Ulu Hakan'ın Stratejisi Erdoğan'ın En Önemli Kozu

TAKİP ET

Osmanlı İmparatorluğu elinde bulundurduğu toprak bütünlüğü ve kudret neticesinde emperyal bir devletti fakat emperyal derken İngilizler gibi kan ve sömürü düzenine dayalı bir emperyal model asla olmadı. Dün olduğu gibi bugünde uluslararası sermaye, medya kuruluşları, siyasetin yönetim merkezi hanedanlardır.

1. Dünya Savaşı sonrası galip devletlerin hanedanları kurdukları planlar neticesinde oluşturdukları propagandalarla mağlup devletlerin hanedanlıklarını işlevsiz hale getirerek adeta uluslararası arenada tasfiye etti. Türkiye'mizin hanedanlığı tarumar olması için İngilizlerin planları çerçevesinde hanedan üyeleri sürgüne gönderildi öte yandan okullardaki eğitimlerde ve medya aracılığıyla koskoca imparatorluk varisleri hazin bir şekilde yerden yere vurularak Anadolu'nun kendi evlatlarına teşbihte hata olmasın nefret ettirildi.



Hanedanlar yaklaşan dünya harbi öncesi bir strateji geliştirdi.
Strateji dahilinde kurdukları emperyal güç odağının yara almaması için planlı güç dağılımına giderek oluşturdukları sömürge valileri aracılığla güçlerini çeşitli saldırılara karşı korumaya almış oldular.
Böylece hem birinci hemde ikinci Dünya Savaşları'nda hanedanlar herhangi bir güç kaybı yaşamadan hatta ellerini daha da güçlendirerek hakimiyetlerini uluslararası arenada pekiştirdiler.
Öte yandan kan emici hanedanlara karşı tek büyük güç olan Osmanlı Hanedanlığı'nı çökertmek için, içeriden müdahele etmek için Kavalalı ailesiyle darbe yapıp tahta hakim olup Osmanlı'yı tamamen işlevsiz hale getirmek için harekete geçtilerse de başarılı olamadılar sonraki girişimleri ise Abdülhamid Han Hz.'nin tahttan indirilmesiydi ki maalesef başarıya ulaştılar ki ondan sonra koskoca imparatorluk adeta bozuk para gibi harcandı, darmadağın oldu.
Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmak için öncelikle localar kuruldu.
Ordudaki subayları ele geçirmek için yeniden hiyeraşi kurdular ve yeniden ast-üst ilişkileri dizayn ettiler. Localarda yüksek derecelerde bulunan bir teğmen alt derecelerde bulunan bir albaya emir verir hale geldi.
Cennet Mekan Sultan Abdülhamid Han Hz. bugün dahi dünya siyasetçilerinin yapamayacağı muazzam siyasi manevralara imza atmış, dehası ile düşmanlarını kendine hayran bırakmış bir Ulu Hakan'dır.



Ulu Hakan loca faaliyetlerini, Osmanlı İmparatorluğuna yönelik yıkım senaryolarını gördüğü için iradenin farklı merkezlere yayılmasının gerekliği olduğunun farkındaydı.
Ulu Hakan'ın en önemli stratejik hamlelerinden bir tanesi de adeta geleceği görerek imparatorluğun planlı bir şekilde dağıtılması ve şartlar yeniden oluştuğunda tekrar tek çatı altında bir araya gelmesi stratejisidir.
İmparatorluğu tek merkezden yani Payitahttan sevk ve idare etmenin ileride merkezinde yara alması olasılığını hesap eden Abdülhamid Han Hz. ilk hamle olarak Arap coğrafyası ve Balkanlar'da kontrollü devletler kurulması için harelete geçti.
Abdülhamid Han Hz. kurmuş olduğu gizli teşkilatlar vasıtasıyla bugünkü 52 devlette ocaklar kurdu hatta ütopik gelebilir fakat üzerinden yüz yıl geçmiş olsa da ocaklar hala aynı sadakatle gelecek tek bir emri bekliyor.
Pakistan'dan Katar'a, Sudan'dan Bosna'ya, Azerbaycan'dan Somali'ye kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü coğrafyanın dört bir yanında İslam'ın son kalesi olan Türkiye'den gelecek emirleri halen bekliyor veya zaman zaman görev verildiğinde yerine getiriyor.
Peki akıllara şu soru gelebilir madem böylesi güçlü bir ağa sahibiz tekrar bir araya gelip bunca zulme neden son vermiyoruz?
Aslında bu sorunun cevabı yukarıda geçiyor, gerekli şartların yeniden tesis edilmesi lazım.
Recep Tayyip Erdoğan, hocası Necmettin Erbakan'dan devraldığı hizmet bayrağını bu strateji üzerine dalgalandırmak için var gücüyle mücadele ediyor.
Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'de tıpkı dedesi gibi denge politikası yürüten Erdoğan imparatorluğumuzdan bize miras kalan topraklarda yüz yıl sonra Türkiye'nin varlığını her alanda hissettirmek için girişimlerde bulunuyor.
Sevakin Adası'nda askeri üs kurmamız, Somali'deki deniz üssümüz, Katar, Bosna ve Kosova'daki üslerimiz, mazlum coğrafyalara ulaştırılan temel insani ihtiyaç yardımları ve TİKA projeleri hepsi Ulu Hakan'ın stratejisini hayata geçirmek için yapılan planlı hamleler.
Yüz yıllardır bilfiil harp ettiğimiz hanedanlar stratejik politikalarımızı engellemek için hem ülkemizin içinde hemde maddi ve manevi hakimiyetimizi yeniden tesis etmek için çeşitli girişimlerde bulunduğumuz ülkelerde bir çok kaos senaryoları üretiyor ve mümkün mertebe hayata geçiriyor.



Fazlasıyla ütopik gelebilir fakat bugün gelinen noktaya bakıldığında Ulu Hakan'ında planında olduğu gibi planlı dağılma ve birleşme politikasında ilk birleşme Şam ve Bağdat'tan gerçekleşiyor. Bu birleşme için son yüz yılımıza bakılınca en yakın dönemdeyiz.
Fırat'ın Doğusu için yapılan hazırlıklar sadece Mümbiç için çok fazla bu görmek için profesör bir stratejist olamaya gerek yok.
Binlerce yıllık kadim devletimiz "Yeniden Büyük Türkiye" mefkuresi için askeri, siyasi, istihbari olarak tüm planlarını hazırladı ve zafere doğru adım adım yürüyoruz.
Ve şuan olduğu gibi hiç bir doğum yoktur ki sancısız olsun Türkiye yeniden doğum sancısı yaşıyor safları her zaman olduğundan daha sık tutalım, daha güçlü dik duralım!
Muhammed Mustafa Aslantürk

osmanlı imparatorluğu osmanlı imparatorluğu halil inalcık osmanlı imparatorluğu tarihi osmanlı imparatorluğu haritası osmanlı imparatorluğu klasik çağ abdülhamid han ulu hakan recep tayyip erdoğan hanedan emperyalizm ingiltere monarş rotshchild rockfeller