***
Bu gidişle salgının biteceği yok. İnşallah biter, diye dua ediyoruz. Her türlü tedbire uymaya gayret gösteriyoruz ama bitmiyor işte. Şekli şemali değişe değişe yayılıyor.
Maalesef, kendi dilimizden daha iyi bildiğimiz yabancı dildeki deyişiyle, “mutasyona” uğruyor. Son zamanlarda yaygın olan ifade biçimiyle, her yer gittikçe kırmızıya bürünüyor.
İnsan veya toplum, doğası gereği, bir tehdit oluştuğunda, geri çekilmeye ve kendini savunmaya başlar. Bu durumda bazı imkânlardan taviz verilir, bazı özgürlükler kısıtlanır, bazı varlıklar elden çıkarılır. Elden çıkarılırken de en zayıf ve en dış halkadan başlanır.
Bir yıldan fazladır, etrafı kasıp kavuran “Covid” salgını, dünyayı darmadağın etti. İnsanlığı yeni arayışlara itti. Belki de yeni bir çağın, “dijital” çağın, kapılarını açtı.
Geçen yılki gibi acemi değiliz insanlık olarak. Belli bir tecrübe edindik. Hangi yaş aralığı, hangi kronik hastalar bu virüs karşısında zayıf, artık biliyoruz.
Bugünlerde hızla artan vaka sayıları, yeni bir kapanmaya gidileceğinin işaretlerini veriyor.
Şu ana kadar ne olduysa oldu. Şu dakikadan sonra şöyle bir önerim var:
Lütfen en dış halka okullar olmasın. Her şeyi, her yeri kapatalım ama okullar devam etsin. Belki iki gün, belki seyreltilmiş olarak, belki yepyeni yollar bularak okulları açık tutmalıyız.
Son bir yıl içinde çok büyük öğrenme kayıpları yaşandı çocuklarda. Bir öğrenci velisi olarak, kendi çocuklarımdaki ve arkadaşlarındaki vaziyeti rahatlıkla gözlemleyebiliyorum. Sanal âleme esir oldukları yetmezmiş gibi, sorumluluktan ve çalışma disiplininden iyice koptular.
Bu, kayıp nesiller demek. Çok büyük bir risk alıyoruz geleceğimiz adına.
Bu salgın, tüm dünyanın birlikte hareket etmesini gerekli kılmıyor mu? Yani biz tedbir alsak da başkaları almadıktan sonra bir anlamı kalıyor mu? Öyleyse dünyadaki eğitimin güncel verilerine bakalım isterseniz:
UNESCO verilerine göre 22 Mart 2021 itibarıyla 210 ülkenin 112’sinde okullar tamamen açık, 72’sinde kısmen açık, 26’sında ise kapalıdır.
Yani 22 Mart 2021 itibarıyla 210 ülkenin %53,3’ünde okullar tamamen açık, %34,3’ünde kısmen açık, %12,4’ünde ise kapalıdır.
Mart ayında okullarını kısmen açık ve tamamen açık bulunduran ülkelerin sayısı artış göstermiş.
Avustralya, Avusturya, Belçika, İngiltere, Çin, Fransa, Gürcistan, Hırvatistan, İspanya, İsviçre, İzlanda, Japonya, Romanya, Afganistan ve Rusya’da okullar tamamen açık.
Sadece su ülkelerde okullar tamamen kapalı:
Estonya, Irak, Macaristan, Meksika, Suudi Arabistan, Venezuela.
Diğer ülkelerde ise kısmen açık.
Bizde; 2 Mart 2021 itibarıyla ülke genelinde tüm okul öncesi eğitim kurumları, ilkokullar, 8’inci ve 12’nci sınıflar yüz yüze eğitim öğretime açıldı. Salgının seyrine göre belirlenecek olan risk gruplarındaki illerde ise, diğer sınıf düzeyleri ile ilgili ek kararların belli aralıklarla açıklanacağı belirtildi.
Tabii vakalar hızla artınca, ilk olarak gözler yine okullara dikildi.
Aman dikkat!
Biliyorsunuz ki okul çağındaki gençler bu konuda en az tehlikeye maruz kalan kesim. Hemen, ama onlar taşıyıcı, dediğinizi duyar gibiyim. Okulları tamamen veya kısmen tedbirle açıp, enerjimizi evdeki riskli kişileri korumaya harcarsak, geleceğimize dair daha az risk taşımış olmaz mıyız?
Kaldı ki dede, nine gibi büyüklerinizin birlikte yaşadığı ailelerin oranı ne kadar? Oldukça az maalesef. Zaten apartman dairelerimizde çekirdek aileler olarak yaşamıyor muyuz büyük bir oranda?
Yaşlıları ve kronik hastaları devlet belli tedbirlerle koruma altına alsa, okul çağındaki çocukların teması kesilse ve okullar tam kapasite açılsa nasıl olur?
Buradan bir öğrenci velisi olarak devlet yetkililerimize sesleniyorum: Lütfen okulları kapatmayalım. Her yeri kapatalım ama okulları değil!