Ramazan Günlüğü 4
***
Tam da, şükür ki bu sene herkes canının derdine düştü. Kimse bizimle uğraşmayacak, huzurlu bir Ramazan geçireceğiz, diye düşünürken; baktım, ortalık yine karışmış. Diyanet İşleri Başkanının okuduğu hutbe olay olmuş. Nedir peki mesele?
Prof. Dr. Ali Erbaş, Cuma hutbesinde tüm insanlığa, "Ey insanlar! Canımıza, aklımıza, inancımıza, malımıza ve neslimize zarar veren şeylerden uzak duralım" çağrısında bulunmuş. Konuyu açıklamak için şunları söylemiş:
"Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikâhsız hayatın islamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim"
Sen misin bunları diyen. Hemen LGBTİ lobisi devreye girmiş. İHD, Ankara Barosu, İzmir Barosu derken davalar açılmış.
Bilmiyorum ki ne yapmak istiyorlar… Bir Diyanet İşleri Başkanının, dinin hükümlerini, Müslüman bir topluma açıklamasından daha doğal ne olabilir?
Nitekim Kur’an’da bu konuya çok geniş yer veriliyor. Bu fiil için sadece bir ayeti örnek vereyim ki ne demek istediğim anlaşılsın: “Ve Lut… Toplumuna şöyle demişti: Sizden önce âlemlerden hiçbirinin yapmadığı bir iğrençliğe mi girişiyorsunuz?” (Araf Suresi 80: )”
Elbette ki insanların yaşam tarzlarına saygı duyuyorum. Ama insanlığı tehdit eden, nesli tehdit eden tehlike durumlarında, kimsenin kafasına göre takılma lüksü olamaz diye düşünüyorum.
Şu korona günleri bize bunu net olarak göstermedi mi? Mesela şimdi ben, maskesiz, herhangi bir markete girmeye çalışsam beni içeri almazlar. Hem insanlar tepki gösterir hem de kanunen cezaya muhatap olurum.
Size ne arkadaş, belki ben virüs kapıp ölmek istiyorum, bu benim kişisel tercihim, deme lüksüm var mı? Yok! Çünkü benim özgürlüğüm, başkalarına tehdit oluşturuyor.
Cinsel sapkınlıkların da kişisel özgürlük olduğunu düşünmüyorum. Çünkü insanoğlunun en önemli meselesi olan neslin devamına büyük bir tehlike oluşturuyor. Ayrıca her yıl yüzbinlerce insan bu virüs sebebiyle ölüyor. Dolayısıyla bu bir kişisel özgürlük olamaz.
LGBTİ lobisi ekseriyetle her ortamda dini değerlerimizi aşağılıyor. Bakın mesela Ankara Barosunun açıklamasına, Ali Erbaş'ı hedef almış gibi görünse de "Sesi çağlar öncesinden gelen ses" ifadeleriyle Müslümanların kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim'de yer alan ayetlere hakaret ediyor. Ankara Barosu açıklamasında, İslam tarihinde kadın yakıldığına yönelik gerçek dışı bilgiler de paylaşıyor.
Hem de utanmadan sıkılmadan. Kadını diri diri gömülmekten kurtaran ve onun ayaklarının altına cenneti seren bir dine bu iftirayı atmak en hafif tabiriyle terbiyesizliktir.
Kadının nerede ne zaman yakıldığını ve insan dışı varlık sayıldığını gitsin de batılı büyüklerine sorsun bu sefiller.
Yine şükür ki toplum, Erbaş’a ve dolayısıyla dini değerlerine sahip çıktı. Geniş kitlelerden destek mesajları yağdı.
Üniversite öğrenciliğimde roman tahlili dersi kapsamında bize okutulan kitaplardan biri olan Sodom ve Gomore’yi hatırladım. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun eseri.
Kitabı okumuş ve hocamızın rehberliğinde uzun uzun tahlilini yapmıştık. Uzun zaman geçti aradan. Ama bu vesileyle yeniden okumayı düşünüyorum. Kitabın bir değerlendirmesini nasipse, “Kitaplarla Her Salı” da yapacağım. Kısaca kitaptan bahsedecek olursak;
İşgal yıllarının İstanbul'unu konu edinen Sodom ve Gomore, Yakup Kadri'nin önemli romanlarından biridir. Dikkat çekici mesajlar veren romanı okuyanlar, rahatlıkla günümüzle de bağlantı kurabilir. O günün vatan müdafaası yapanları ile bugünküleri karşılaştırma imkânı verir.
Mütareke döneminin çürüyen çevrelerini, kokuşmuş kişiliklerini konu edinen romanda işgale karşı oluşan bir kinin "isyanla mayalanan bir ruhun" geliştiği görülür.
Vatanını kurtarma derdine düşmüş namuslu Türk Milletine karşı; batı hayranı kesimlerin, alafrangalığa özenen züppelerin, emperyalistlerle işbirliği içinde olan hainlerin, işbirlikçi burjuvazinin yer aldığı geniş bir lobinin vurdumduymazlığı, eğlence âlemleri ve pislikleri gözler önüne seriliyor. Sodom ve Gomore'de Karaosmanoğlu bir anlamda bugün Ali Erbaş’ın yaptığı uyarıları yapıyor.
Bu arada Sodom ve Gomore helak edilen Lut (a.s.) kavminin yaşadıkları şehirler. Kur’an’da adları geçmese de müfessirler bunda hemfikir.
Nerden nereye…
Ramazanın güzelliklerini konuşacaktık bugün. Ama maalesef birileri, bizim manevi değerlerimize saldırmayı kendilerine hak görüyor. Batı hayranı birileri…
Allah cümle insanlığı ve güzel vatanımızı şer odaklarının fitnesinden korusun.
***
İzzet Irmak
#ramazangünlüğü www.izzetirmak.com