Yunanistan Gerilimi Tırmandırmak İçin Her Hamleye Başvuruyor

TAKİP ET

Türkiye-Libya anlaşması ile Doğu Akdenizde hayalleri yıkılan Yunanistan Meis adası üzerinden Mısır ile münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalamayı düşünüyor.

Doğu Akdeniz’deki oldubitti gayretleri Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmayla hayalleri suya düşen Yunanistan, Meis üzerinden misilleme peşinde. Atina şimdi Meis Adası üzerinden Mısır ile münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalamayı atmayı tartışıyor.Ancak adalar üzerinden (MEB) uygulamak uluslararası deniz hukukuna ters.
Doğu Akdeniz’de Türkiye-Libya anlaşmasına karşı Yunanistan’da misilleme çağrıları arttı. Türkiye ile arasında gerilimi tırmandıracak çabalar arasında Yunanistan’ın Meis Adası’nı doğu hududu olarak kabul ederek Mısır ile münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması imzalaması yer aldı.Hellasjurnal isimli haber sitesinde yer alan habere göre, bu teklifi Yunanistan’ın en ehemmiyetli deniz hukukçularından kabul edilen Theodoros Kariotis, Yunan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile Mısır’ın darbeci Cumhurbaşkanı Sisi’ye yazdığı mektupta önerdi.Kariotis, mektubunda, “Yunanistan olarak çok kritik anlar yaşıyoruz. Bir an önce Mısır’la münhasır ekonomik bölge antlaşmasına imza atmamız gerekli. Takriben 40 senedir bu konuda çalışan bir hukukçu olarak Yunanistan’ın şu an çok zor bir vaziyette olduğunu söylemeliyim” ifadelerini kullandı.

Libya Anlaşması ile Set Çekildi


Yunan Deniz Hukukçusu Kariotis’in adaların MEB alanlarını kıta sahanlıklarıyla sınırlayan uluslararası hukuk kuralları ve yargı kararlarını göz ardı ederek yaptığı bu çağrının ise karşılığı yok. Türkiye ve Libya’nın anlaşmayla MEB ilan ettikleri bölge, Meis’in doğusundan geçmek suretiyle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki MEB’inin batı sınırlarını belirliyor. Anlaşmanın koordinatları, uluslararası hukuk uyarınca Meis doğusunda 6 kilometrelik ada kıta sahanlığının doğusundan ilerliyor.Bu doğrultuda da uzmanlara göre, Türkiye’nin batı hududuna karşı sözde Yunanistan’ın doğu hududu misillemesi olarak Meis’ten Mısır’a bir hat çekmek ancak uluslararası hukuka ters ve yasal tabanı olmayan kışkırtıcı bir adım olarak değerlendirilebilir.