Türkiye ve İran'ın bölünmesi veya iç savaş oluşumu

TAKİP ET

Sabri Balaman yazdı, Son zamanlarda Türkiye'de bazı çevrelerin Rusya güzellemesi yaparak karanlık planlamaları görmezden gelmesi saflık olacaktır. ABD ve Rusya'nın çok amaçlı Batılı müttefik anlayışının gizli bir yol haritası olduğunu bilerek hareket etmeliyiz.

Suriye’nin ABD ve Rusya ile gizli görüşmeler yaptığını gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz. Bu da Beşar Esad’ın birçok istihbaratla doğrudan temas halinde olduğu anlamına gelir.
Esad’ın İsrail ile doğrudan görüşmesinin hafife alınmaması gerekir. Suriye’de bulunan farklı savaşçı gurupların doğrudan ABD ve İsrail’e bağlı eleman yapısını giderek güçlendirdiğini görmekteyiz.
ABD ve İngiltere’nin dolaylı ittifakının da hafife alınmaması gerektiğini göz önüne alırsak çıkar ilişkileri gereği bölgeyi ortak plan üzerinde yönetmek istediklerini kısmen de olsa görüyoruz.

ABD üç noktada Suriye’de kalmak istiyor. Birincisi; İsrail güvenliği için caydırıcı gücü Suriye’de bırakarak İsrail güvenliğini sağlamak. İkincisi; Ortadoğu’daki enerji koridorlarını kontrol altında tutmak ve yeni savaşları tetiklemek için savaş projelerini yönetmek. çapa escort , bahçeşehir escort , sex videosu , istanbul escort Üçüncüsü; Kendisine bağlı yapay PYD ve PKK Devletini kurmak.
Bu durumun doğuracağı sonuçlar bölgedeki dengeleri yeniden şekillendireceği gibi Batı’nın da çıkarlarına hizmet edecektir. Yakın gelecekte Türkiye ve İran’ın bölünmesi veya iç savaş oluşumu içinde karanlık bazı senaryoları devreye aldığını bu ülkelerin güçlenmemesi adına her türlü de facto durumları da değerlendirmeye çalıştığını unutmayalım.

Rusya uzun zamandır Akdeniz’de bulunmak için tarihin en büyük fırsatını yakalamaya çalışıyor ve mevcut konumu perçinlediğini görmek gerek. Suriye’deki savaşı bahane ederek bölgeye yerleşmesini, enerji yataklarını boş bırakmayacağını ifade ederek Ortadoğu’da söz sahibi olmak istemesini net bir tabloda görebiliyoruz. Yeni ittifaklarla gücünü artırmak için partner devletler bulma çalışmalarını da sürdürüyor. Rusya’nın ise en büyük korkularından biri Kafkas terör(!) gruplarıdır. Bu grupları temizlemek için fırsat kollamakta.

 ABD ve Rusya, Suriye’nin İdlib kentinde teröristlerin saldırısına uğradığını iddia ederek operasyona başlaması; Batı haçlı dünyasının masum insan ayırt etmeksizin uydurma gerekçelerle İslam dünyasına savaş açmasıdır. Batılı haçlı dünyasının uluslararası hukuku hiçe sayarak katliamlara devam etmesi kimseyi şaşırtmasın. ABD’nin İdlib üzerinde nüfuz etkinliğini artırmak için kendisine bağlı birçok grubu harekete geçirerek biyolojik silahları çok rahat kullanabilir. Bu durumda meşru saldırma pozisyonu oluşturma amacında olan ABD’nin Suriye’deki sivilleri korumak gibi bir niyeti olmadığını ve PYD’ye koridor açarak Afrin’e ulaşmak istediğini görüyoruz. 
 
Evet! Operasyonlarından vazgeçmek istemeyen Rusya, bu 3 milyon masum sivil insanı acaba nereye yerleştirmeyi düşünüyor? ‘’Bunları düşünmeyen bir Rusya’nın, Suriye kentlerinde operasyon yapmaya hakkı var mıdır?’’ diye sormak gerek. Çünkü milyonlarca masum insanın hakkını çiğneyen bir devlet, “haydut devlettir”. Haydut devlet ve ülkelere de ancak anlayacakları dilde cevap verilmelidir.
 


Rusya, İran ve Esad belirli bir stratejiye dayanarak yeni taktik oluşturdular. “Muhalifleri/radikal terörist savaşçıları” İdlib’e yığdılar. Bir anlamda iki yüz yıllık geçmişi olan “ayaklanmayı bastırma” tecrübelerinden faydalandılar. İngilizlerin Güney Afrika’da, Fransızların Kuzey Afrika’da, Amerika’nın yerli Kızılderililere ve Rusların Çeçenlere, Kırım Tatarlarına, Ahıska Türklerine yaptığını yaptılar. Odak halinde baktığımızda ne

Rusya, ne ABD, ne başka batılı ülkeler… Hiç biri sivil halkı düşünmediği gibi her ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek alan ve plan geliştirdiklerini görmekteyiz.
Rusya ve kendi savaş grubu kış gelmeden birçok grubun işini bitirerek bölgede sorunsuz alan açmak istiyor ki; bu durumda rejim rahat bir nefes almış olacak. Savaş süresi içinde ılımlı muhalifleri de belki Türkiye ikna edecek ve bir ateşkes sağlanmaya çalışılacaktır. Bu durumda ABD ve bazı ülkelerin Rusya’nın pozisyonlarını gözlem altında tutması düşünülmelidir. Bütün bu olanların karşısında Türkiye her türlü gücünü kullanmalıdır ve gerekirse Asya’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Balkanlar’a kadar bütün mültecileri Batı’ya yönlendirmelidir. 
Vesselam…

hedef türkiye hedef türkiye mi