Kudüs, semavi dinlerin merkezi...
Miracın uğrağı...
Alemlerin Efendisi’nin tavsiyesi, destek çağrısı...
Ve…
Şımarık bir halk düşünün…
Dünyevi bütün güçler elinde ve karşısındaki elleri bağlı garibana istediği zaman vurur, istediği zaman durur... Parmağı kanadığı zaman riyakâr dünyanın medyasında vaveyla koparan kadın, çocuk ve yaşlı garibanları bombalarken can sıkıntısını gidermek için bunu küçük bir faaliyet olarak gören bir halk düşünün...
İşgalci siyonistlerin ev sahibi Filistin'i yıllardır bombardımana tutması, kadın, çocuk, yaşlı demeden sürekli Filistinliler öldürmesi ve Müslümanların namusu olan Mescid-i Aksa'da terör estirmesi Müslümanların yeniden kendini sorgulamasına vesile olmalı...
Onlarca İslam devleti Müslüman kardeşleri katledilirken sadece kınamakla yetinip fiili bir hareketle bulunmadığı sürece İsrail asla geri durmayacaktır ve sürekli canı istediği zaman katliama devam edecektir.
Tarih gösterdi ki kurulduğu günden itibaren israil'in hiçbir hükümeti yani yönetimi ne de halkı asla bağırıp çağırmaktan anlamamıştır ve anlamayacaktır.
Peki, İsrail nasıl dize gelir neyden anlar?
Yahudiler Medine'de sürekli fitne fesat çıkarınca peygamber Aleyhisselam onları Medine İslam devletinden sürgün etmiş ve buradaki Yahudiler Hayber kalesine sığınmışlardı. Mekkeliler başta olmak üzere İslam devletini ve Müslümanlara saldırırsa Hayber’deki Yahudilerde fitne fesat yaymaya ve Müslüman düşmanlarını çoğaltıp onları desteklemeye devam ediyorlardı. Peygamber Aleyhisselam bizzat komuta ettiği İslam ordusu ile Hayber’in fethine çıktı. Açılması mümkün olmayan Hayber Kalesi’nin surlarına bir türlü Müslümanların aşamaması sonucunda Peygamber Aleyhisselam stratejik bir karar alarak Yahudilerin can damarı olarak gördükleri hurma ağaçlarını kesmeye başlayınca Yahudiler mecbur teslim oldular.
Bugünün hurma ağaçları Yahudi mallarıdır.
Yahudi malları Müslümanlarca 3 ay kadar bir süre protesto edilip alınmadığı takdirde maddiyata tapan Yahudiler elbet geri adım atacaklardır. Bununla birlikte gençler dâhil olmak üzere Müslümanlara Kudüs şuuru Filistin davası kazandırılmalıdır.
Nitekim Kudüs Selahattin Eyyubi’nin hayali, Sultan Abdülhamid Han'ın davasıdır.
Kudüs Mekke ve Medine'nin kardeşidir.
Diğer bir çözüm ise Müslüman ülkeler Filistin'e asker göndermeli ve ortak bir güç oluşturarak şımarık İsrail'i bu şekilde dize getirmeli.
Peki, yürüyüşler protestolar ve eylemler boşa mı yapılıyor?
Elbette hayır...
Fakat birileri istedi diye eylem yapmak değil Kudüs davasının şuuruyla eylem yapılmalı. Birileri bizi sokağa dökmek istediği için sokağa dökülmek değil, siyonist katil İsrail'e karşı birlik ruhunu pekiştirmek için eylemler yapılmalı. Müslümana yakışır vakarla eylemler yapılmalı.
Kudüs bir davadır ve bu davadan vazgeçen bir nevi Mekke’den Kâbe’den vazgeçer. Nitekim siyonist İsrail asla Kudüs’le yetinmeyip Kâbe’ye dahil dil uzatacak, savaş açacak şuursuzluğa sahip...
Allah, şer bile olsa bir davada ihlaslı çalışanı muvaffak eder.
Müslümanlar Kudüs davasında samimi olmadıkça elinden ve dilinden emin bir şekilde hareket etmedikçe asla başarılı olamayacaklardır.
İhlasla, gayretle, birlik olup Kudüs'e sahip çıkmamız gerekiyor.
Adnan Kalkan