Bir taraftan aşı olup korona olanlar, diğer taraftan aşı olmadığı halde korona olanlar. Üçüncü taraf ise aşı olmamak için direnenler...
Ne sağ ne sol, ne Alevi ne Sünni, ne Kürt ne Türk insanları bu güne kadar bu kadar keskin ve vicdandan uzak şekilde bölemedi.
Bir taraftan aşı zorunlu değil deniyor, diğer taraftan aşı olmayanların yaşam alanları önce daraltılıyor ve zamanla 'yaşam alanınız kalmayacak' iması ve imajı veriliyor.
PCR test kitinin doğru sonuç vermediği kabul ediliyor lakin yine de hatalı kit ile test etmeye devam ediliyor.
Aşı firması ise insanları aptal yerine koyuyor ve insan aklıyla alay ediyor. Firma;
Aşının faydasına garanti vermiyor,
Yan etkisini tam olarak bilmiyor,
Olası olumsuz sonuçları üstlenmiyor,
Ama mRNA taşıyan aşıyı olacaksınız diyor.
Yıllarca bize böyle virüsler altı ayda bir varyant değiştirir dendi, aşı en az üç yılda gelişir dendi. Şimdi ise gerçekten her altı ayda bir varyant değişiyor lakin ilk varyanta bulunan aşı yeni varyantlar için de kullanılıyor. Ya patoloji ve farmakoloji değişti yahut elele verip büyük bir oyun kuruldu.
Çin işkencesi misali PCR testini haftada 2 defa öğretmenlerden (ve diğer memurlar) sürekli istemek onların psikolojisini yerle bir etmektir. Etmeyin Allah aşkına...
Her hafta 2 defa hastaneye gidip test yaptırmak zaten hastalığa temas ihtimalini artırıyor...
Kafalar karışık...
Hastalık doğal ya da mutasyona uğramış şekliyle var. İnkar edilemez...
Lakin bu bulaşıcı virüsün çözümü bu aşı mı tartışma alanı bu...
İnsanlar artık birer polismiş gibi sürekli maske, mesafe sebebiyle birbirini kırar oldu.
Koronadan daha olumsuz sonuç doğuran korona fobi ve infodemi oldu. Ve insan hasara uğradı...
Gerek aşı olanlar gerek aşı karşıtı olanların kendince sebepleri var. Bırakın da herkes kendi bedeni ile ilgili kararları kendisi versin. Mobbing uygulamak kul hakkı olur. Zorlamak insan haklarına taarruz olur.
Aşı olanın da olmayanın da tekrar yakalandığı bir hastalık için insani melekelerimizi kaybetmeyelim.
Ve zamanı gelince özür dilemek yetmeyebilir.
Rüzgarlı zamanda ve alanda hareket etmek doğru değil. Yanlış yöne savrulursunuz.
Rüzgar dinince kırılan dallarınızın yeşermesi mümkün olmayabilir.
Yani, kimseyi aşı olmaya zorlamayın. Aşı olanı da kınamayın. Herkes kendi aklına ve vicdanına göre aşı olup olmayacağına kendisi karar versin. Yoksa zamanı gelince dinleyeceğiniz özür kabul edilmeyebilir. Edeceğiniz tövbe tesirsiz kalabilir.
Allah bütün insanlığı şeytani akılların şerrinden muhafaza eylesin. Salgını bitirsin. Müslümana basiret, feraset, cesaret versin.
Vesselam...
Adnan Kalkan