Rahmetli Erdem Abi, Ali Arınci Hazretlerini ziyaretini anlatmış....
ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA...
Şair Erdem Bayazıt'la vefatından kısa bir süre önce kanal-7 televizyonun yaptığı röportajı izlemiştim.
Sormuşlardı ona bunca deneyim biriktirdiğiniz hayatınızda
hiç unutamadığınız ne var.? diye
Şöyle demişti:"Akif İnanla bir köye gittik Allah Resulunun güzel ahlakını babadan oğula devrederek gelen güzel insanların yaşadığı bir köy.
Orda geçirdiğim üç günü hiç unutamadım,unutmayacağım" .
İşte o köyden bahsediyorum..
Siirtle Bitlis arasında dağların kucağında,ufkunda sıra sıra dağların heybetli,ihtişamlı görüntüsü olan bir köy.
Yaradılanın yaradandan ötürü sevilmesinin
nasıl birşey olduğunu orda anlıyor insan.
O hırçın tabiatın ortasında,munis,şefkatli,cömert insanların,
zorlamasız yapmacıksız herkesi hayran bırakan bir nezaketi var.
Şaşırıyorsunuz...burda dağın başında,ömrünü burda geçirmiş bu insanları böylesine güzelleştiren şey ne...
"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyen bir Peygamberin,
adım adım izinden yürüyebilmek olduğunu anlıyorsunuz,
o cezbedici güzelliğin.
Zayıf,kavruk,uzunca ,seyrek sakallı bir genç,bir molla...
Omuzlarında sanki dünyanın yükünü taşıyormuş hissi veriyor
ilk bakışta insana.
Konuşmaya başladığınızda toprak oluyor sanki ayaklarınızın altında
Muhatabına "bende insanmıyım.?" sualini sorduran tabî bir tevazu.
Bakışlarında ta ötelerden gelen bir derinlik,ve yaşından umulmayan
bir ağır başlılık var...
Hep düşünceli,ama hep mütebessim..
Sohbeti vaaz eder gibi değil, birşey öğretir gibi değil, ama birşeyler öğreniyorsunuz...
Evlatları gibi üzerine titrediği talebeleri
Ve büyük büyük dedesi Hz.Abbas (r.a)dan beri kol kol taşıyıp getirdikleri
ilmi aktarıyor onlara.
Sahih islamı,Peygamberî anlayışı,selefi salihinin yolunu,sadat-ı kiramın izini yaşayarak öğretiyor,ders vererek değil.
Dilleri Kürtçe ve kırık bir Türkçe ama yüreklerinde hep sevgililer sevgilisinin lisanı var.
O zaman anlıyorsunuz,bunca gulguleye rağmen bu yöre halkının
bu topraklardan kopmak istemeyişini nasıl başardıklarını.
Molla Recepler var orda..kimseden hiçbir karşılık beklemeden,imkansızlıkları bahane etmeden,zorluklardan şikayet etmeden,
Arı duru pınarlar gibi çağıl çağıl Peygamber aşkını ve ilmini
nesilden nesile aktaran.
İşte o er oğlu erler sayesinde olduğunu farkediyorsunuz.
Rabbim sayılarını artırsın,ilimlerine ilim katsın,irfanlarını ziyadeleştirsin ki;
bu topraklar hep bizim olmaya,bizim kalmaya devam etsin...
Özledim işte,toprağının kokusunu,o gülen gül yüzleri..
Bir hasret çığlığı sayın bu yazıyı...
Fahri Kopar.