Furkan KOCAMAN Anısına…
Henüz gençliğinin en güzel çağlarındaydı Furkan. Öğrenim gördüğü Selçuk Üniversitesi’nden Polonya’ya Erasmus Programı dâhilinde gitmişti. Oysa kim bilirdi bir daha yurduna sağ salim dönemeyeceğini… Bir alışveriş merkezinde yemek yerken hain bir saldırı sonucu şehit oldu. Allah şehadetini kabul eylesin.
Furkan’dan yıllar önce yine bir üniversite öğrencisi fakat bu defa kendi kampüsünde, Ege Üniversitesi’nde şehit edildi. Fırat Çakıroğlu’ndan bahsediyorum, bildiniz değil mi? Allah onun da şehadetini kabul eylesin.
Fırat da Furkan da henüz gençtiler, yolun başındaydılar. Ben gibi, sen gibi, biz gibi öğrenciydiler. Artık aramızda değiller. Onların hikâyelerinin bitişi eli kanlı teröristlerce oldu. Eğer üniversitelerimizi ve öğrencilerimizi terör illetinin elinden kurtarmak istiyorsak çok çalışmamız lazım. Benim burada niyetim ahkâm kesmek veya birilerine iş öğretmek değil, yanlış anlaşılmasın. Sadece yıllardır üniversitede öğrenim gören binlerce öğrenciden bir tanesiyim.
Terör belası yıllardan beri üzerinde bulunduğumuz coğrafyayı adeta yavaş yavaş yayılan acılı ve ağrılı bir zehir gibi sarmış. Bu zehrin resmi kurumlardan atılması işlemi devletin sorumluluğu altındadır. Zehrin en çok nüfuz ettiği eğitim kurumu ise hala temizlenmeye çalışılmaktadır.
Fakat her şeyi tabiri caizse devletten beklemek olmaz. Hazırcılıkla bu ülkenin geleceği inşa ve ihya edilemez. Birey olarak her birimize düşen bu yasa dışı faaliyetlerde bulunan topluluklara karşı mücadele etmek ve elbette vatanın müdafaasını sağlamaktır.
Bulunduğum şehir itibariyle şunu da eklemeliyim ki bugün Çanakkale Savaşı sona ermiş değil. Coğrafyamızın kaderidir bu. Yüzyıllar önce yerleştiğimiz Anadolu’nun bereketli toprakları yurdumuz olduğundan beri savaşıyoruz. En son 104 yıl önce “Çanakkale Geçilmez” diyerek yazdığımız destanın yankıları, bugün bu ülkeyi terörle bölmek isteyenlerin mıh gibi aklındadır.
Yıllar önce onlar, yedi düvel oldu ve bir araya gelip saldırdılar. Fakat bugün yine farklı kollardan, hep o bildiğimiz taarruz, savunma vs. gibi cephelerden değil, bilimle, kalemle, ekonomiyle, eğitimle ve daha aklımızın alamayacağı çok farklı yöntemlerle yıllar öncesinin İtilaf Devletleri hâlâ ve inatla savaşını sürdürmektedir. Bilinsin ki bizler yeni nesil olarak buna asla ve asla müsaade etmeyeceğiz.
Bu savaşı kazanabilmenin tek yolu Çanakkale’de olduğu gibi genç, yaşlı veya kadın, erkek demeden ülke olarak yine hep beraber karşı koymaktır Furkanlar ve Fıratların genç yaşta boynu bükülmesin diye.
Bu vesileyle 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferimizi kutluyorum. Çanakkale Şehitlerimiz başta olmak üzere bütün şehitlerimizi ise rahmetle anıyorum.
Terörsüz ve tehditsiz bir dünya dileklerimle…
Furkan’dan yıllar önce yine bir üniversite öğrencisi fakat bu defa kendi kampüsünde, Ege Üniversitesi’nde şehit edildi. Fırat Çakıroğlu’ndan bahsediyorum, bildiniz değil mi? Allah onun da şehadetini kabul eylesin.
Fırat da Furkan da henüz gençtiler, yolun başındaydılar. Ben gibi, sen gibi, biz gibi öğrenciydiler. Artık aramızda değiller. Onların hikâyelerinin bitişi eli kanlı teröristlerce oldu. Eğer üniversitelerimizi ve öğrencilerimizi terör illetinin elinden kurtarmak istiyorsak çok çalışmamız lazım. Benim burada niyetim ahkâm kesmek veya birilerine iş öğretmek değil, yanlış anlaşılmasın. Sadece yıllardır üniversitede öğrenim gören binlerce öğrenciden bir tanesiyim.
Terör belası yıllardan beri üzerinde bulunduğumuz coğrafyayı adeta yavaş yavaş yayılan acılı ve ağrılı bir zehir gibi sarmış. Bu zehrin resmi kurumlardan atılması işlemi devletin sorumluluğu altındadır. Zehrin en çok nüfuz ettiği eğitim kurumu ise hala temizlenmeye çalışılmaktadır.
Fakat her şeyi tabiri caizse devletten beklemek olmaz. Hazırcılıkla bu ülkenin geleceği inşa ve ihya edilemez. Birey olarak her birimize düşen bu yasa dışı faaliyetlerde bulunan topluluklara karşı mücadele etmek ve elbette vatanın müdafaasını sağlamaktır.
Bulunduğum şehir itibariyle şunu da eklemeliyim ki bugün Çanakkale Savaşı sona ermiş değil. Coğrafyamızın kaderidir bu. Yüzyıllar önce yerleştiğimiz Anadolu’nun bereketli toprakları yurdumuz olduğundan beri savaşıyoruz. En son 104 yıl önce “Çanakkale Geçilmez” diyerek yazdığımız destanın yankıları, bugün bu ülkeyi terörle bölmek isteyenlerin mıh gibi aklındadır.
Yıllar önce onlar, yedi düvel oldu ve bir araya gelip saldırdılar. Fakat bugün yine farklı kollardan, hep o bildiğimiz taarruz, savunma vs. gibi cephelerden değil, bilimle, kalemle, ekonomiyle, eğitimle ve daha aklımızın alamayacağı çok farklı yöntemlerle yıllar öncesinin İtilaf Devletleri hâlâ ve inatla savaşını sürdürmektedir. Bilinsin ki bizler yeni nesil olarak buna asla ve asla müsaade etmeyeceğiz.
Bu savaşı kazanabilmenin tek yolu Çanakkale’de olduğu gibi genç, yaşlı veya kadın, erkek demeden ülke olarak yine hep beraber karşı koymaktır Furkanlar ve Fıratların genç yaşta boynu bükülmesin diye.
Bu vesileyle 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferimizi kutluyorum. Çanakkale Şehitlerimiz başta olmak üzere bütün şehitlerimizi ise rahmetle anıyorum.
Terörsüz ve tehditsiz bir dünya dileklerimle…