştürecek, sermayeyi reel yatırıma özendirecek, gelir dağılımını düzenleyecek politikaları hayata geçirmemiz gerekiyor. Sokakta esnaf ne diyor? Pazarda çarşıda vatandaş ne durumda? Bunların tespiti yapılmalıdır. Şu anki durumu ekonomik saldırı olarak tarif etmek tek başına bir çözüm değildir. Bu ortam aynı zamanda ekonominin yumuşak karnını da göstermiştir. Borçlanma olanaklarının genişletilmesi gerekliliği, kaynakların etkin kullanımı, doğru zamanda doğru yatırımların teşvik edilmesi ve mali disiplinin sağlanması önemlidir.
 


Yani biz siyasette ve ekonomide öyle bir sağlamlaşalım ki dışarıdan bize müdahale edecek alan bulamasınlar. Yoksa her ülke böyle saldırılar yaşıyor. Sadece Türkiye ekonomik saldırı altında değil. Trump’ın dünyaya açtığı ticaret savaşında Almanya, Çin, Rusya, İran, Meksika, Kanada, Avrupa Birliği ülkeleri de etkileniyorlar. Uluslararası piyasalarla girdisi çıktısı yoğun olan her ülke bu süreçten geçmektedir. Dolayısıyla bizim yapmamız gereken uluslararası sularda ilerlemekse, ona göre teçhizat ve donanıma sahip olacağız. Küresel aktör olacaksak, ekonomimiz makro şoklara karşı dirençli halde olacak. Yoksa, saldırı hep olacak. Yarın da başka bir enstrümanla saldıracaklar. Her ülke için geçerli potansiyel tehditler bunlar. Üstesinden gelmek için ilk adım acil müdahale, ikinci adım tedbirler, üçüncü adım da gelişmiş ülke kategorisine girmektir.

Ak parti teşkilatları yerel seçimlere nasıl hazırlanmalı, tavsiyeleriniz nelerdir? 
Biz büyük bir siyasi hareketiz. 17 yıl boyunca milletimizin teveccühü ile tek başına iktidar olmuş bir partiyiz. Bu bir teveccüh olduğu kadar ağır bir sorumluluktur da. Bu sorumluluğunun bir gereği olarak 17 yılda Türkiye’nin sosyal ve siyasal hayatında elde ettiği kazanımlar ortadadır. Gerçekten de 17 yıl öncesi ile kıyaslanamayacak kadar her alanda gelişmiş bir Türkiye var. Türkiye'nin kalkınması ve refahı için AK Parti hükümetleri dönemi, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yapılanları misliyle katlamıştır. Bununla birlikte 17 yıllık iktidar partisinin bu uzun süreçte özeleştiriye de fazlaca ihtiyacı olmuştur. Özellikle son zamanlarda yerel yönetimlerin performansı ve vatandaşa sokakta dokunan zihniyetin temsilcisi olarak, sokaktan uzaklaşıldığı yönünde tabanda genel bir görüş birliği oluşmuştur. İstisnalar kaideyi bozmaz, belediyelerimiz, il ve ilçe teşkilatlarımız ve gençlik kollarımız özeleştiri mekanizmasını çalıştırmalı. Tabandan yukarıya bilgi akışını bloklayan, sokağın eleştirilerini pembeleştirerek makyajlayan koltuk sevdalılarının yerini vatan sevdalıları almadığı sürece Türkiye’nin geleceğinde nasıl var olacağız? Bu millet Liderine sevdalı bir millettir. Türkiye’de her arzu eden vatandaşımız Recep Tayyip Erdoğan ile bire bir görüşebiliyorken, bizim yereldeki bazı yöneticilerimize nasıl ulaşamıyorlar? Türkiye’yi şehir şehir gezen birisi olarak, bazı gittiğim yerde vatandaşımızın söylediği aşağı yukarı bu tip serzenişler.
Sokaktaki derin sessizliği anlayamazsak yerel seçimler bizim için çok zor geçecek. Milletimiz üç maymunu oynayanlardan usanmıştır. Ve artık bu sessiz çığlık kendisini gerek sosyal medyada gerekse köşelerde göstermektedir. Yerel yönetimlerde 2002 ruhunu kaybettik. Yeniden inşa etmeliyiz.
 
 24 Haziran seçimlerinde başkan Recep Tayyip Erdoğan ve ak parti arasındaki oy farkını nasıl değerlendiriyorsunuz?  
Milletimizin lideri ile bir sorunu yok. Sayın Cumhurbaşkanımız milleti ile buluşma noktasında, sokağa inme noktasında siyasi hayatı boyunca sokağa gitmede hiç engel tanımamıştır. Bununla birlikte Türkiye’nin her alanda büyümesine yönelik verdiği mücadelede ortadadır. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın sandıkla ilgili bir sorunu hiçbir zaman olmamıştır. Ancak, son seçimlerde AK Partimiz ile Sayın Cumhurbaşkanımızın birlikte girdiği sandıktan, partimizin, liderinin gerisinde kaldığı bir tablo ortaya çıkmıştır. Yani bu apaçık bilgi ile ne yapmalıyız? Bu veri bize bir fotoğraf çiziyor. Bu fotoğrafta kimlerin sorumluluğu var? Hangi tercihlerin, hangi davranış biçimlerinin etkisi var? Bunları biz tartışıp konuşmazsak kim tartışacak? Sayın Cumhurbaşkanımız da bu tabloyu medya önünde defalarca değerlendirdi ve yereldeki teşkilatları bu tablo hakkında sözlü sınava tabi tuttu. Bakın çok açık şekilde söyleyelim, parti tabanı teşkilatta bekledikleri değişimi görmediklerini düşünüyor. Bu, bana ait bir bilgi değil. Türkiye’nin herhangi bir kasabasına gidin sorun. Liderine bağlılığının bir gereği olarak sessiz kalan tabanımızı daha fazla dikkate almamız gerekiyor. Sadece tabanımızın da değil, 81 milyon vatandaşımızın ekseriyetinin buluşma noktası olacak bir merkeze oturtmamız gerekiyor Ak Partiyi.
 
Bihavadis hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? 
Başarılar diliyorum. İnşallah güçlü Türkiye’de güçlü bir ses olma gayesine ulaşır.
 
 

metin külünk metin külünk kimdir metin külünk tbmm metin külünk twitter metin külünk haberleri