Nükleer silahlanma nedir, nükleer tehlike, nükleer silahı olan ülkeler

TAKİP ET

20. YY ile başlayan ve 21. YY'da da adından çokça bahsettiren, küresel sermaye baronlarının dergilerindeki kapaklarını süsleyen ve herkesin bir gün acaba başımıza gelecek mi diye korktuğu 'Nükleer Silahlanma' konusunu hep birlikte anlamaya çalışacağız.

 
Konun hemen başında söylemeliyim ki nükleer silahlanma önemli ve teferruatlı olduğu için bir yazı dizisi olarak sizlerle buluşuyor.

İlk bölümde nükleer silahlanma ilk nasıl ortaya çıktı? Fikir babası kim? İlk denemeler nerede yapıldı ve ne sonuç alındı? 2. Dünya Savaşı döneminde nasıl rol aldı? Gibi konuları işleyeceğiz.

Belgesel tadındaki makalemize başlamadan önce çay veya kahvenizi hazırlayın arkanıza yaslanın…



Nükleer silah macerası başlıyor!...

Nükleer silahlar 20. YY’dan kalma en büyük korkulardan biridir.
Bu kitlesel ölüm makinaları ne yazık ki tüm anlaşmalara rağmen Dünya üzerinde bir çok ülke de mevcut.

Batılı emperyal devletler kendileri ve yandaşı birkaç ülke hariç özellikle Doğu ülkelerinin Nükleer silahlanmaya gitmesini kesinlikle istemiyor.
Onlara göre bu büyük tehlike ve kendilerine göre argümanlar da geliştiriyorlar ancak tarih Batılı emperyallerle aynı fikirde değil.
Çünkü tarih biliyor ki bu kitlesel ölüm oyuncaklarını tereddütsüz kullanan yine “Emperyalist Batı!”

20. YY savaşlarla başlamış ve neredeyse son gününe kadar savaşlarla sürmüştü.
1. Dünya Savaş’ı tam anlamıyla yıkım olmuş ve imparatorluklar dağılmıştı ve insanlık daha ilk Dünya Savaşı’nda yeni korkulacak silahlar kullanmaya başladılar hem de daha çok öldürmek ve daha çok yer yok etmek için…

Ayrıca bu silahları üretip pazarlayanlar aynı grubun mensupları, hepsi Küresel Sermaye Elitleri idi!
Küresel Sermaye Elitleri ilk Dünya Savaşı’ndan aldıkları gazla 2. Dünya Savaşına doğru giderken ölüm makinelerini günden güne geliştirme yarışına girdiler.
Çünkü bahsi geçen elitler için ölen sayısının, tarumar olan şehirlerin hiçbir anlamı yoktu…
Bunun neticesinde daha çok para, daha çok prestij ve kanlı emelleri için artık nükleer silah üretmeye karar vererek kampanyalar oluşturmaya ve bazı çevreleri ikna etmeye başlamışlardı.



2. Dünya Savaşı’na gidilirken herkes bir Nükleer Savaşa kesin gözüyle bakarken birçok otorite “olası savaşı nükleer silahlar bitirecek” tezlerini öne atıyordu.
Ne var ki 2. Dünya Savaşı haydut devlet ABD’nin Japonya’ya attığı atom bombasıyla son bulmuştu.

2. Dünya Savaşı sonrası da nükleer silahlanma kampanyası alabildiğine sürecek Dünya adeta nükleer silahlarla şişecekti…

Dünya’yı kasıp kavuran nükleer silahlanmayla ilgili oluşturulan kampanyaları anlamak için biraz başa dönüp resmi daha net görmeye çalışalım…
Birinci Dünya Savaşı’nın mağlup tarafı Almanya  20. YY’ın ortalarına doğru giderken yeniden toparlamanın hesaplarını yapıyor, 1930’da Naziler iktidara geliyordu.
Adolf Hitler meydanlarda son derece hararetli konuşmalar yaparak Almanların yeniden güçlenerek Dünya’da söz sahibi olacağından bahsederek yaralanmış onurlarını düzeltmeye çalışırken Naziler tüm Almanya’da yabancı avına çıkmıştı.
Adolf Hitler daha yolun başında başında Alman bilim adamlarının bulunduğu Nazilere çalışan bir bilim heyeti kurdu.
Fakat Avrupa’da artan gerilimin etkisiyle özellikle Yahudi bilim adamları ülkeyi ve bölgeyi terk ediyordu.
Bunlardan birisi de Yahudi kökenli Alman bilim adamı Albert Einstein oldu.
Einstein, ABD’de üniversiteleri ziyareti esnasında Nazilerin kitap yakma ve Yahudilere saldırı eylemlerini öğrenince Almanya’ya dönmekten vazgeçti.
Bu esnada Avrupa günden güne geriliyor Almanya ise gerilimi daha da arttıracak hatta savaşın fitilini ateşleyecekti.
O dönem için üstün denebilecek  güce sahip Alman ordusu vakur lakin güçsüz Polonya’yı işgal ederek geri dönülmez felaketlerin ilk adımını atıyordu.
Aynı dönemde Almanlar için çalışan bilim adamları bir uranyum atomuna bir nötron ateşlenirse atomun bir enerji patlamasıyla parçalandığını keşfetti.
Ancak atomun parçalanması etrafındaki her şeyi patlatan nötronları ortaya çıkarıyordu.
Bu haberi alan ve Almanya’dan kaçan Yahudi kökenli bilim adamları Nazilerin nükleer silah yapmasında korkarak ABD yönetimini nükleer silahlar yapması konusunda uyarıyordu.
Eintein’ın başını çektiği Yahudi kökenli bilim adamlarının ABD Başkanı Roosvelt’e yazdığı mektup oldukça ikna edici oluyor ve yönetim derhal çalışmalara başlıyordu.
Avrupa’yı kasıp kavuran Nazi orduları Manş Nehri’ne kadar gelince karşı tarafta bulunan İngiltere iyiden iyiye tehlikenin kendi topraklarına yaklaşmasından rahatsız oluyor ve savaşın başından beri dahil olmasını istedikleri ABD’yi sahaya sürüyordu…
Tabii bu arada ABD’nin de savaşa dahil olmasını bekleyen savaş baronları ellerini ovuşturuyordu.
Kısa bir süre sonra beklenen bahane bulunuyor Japonya adeta intihar edercesine kamikaze uçaklarıyla Pasifik’teki ABD’nin savaş gemilerine saldırıyor böylece ABD savaşa artık tamamen dahil oluyordu.
Nükleer Silahlanma macerası işte şimdi başlıyor!...
Savaşa giren ABD “Manhattan Projesi” adını verdikleri maliyeti 2 milyon dolar olan nükleer silahlanma çalışmalarına resmen başladı.
“Atom bombasının babası” ünvanına sahip Robert Oppenhaimer liderliğinde onlarca bilim adamı Dünya’yı korkunç derecede değiştirecek silahın yapımına başladı.
Fakat işin ilginç yanı Manhatten Projesini başlatan Roosvelt henüz görevi başındayken ölünce yerine yardımcısı Harry Truman geçiyor ancak projeyi dönemin Savaş Bakanı Henry Stimson’dan öğreniyordu. Yani proje o kadar gizli yürütülüyordu ki başladığında ABD Başkan Yardımcısı bile haberdar değildi ancak hal böyleyken savaş baronları tüm olan bitenden haberdardı.

16 Temmuz 1945’te 425 bilim adamı New Mexico’da bir araya gelerek “ölüm bahçesi” adını verdikleri ilk atom bombası denemesi için toplandı.


İzleyiciler bölgenin 30 Km uzaklığındaki bir barınağa götürülüyor, herkes yüzünü ve ellerini güneş yağını andıran bir karışımla yıkıyor ve heyecanla ilk patlamayı bekliyordu.
Saatler 05:29’u gösterirken geri sayım başladı ve 10 saniyenin sonunda gökyüzü daha önceden hiç kimsenin görmediği bir kızıllıkla kaplandı ardından çok büyük duman ve alev dalgası görüldü.
Her şey o kadar çabuk gerçekleşti ki orada bulunan gözlemciler net analiz yapamadılar daha doğrusu hiçbir insan saniyenin milyonda biri kadar hızla gerçekleşen olayı gözleyemez ve beyin bu kadar kısa zamanı bile kavrayamaz.
Bu deneme neticesinde artık Dünya’yı tehdit eden ilk nükleer silah yapılmış oldu.

Bazen sadece destek amaçlı da bişeyler yapılabilir, milli haber uygulamamız bihavadis'i lütfen bizi desteklemek adına indiriniz. Linkler Android ios 


ABD’de nükleer silah denemeleri yapılırken Avrupa’da savaş bitmiş, Adolf Hitler yok olmuştu ancak ABD için savaş henüz bitmemiş ve Japonların yaptığı kamikaze saldırılarına cevap verme vakti gelmişti.
Nazilerden korkan ABD yeni savaş oyuncağını Japonlar üzerinde denemekten tereddüt bile etmedi.


Savaşı bitirme hamlesi olarak 6 Ağustos 1945’te sabah 08:15te ABD “Enola Gay” bombardıman uçağıyla Japonya’ın Hiroşima şehrine Dünya’daki ilk nükleer saldırıyı yapıyor ve atılan atom bombası neticesinde 140.000 kişi hayatını kaybederken 4000 dereceye ulaşan ısı ve radyasyonun etkisiyle ardında bıraktığı yıkım dehşet ötesindeydi.
Çok geçmeden 3 gün sonra 9 Ağustos 1945’te sabah 10:58’de Nagasaki Plütonyum – 239 adını verdikleri bombanın hedefi oldu ve orada da 80.000 kişi hayatını kaybetti.

Atom bombası saldırısı sonrası “atom bombasının babası” olan Oppenheimer’a korkunç yıkımın resimleri gösterilince “Tanrım biz ne yaptık?” diyerek adeta timsah gözyaşları dökmüştü.


Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan bombalar artık savaşlarda yeni bir sayfa açmıştı.
Böylece bir bomba ile savaşlar bitiriliyor, yüzbinlerce insan tek seferde öldürülüyordu yani küresel sermaye elitleri hedeflerine ulaşmıştı.
 

Kıtlık mı geliyor ? kuraklık mı geliyor ?



2. Dünya Savaşı döneminde nükleer silahlanma macerası ve ilk denemeler işte böyleydi.
Makalenin ikinci bölümünde Soğuk Savaş döneminde ABD ile Rusya arasında yaşanan nükleer güç mücadelesine değineceğim…
2. Bölümde görüşmek üzere Allah’a emanet olun…Hakkı Haykıran AdamBihavadis Analisti
İnstagram / Twitter ; @haykiranadam_