Son aylarda yapılan elektrik ve doğalgaz zamları yoğun bir şekilde eleştiriliyor. Dolar artışı ve bu artış bahane edilerek yapılan zamlar toplumun sinir uçlarını öyle zedeledi ki aynı dönemde yapılan elektrik ve doğalgaz zamanlarına tepki, en çok da kendi cenahımızdan yükseldi.
Biz hatayı, yanlışı ortaya koyan olmalıyız elbet ama muhalif zihniyetin yaptığı gibi, bir vakayı; sebeplerini ve konjnktürel mecburiyetlerini gözardı ederek eleştiremeyiz.
Akpartinin enerji karnesine bir bakalım:
1- Ak parti hükümetlerinin tam 5 sene elektriğe zam yapmadığını dönemler oldu. Yani çok daha az tepki alacağı zamanlarda dahi, elindeki fiyat tekelini keyfi olarak ya da gelir arttırmak adına kullanmadı.
Şimdi yapılan zamların keyfiyetten değil mecburiyetten olduğunun göstergesidir bu.
Elektrik, 2002 yılından önce aynı ay içinde 2 defa %10, toplamda %20 zam gördü, üstelik bu zamlar, bu derece ekonomik ve dolar saldırısı yokken oldu, bunları da unutmayalım.
2- Elektrik üretimimizin 2002 yılından önce %75 i doğalgaz ve petrol türevi hammaddeyle üretiliyordu.
Cari açığımızın en büyük kalemi ENERJİ idi. Hala öyle ama şu an % 45 lere düşmüş durumda. Nasıl oldu peki bu? Yenilenebilir enerji kaynaklarımız Akparti döneminde (petrol ve doğalgaz lobisine rağmen) kullanılmaya başlandı. "Su akar Türk bakar" diyip gülüyorlardı yabancılar. Şimdi HES-hidroelektrik santraller yapıldı bir çok. Güneş santralleri, rüzgar çiftlikleri, jeotermal santraller, hatta biogaz santralleri kuruldu ülkemizde YERLİ MİLLİ KAYNAK olarak.
3- Enerjide dışa bağımlılığı en aza indirecek bir çok büyük hamle yapıldı. Tonunu 6 dolardan sattığımız BOR'un tonunu 6000 dolardan BOR KARBÜR olarak alıyorduk. Berat Albayrak bakanlığında Çinlilerle bor karbür anlaşması yapıldı. Çalışmalar devam ediyor.
4- Yine aynı dönemde YEKA-yenilenebilir enerji kaynak alanı ihalesi yapıldı. Dünyada sadece 10 ülke Güneş santralleriyle ilgili kendi panelini üretebiliyor. Ankara başkent organize sanayi bölgesi içinde bu fabrikanın temeli atıldı.
5- Rüzgar enerjisi üzerine aramızın en kötü olduğu dönemde Alman Siemens ile 1000 MW'lık bir santral anlaşması yapıldı. İhale bedeli o kadar lehimizeydi ki ihale, Siemens'in o bedelle bu işi yapamayacağı üzerinden eleştirildi. Siemens yeni bir teknoloji kuracağı, daha az maliyetle daha fazla enerji üreteceği açıklamasını yaptı.
Ak parti özellikle son 5 yıllık dönemde, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, dolayısıyla enerji fiyatlarını düşürmek, aynı zamanda geleceğe ışık tutacak bir enerji altyapısını kurmak adına bir yönetimin yapması gereken ne varsa yaptı.
Bu yapılan icraatların elbette dönüşü olacak. Ancak enerji ve maliye bakanlıklarımız uzun yıllar sadece batı lehine politikalarla yönetildiği için hala zemin kaygan. Savunma sistemimiz hala kırılgan ve hala dışarıdan gelen büyük saldırılara karşı yeterince güçlü değil.
Velhasıl elektrik zammı zorunluluktan yapıldı KEYFİYETTEN DEĞİL beceriksizlikten değil.
Nasıl ki doların yükselişinin siyasi ekonomik olduğunu yorumluyorsak elektrik fiyat artışı da bundan farklı değildir.
Evet, maalesef bu kış zor geçecek. Ancak şunu unutmayalım; Eğer bunlar olmasaydı çok daha zor geçerdi.
(Not: Yazıda kullandığım bilgiler için sevgili Said Çokal'a teşekkürler)