COĞRAFYA KADERDİR, KEDER OLMASIN!
Coğrafya bilmek, dünyayı görmek demektir.
Coğrafya, yeryüzüne bağlı olayları inceleyen bir bilimdir. Buna bağlı olarak da yeryüzündeki doğal, beşeri ve ekonomik olayları insanla ilgi kurarak incelemeyi konu edinmektedir. Dolayısıyla coğrafyanın hayatımızdan soyutlanması mümkün değildir. Çünkü Coğrafyanın temel hedefi insan ile çevre, başka bir ifade ile toplum ile coğrafi yeryüzü arasındaki karşılıklı etkileşim ve bunların insana yönelik bilimsel sonuçlarını araştırıp meydana çıkarmaktadır.
Eskiçağlardan günümüze kadar Coğrafya ilmi daima büyük önem arz etmiş ve devletlerin siyasetine yön vermiştir. Özellikle medeniyetlerin beşiği konumunda olan Anadolu, ünlü coğrafyacıları barındırmıştır bağrında. Bilim tarihine Nuzi Haritasına olarak geçen ve Harran’da bulunan ilk dünya haritası (tablet üzerine), Akdeniz Uygarlıkları içerisinde olup Anadolu’da yaşayan Heredot, Tales, Strabon Anadolu’nun çıkardığı coğrafya değerlerinden sadece birkaçıdır. Bunun yanı sıra Türk İslam tarihinde coğrafya ilmine büyük katılar sunan birçok bilim insanı ve düşünür de tarih sayfalarında yerini almıştır. Mesudi, Biruni, İdrisi, İbni Batuta, İbni Haldun, Kâtip Çelebi, Evliya Çelebi de coğrafya ilmine altın harflerle ismini yazdıran düşünürlerden sadece birkaçıdır. Bahsi geçen hem yabancı hem de Müslüman Türk düşünürlerin ortak paydası coğrafyadır.
Bu düşünürlerin kaleme aldığı eserler ve ortaya koydukları ilmi kanunlar, yüzyıllar boyunca okullarda ders olarak okutulmuş, sadece siyasetçilerin ve devlet adamlarının değil her alandaki insanların hareket noktası ve ilham kaynağı olmuştur. Zira coğrafya sadece kendi başına bir ilim değil, birçok ilimle bağlantısı olan ve onların dayanak noktasını oluşturan kompleks bir bilim dalıdır.
Taşküre, Havaküre ve Suküreden oluşan sistem içerisinde insan ve mekân arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalının önemi, azımsanmayacak kadar fazladır. Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı ile Jeomorfoloji, Klimatoloji, Hidrografya, Vejetasyon Coğrafyası, Hayvanlar Coğrafyası, Kartografya ve Toprak Coğrafyası gibi bilim dallarına; Beşeri Coğrafya Ana Bilim Dalı ile Nüfus, Yerleşme, Siyasi, Tarihi ve Tıbbi Coğrafya gibi bilim dallarına ve Ekonomik Coğrafya ile de Ziraat, Sanayi, Ulaşım, Doğal Kaynaklar, Enerji Kaynakları ve Turizm Coğrafyası gibi bilim dallarına ayrılmaktadır. Bu kadar fazla bilim dalı ile bağlantılı olan bir bilimin ülkelerin eğitim sisteminde olması gereken konumu ise şüphesiz ki en yukarı basamaklardır.
Günümüzde hem eğitimcilerin hem de velilerin Matematik dersine verilen önem ortadadır. Hâlbuki Matematik ile uzay, dünya, dünyanın konumu gibi konuları içeren Matematik Coğrafya iç içedir. Fen Bilimlerinde ise Botanik ile Vejetasyon Coğrafyası, Zooloji ile Zoocoğrafya, Jeoloji ile Jeomorfoloji, Ziraat ile Bitki Coğrafyası ve Klimatoloji iç içe girmiştir. Yine İktisat ile Ekonomik Coğrafya, Devletlerarası Hukuk ile Siyasi Coğrafya iç içedir. Sanat ve Edebiyatın konu alanları ve kaynakları Coğrafi elemanlardır. Özellikle günümüzde devletlerin, özelde ise Türkiye’nin dünya hâkimiyeti ve mazlum milletlerin hamisi olma yolunda göstermiş oldukları gelişim ve çaba dikkate alındığında sahip olunan tüm zenginliklerin, jeopolitik, jeostratejik konumlarının ortaya konulmasında coğrafyanın rolü asla göz ardı edilmemelidir. Bunun yanı sıra ülkemizin mevcut konumu dikkate alındığında Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslar, Akdeniz ve Karadeniz’deki yer altı zenginliklerinin ortaya çıkarmış olduğu durum da coğrafya ve coğrafya eğitiminin önemini bizlere yinelemektedir.
Ayrıca vatan sevgisi ve savunmasının son yıllardaki önemi tüm vatansever insanların ön planda tuttuğu bir olgudur. Coğrafya ilmi, gençlere ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını ve bunların önemini, doğal ve kültürel zenginliklerini, fiziki, beşeri ve ekonomik özelliklerini tanıtarak topraklarının kutsallığının farkına varılmasında ve onlara vatan sevgisinin aşılanmasında büyük bir misyona sahiptir. Coğrafi bir çevrede yaşayan, giyeceğinden yiyeceğine, barınacağı yerlerden davranış biçimlerine ve ulaşım araçlarına kadar çevrenin fenomeni haline gelen insan, belli bir düzeyde coğrafya eğitimi ve kültürü almamışsa, her yanının coğrafi fenomenlerle çevrili olduğunun asla farkına varamaz. Coğrafya eğitimi alıp bunun farkına varan toplumlar ise doğaya karşı büyük bir sevgi besler. Artan bu sevgisi bir tutkuya dönüşür ve nihayetinde bu VATAN SEVGİSİ halini alır.
İşte coğrafya ilminin diğer ilimler arasındaki bu denli önem arz eden konumu, ülkelerin gelişimlerinde ve hâkimiyet tasavvurlarında yüzyıllar öncesinde neyse bugün de hala aynı şekildedir. Bundan dolayıdır ki, eğitim sistemlerinde ders dağılımlarında öncelikle yerleştirilmesi gereken dersler arasında ön sıralarda gelmektedir/gelmelidir.
Bugün Temel Eğitim okullarında Sosyal Bilgiler dersi adı altında verilen coğrafya konularının muhteviyatı ve ders saati bakımından yeterli olup olmadığı başka bir araştırma konusudur. Ancak sadece ders saatleri ve zorunluluk dikkate alındığında yetersiz ders saatinin olduğu görülebilmektedir. Özellikle Ortaöğretimde ise coğrafya dersinin durumu önemi ile ters orantılı bir hal almaktadır. Mevcut haftalık ders çizelgesine göre coğrafya dersi sadece 9. ve 10. Sınıflarda ortak ders olarak zorunlu verilmektedir. Bunun haricinde ise 11. ve 12. sınıflarda ise seçmeli ders olarak 2 veya 4 saatlik olarak öğrencilere sunulmaktadır. Bu ders saatlerinin coğrafyanın öğrenilmesinde yetersiz olduğu aşikârdır. Sadece Sosyal Bilimler Liseleri’nde 9.10,11 ve 12. sınıflarda 2*2*4*4 şeklinde zorunlu olarak coğrafya dersi verilmektedir. Fakat Sosyal Bilimler Liseleri’nin ülkedeki toplam sayıları dikkate alındığında coğrafya dersinin bu şekilde ulaştığı öğrenci sayısının da ne kadar az olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 Eğitim Vizyonunda görüldüğü üzere liselerde ders çeşitliliğinin azaltılması ve alan derslerine ağırlık verileceği bilgisi, coğrafya dersinin de gelecekte bu durumdan olumsuz etkileneceğini ortaya koymaktadır. Bu durum, coğrafya ilminin öğrenilmesi açısından büyük bir eksiklik olarak ortaya çıkmaktadır.
Genç dimağları ülkelerinden, ülkelerinin kaynaklarından, potansiyellerinden ve sahip oldukları güçten bihaber yetiştirmek, gelecek adına büyük bir kayıptır. Coğrafya dersine sadece bir ders olarak bakılmayıp, her yurttaşın alması gereken bir ilim ve sosyo-kültürel gücü tetikleyen araç gözüyle bakılmalı, vizyon revize edilmeli ve gençlerin yetişmesinde büyük önem arz eden konu içeriğine sahip olan başta coğrafya dersi olmak üzere diğer dersler eksik bırakılmamalıdır.
Aksi takdirde muhtaç olunan gücün ülkesinin damarlarındaki kanda dolaştığından habersiz bir gençliğe merhaba demeye hazır olalım…