BANA BİR HARF ÖĞRETENİN VAY HALİNE
Bir taraftan eğitim ve öğretimin önemini, milli ve manevi değerlerine bağlı gençlik yetiştirilme gerekliliğini, ilmin ve âlimin toplum yapısı ve düzeni üzerindeki etkisini vurgulayıp okullarda ve cemiyette dile getirirken; diğer taraftan ise öğrencisi veya veli tarafından darp edilen, sakat bırakılan hatta katledilen öğretmen haberlerini izleyip kahrolduğumuz bir zaman dilimini yaşıyoruz.
Kendi çocuklarına yeterince zaman, imkân ve ilgi ayıramayıp da başka çocuklar için varının yoğunun harcandığı, ömrün bu yola adandığı bir meslektir öğretmenlik. İnsanlık tarihi ile özdeştir öğretmenlik mesleğinin tarihi. Yüce Allah’ın öğretmesi ile başlayan, peygamberlerin öğretmesi ile devam eden ve ilim tahsil etmiş Âlim/Hoca/Öğretmenlerin bu görevi devraldığı ulvi bir meslektir. Yüzyıllar boyunca toplum tarafından ayrı bir yere konulan ve farklı bir gözle bakılan öğretmenlik mesleği, toplumun eğitimi ve yapısı üzerinde direkt olarak etkili olmakla birlikte, özellikle dünyaya hâkim olmuş medeniyetler incelendiğinde de bu hâkimiyetin eğitim ve eğitime verilen önem ile başladığını bilmemek büyük bir cahillik olsa gerek.
Türk-İslam medeniyetinin dünyayı etkisi altına aldığı ve İslam Devleti, Endülüs Emevi Devleti, Selçuklu Devleti ve son olarak da Osmanlı Devleti’ni içine alan zaman dilimi irdelendiğinde eğitime ve öğretmene verilen değerin ne derece büyük olduğu ortaya çıkmaktadır. Görüldüğü gibi medeniyet inşa eden ve dünyaya hâkim olan zihniyetin temel dayanağı eğitim ve öğretime verdiği önem ile öğretmene verdiği değerdir.
Maalesef hâkimiyet döneminin sona ermesine sebep olan faktörlerden bir tanesi de yine eğitim ve eğitimciye bakış açısı önemli rol oynamaktadır. Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte eğitim kurumlarının ve toplum ölçeğinde öğretmenlerin de durumu önemli ölçüde değişime uğramıştır. Hele ki son yüzyılda ise öğretmen ve eğitim olgusu bir hayli değişmiş, Türk-İslam Medeniyeti içerisindeki eğitime verilen önemden eser kalmamıştır.
Günümüzde birçok zaman eğitimin olması gerektiği gibi olmadığı düşüncesi ve Milli Eğitim sistemindeki aksaklıkların bir hayli fazlalığı hepimizin malumudur. Ancak sistemin düzeltilmesi, temel eğitim, ortaöğretim ve yükseköğrenimdeki teknik detayların uzman kişilerce yeniden düzenlenmesi, özelinde tüm bu sorunların çözümüne yönelik çalışmalar, yapılan çalıştaylar, ortaya konulan raporlar ve bakanlığımızın 2023 eğitim vizyonu çerçevesinde yapmış olduğu hazırlıklar ve ortaya koyduğu hedefler bir tarafa bırakıldığında asıl sorunun toplumun eğitime ve öğretmene bakış açısından kaynaklandığını ve toplumun genelinde meydana gelen kültürel yozlaşmanın eğitim alanında da kendini gösterdiğini, toplumsal ahlaki çöküşün eğitim alanında da çöküşe sebep olduğunu görmezden gelmek gelecek adına en büyük gaflet olacaktır.
Gün geçmiyor ki, sosyal medyada öğretmene saldırı haberleri eksik olsun. Ülkenin dört bir tarafında öğrenci tarafından dalga geçilen, veli tarafından tehdit edilen, toplumsal düzen içerisinde itibarsızlaştırılan, amirleri tarafından dikkate alınmayan ve hor görülen, bunların yanı sıra tehditlerin de ötesinde saldırıya uğrayan, sakat kalan hatta canından olan öğretmenlerin varlığı ve bunlara maruz kalanların sayısının her geçen gün arttığı bir toplumda, bu sorunların üstesinden gelinmedikçe hiçbir çalıştay, seminer, konferans ve 2023 temelli vizyonel hedefler başarıya ulaşamaz.
Eğitimde yapılacak ve yaşanacak sistemsel ve teknik gelişmeler ancak düşünsel değişimlerle eğitim anlayışının ve eğitime yaklaşımların farklılaşması ile mümkün olur. Öğretmenin güvende olmadığı, her an tehdit edilme ve aşağılanma duygusu içerisinde yaşadığı, düşüncesine prangalar vurulduğu bir okul ortamında ve cemiyette ne o öğretmenden bir fayda beklenir ne de o ortamda yetişen bir öğrenciden sosyal bir varlık olması beklenir. Nitekim bu ortamların çoğaldığı bir zamanda yaşıyoruz. Bu ortamlar ortadan kaldırılmadıkça okul koridorunda dayak atılan, çocuğu düşük not aldı diye veli tarafından darp edilen, öğrencinin olumsuz davranışına müdahale ettiği için hakarete uğrayan, kopya çekeni yakaladığı için öldürülen, psikolojisi bozulduğu için! öğrenci ve veliler tarafından hunharca katledilen öğretmen haberleri asla eksik kalmayacaktır.
Toplumdaki bu yozlaşmaya ve öğretmenlere karşı girişilen bu haleti ruhiye ye karşı öğretmenlerin de birlik olmaları, itibarlarını yeniden kazanmaları için bu tür olaylara karşı birlikte hareket etmeleri gerekmektedir. Bakanlıktaki en üst düzeyden en alt düzeydeki yöneticilerin de eğitim ordusunun asıl neferleri olan öğretmenleri ezdirmemeleri, onlara sahip çıkmaları gerekmektedir. Gerekli yasal düzenlemeler ile öğretmenlerin güven ve itibar sorunu ortadan kaldırılmalıdır (her meslekte olduğu gibi itibarını kendisi kaybetmiş olan öğretmenlerin varlığı geneli bağlamamaktadır).
Aksi takdirde sadece haberleri izlerken oturduğumuz yerden lanet okumak ve bir sonraki öldürülecek olan öğretmen haberini beklemek kaderimiz olacaktır.