Ey Mehemmed mu’cizât-ı Ahmed-i Muhtâr ile
Umaram gâlip ola a’dâ-yı dine devletüm
Avnî (Fatih Sultan Mehmet)
(Ey Mehmed! Ahmed-i Muhtar’ın (s.a.v) mucizeleriyle, umarım galip olur din düşmanlarına devletim)
Ey Peygamber’in müjdelediği o güzel komutan, senin fethinle galip olduğumuz gibi; bugün de o mübarek emanetini koruyarak devletimiz din düşmanlarına galip oldu.
Fethin sembolü, Fatih’in yadigarı, Müslümanların gözbebeği Ayasofya… Yüzyıllardır Allah’ın huzuruna secde ile gelinen, nice manevi havanın barındığı, sonrasında ise bir müzeye çevrilip; manevi olarak işgal edilen o içi buruk mabed… Artık gül! Prangalarından kurtuldun, özgürlüğüne kavuştun tıpkı yuvası dağılmış kırlangıçların tekrar yuvasına kavuştuğu gibi bizleri de yuvamıza kavuşturdun.
Sen şer odaklı insanların yalanladığı en güzel hakikatsin Ayasofya. Hakikat olduğun içindir ki bu kadar zorlarına gitmen… Hakikate dilsiz şeytanlık yapan bir dünya, yalanları duvarlara asan bir medya, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlar ve niceleri. Niceleri senin özgürlüğe kavuşmana üzüldü ama sen sevin! Sen nice insanın duası, umudu, sonsuz şükrüsün.
Dünyanın en fazla sütunu olan Kurtuba Camii, İspanya’da Cardoba katedrali (kilise) oluyorken; Kanunî Sultan Süleyman’ın emriyle yapılan Mimar Sinan’ın eseri olan Kara Camii Sveti kilisesine çevriliyorken, sesleri çıkmayanlar, şimdilerde Ayasofya için öfke kusuyorlar. Neden diğerlerine sesiniz çıkmadı? Keşke üç maymunu oynamak sadece bir emoji olarak kalsaydı. Dünya medyasının âdeti bu; hoşuna giden olaylara lâl, zoruna gidenlere ise zorba.
Kendi manevi değerinden uzaklaşan, kendi benliğinden uzaklaşır bunun farkında olmadan da özüne hasret yaşamını geçirir. Yaşayacaksak hakikat için, kendi manevi değerlerimiz için yaşayalım ve bu manevi değerlerimizi birlik içinde koruyalım. Bu değerli manevi değerlerden birisi de Fatih’in emaneti Ayasofya’dır. Rabb’im, Ayasofya ve diğer tüm camilerimizdeki ezanı susturmasın; ecdadımızdan yadigar emanetleri korumayı nasip eylesin.