Merhamet nazarıyla yaratılmış eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en şereflisi) olan insanın, merhametsizliklerine son zamanlarda ne kadar çok tanık oluyoruz. Eşine; sevdiğine fiziksel ve psikolojik şiddet, taciz, zorbalık ve nice ölümler. Her geçen gün bir kadın şiddete maruz kalıyor, darp ediliyor, öldürülüyor. En yeni duyduğum olay ise bugün; eşinden ayrılmak istemesine karşı çıkıp, eşinin yüzünün her yerini falçatayla kesen bir insan(!) Mesut Öztürkmen.
Ne zaman bu kadar acımasız olabildik? Konuşarak halledilecek sorunları bile konuşmaya kalmadan zorbalıkla ne ara çözer olduk? Eşinin yüzünü falçatayla kesen kişinin eşiyle hiç mi güzel anısı yoktu, hiç mi eşinin hatrı hakkı yoktu. Ki eşi dinimizde onun için bir emanet. Eş kavramı, aile kavramı büyük sorumluluk, üzerine tekrar tekrar düşünülecek konular. Bence insanlar eş ve aile kavramının anlamını bilmiyorlar. Anlamını bilseler birbirileri üzerindeki hak ve sorumluluklarını, değerlerini bilirlerdi.
Sevgi kavramına gelecek olursak toplumda sevginin ne demek olduğunu çok az kişinin bildiği kanaatindeyim. Aşk dedikleri duygu sevdiğini incitmek değil, aksine onu korumaktır. Bir gülden hoşlanırsan onu koparırsın ama sevmek başka. O gülü seversen, her gün özenle sularsın, dalları kurumasın, gülün yaprakları solmasın diye. İnsanlar sadece gönül hevesiyle bir hoşlantıyla evleniyor, sevmeyi değeri bilmiyor; herhangi bir hoşlarına gitmeyecek durumda zorbalıkla çözmeye çalışıp o gülü dalından tamamen koparıyorlar…
Nedim sevdiğinin gül desenli elbise giydiğini gördüğünde “güllü diba giymişsin amma korkarım azar eder, nazeninim saye-i har-ı gülün dikeninin gölgesi” diye demiş; sevdiğini gülün dikeninin gölgesi incitir diye bir teşbih kullanmış. Sevgi aslında bu. Sevgi zorba bir şekilde ona sahip olmaya çalışmak ya da onu incitmek hiç değil. Sevgi gönül gözüyle sevmek, ömrün boyunca onu korumak, gözünden sakınmak.
Umarım kadına şiddet olayları artık toplumumuzda hiç yaşanmaz. Toplumumuzda bu olayların bir daha yaşanmaması adına cezaların ağırlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Ve toplum için manevi değerlerimizi ve aile kavramını öğrenmemiz gerektiğini; bunun için seminerler, sempozyumlar verilmesi gerektiğini; her aileyle ilgilenen bir aile hekimi olduğu gibi; ailelerle ilgilenen birer psikolojik danışman olması gerektiğini, ailelerin psikolojik destek almaları gerektiğine inanıyorum. Sevgiyi, aile kavramını ve hoşgörüyü iyi bilip, sevdiklerimizi bir gül edasıyla koruyup, incitmemeyi öğrenmek dileğiyle.
Aklıma Necip Fazıl’ın Reis bey adlı eseri geldi bu arada köşe yazılarından genelde sıkılırım ama nerdeyse her sabah okurum ☺️
Her zamanki gibi anlam dolu ve çözüm önerileri bir yazı olmuş sevgili arkadaşım