Bir önceki yazımızın daha mürekkebi kurumadan ardı sıra yaşanan vahametler; toplum ve birey olarak geleceğimizin ne denli tehlikede olduğunun hazin bir göstergesidir!
“Ah!” ile “Vah!” ile ömrümüzü geçirmek, Devekuşu’nun, avcıdan kaçtığını ve onun görmediğini sanarak başını kuma gömmesi gibi, ‘saklanma sendromu’ diyebileceğim vahim bir halet-i ruhiye hali artık bize göre değil!
Yarınsız, günü kurtarma derdi ve/ya hiç ölmeyecekmişçesine bir kabul/benimseme ile Allah’a rağmen yaşama algısı bizi yiyip bitiriyor!
Hanımefendiler! Beyefendiler!
Toplum olarak affedilemez durumlarla karşı karşıyayız! Büyük, hatta devasa boyutlara ulaşan, vebal yüklü bir sorumluluğun altında eziliyoruz. Aile temellerimiz başta olmak üzere, sosyal hayatımızın en ücra köşesine kadar, ilgisizlik, sevgisizlik, dayanışma yoksunluğu, bencillik, bağnazlık, değerlerden yoksunluk dahası değerleri değersizleştirme algısı, adiliklerin meşrulaştırılması, batı medeniyetinin içimize attığı kötü tohumların sebep olduğu dehşet verici sapkınlıklar ve daha sayısız nedenler sarmalı…
Artık Devleti Yöneten akıl, bütün kurumların, aile bireyleri ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın, kısacası herkesin çok daha fazla “duyarlı, dikkatli, gayretli ve gelecek nesiller adına kaygı duyma” vaktidir!
Antalya / Elmalı hadisesi… Çocuklarımızın vahim ve elem verici bir anlayışla istismarları… Elim, detayları yazmaya varmıyor! Kamuoyunun vakıf olduğu müessif bir vakıa! Konu adli mercilerin takibinde ve yargıya intikal etmiş!
Hadiselerin müsebb-ül esbabına bakmak gerekmez mi?
Bu meseleye basit bir adli vaka olarak mı bakacağız?
Bunu sıradan, münferit bir olay olarak mı değerlendirip bırakacağız!
Alacakları ceza, ibret verici bir referans olmaya yetecek mi?
Yüksek Eğitim Şurasındaki beyefendiler başta olmak üzere, Milli Eğitim Bakanı ve ilgili tüm bürokratları, Kültür Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve ilgili tüm Genel Müdürlükler, Sivil Toplum Örgütü sorumluları, Dernekler, Valiler, Kaymakamlıklar… Ve dahi başta Sayın Cumhurbaşkanı, Çumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu ve Kabine üyeleri, Milletvekilleri, Müsteşar ve danışmanlar…
Bu ülkenin eğitim müfredatına yeniden el atmak, değerlerimize uygun yeni ve anlaşılabilir, uygulanabilir, gelecek nesli önceleyen, ahlaklı bir toplumun tohumlarını ve geleceğini yeniden inşa etmenin derdinde olmalılar! Yine, Yeni ve Yeniden!
Bu esef verici vakıa, saklı sayısız olayın göstergesi, içinde bulunduğumuz vahim durumun hazin feryadı, geleceğimizin ne kadar tehlikede olduğunun açık bir işaret fişeğidir!
Lütfen başınızı gönül rahatlığı ile yastıklara koymayın!
Lütfen biraz daha kaygılı ve rahatsız olun!
Ve lütfen bir an evvel bir şeyler yapın!
Çocuklarımızın geleceği aşkına!
Sevgi ile Kalın…
A.Kadir Tunçer / AKT