SIĞINILACAK LİMAN
İnsanı tanımanın en iyi ölçüsü, insana sevgiyle yönelmektir. Çünkü bu sevgi sayesinde empati kuran insan, kendini tanımaya ve diğer insanların her türlü haklarına daha çok saygılı olmaya çalışır.
İnsan ne kadar kendini iyi tanımaya çalışırsa, diğer insanların değerli olduğunun farkına varır. Ki o zaman, kendi vicdanında en yüksek ahlâki değerlerden etkilenecek, öğrendiklerini hem hayata olan bakışına hem de davranışlarına uyarlayacaktır. Böylece birey mutlu olmanın kapısını aralayacaktır.
***
İnsanları hiçbir çıkar gütmeden içtenlikle seven, sayan insan, karşıdakine her zaman canlılık, doluluk, aktivite katar. Çevresinde iletişime geçtiği bütün insanlara, yaşama sevincinden filizler aşılar. Aşılanan o filizler er ya da geç de olsa meyvesini diğer canlılara cömertçe, tükenmemecesine verir.
İnsanın hal ve hareketlerini barış, sevgi, adalet, kardeşlik gibi yüksek ahlâki değerler yönlendirirse, ortaya mutluluk çıkar. Aksine yüksek ahlâki değerlerden nasibini almayan sadece çıkara bağlı, vasıta değerler bizi yönlendirirse ortaya mutsuzluk çıkar. Hayattaki yaşantımızdan dolayı elimize verilecek olan karnemizin içeriğini sürprizlerin değil, süreç içerisinde önemsediğimiz değerlerin etkisiyle çıktılar alınacağından dolayı, ‘Ne ekersen onu biçersin.’ sözünün karşılığını göreceğimiz muhakkaktır.
***
Yaşadığımız sürece ahlâki davranışımızın en üstünü korkuya dayalı olanı değil, özgür iradeye dayalı olanıdır.
Hayatında yüksek ahlâki değerleri uygulayan, özgür irade sahibi dostlarla iletişime geçip onlarla konuşmayı istemek/sevmek, her konuda dostları bıkmadan usanmadan akıcı bir üslupla dinlemek, hem insanı rahatlatır hem de bir anlamda çoğu zaman içini dökemediği ortamlarda yapamadığını yaparak sohbet/muhabbet ikliminde ferahlayıp, sonuna kadar mutluluk musluğunu dostlara açmış olmanın önemini sergiler.
***
Her konuda olduğu gibi işi ehline vermek esastır. Normal bir kumaşı kaliteli bir terzi, bedene kalıp gibi oturtur. Ama iğneyi, makası tutması zayıf olan, yeteneksiz bir terziye dünyanın en pahalı bir kumaşını da verseniz işini yapar yapmasına ama dikilen kıyafet beden üzerinde düzensiz, ahenksiz görünür. İnsanlar da böyledir. Her insan, iyi bir iletişim kuramaz. İletişim erbabı olanların ağzında dökülen nağmeler, karşıdaki insanı mest ederken, sıradan biri ise sözcükleri yerli yerinde kullansa da pozitif bir enerji veremeyeceği için iletişimi baki olamayacaktır.
İnsan, derdini içinde tutup, diğer insanlara içini dökmediği/paylaşmadığı için, bu insan için bir sıkıntı sebebidir. Bu tür insanlar iletişim kanallarını kapatarak kendini rahatlattığını zannedenler bir türlü kendilerini gerçeklerden uzaklaştırdıklarının farkında değillerdir. Hâlbuki çeşitli ruh halini yaşayan insanoğlu, kimi zaman ağlayarak, kimi zaman gülerek, kimi zaman coşarak kendisini rahatlamaktadır. Duygularını ve düşüncelerini çeşitli şekillerde -imgelerle- ifade edebilirse sıkıntısı çözülecektir.
***
Derdimizi paylaştığımız dostların kullandığı sözcüklerde duyguların derinliği ve içtenliği çok önemlidir. Eğer insanların dertlerini dökebilecekleri ya da kabaran duyguların normalleşmesi için sığınacakları bir liman olmayı arzuluyorsak, ince, yüksek, derin ve temiz duyguları herkesten daha çok duyabilen ve öteki insanlara bunu duyurabilen bir kişi olmak zorundayız. Çıkar sağlamayacak hazlar uyandırdıkça hem güçleniriz hem de başarabiliriz. Bu yolla mutluluğun anahtarına sahip olabiliriz.
Her zaman bize/yüreğimize, dertlerini döken insanların bizi dinlerken kafalarında bir takım derin anlamları düşündürtmeli ya da o insanlara tattırmalıyız. Böylece karşıdakinin duygu, düşünce ve özlemlerine seslenebilirsek başarıya ulaşmamız daha kolay olacaktır. Duygularımızı yapmacıksız ifade ederek, insanı duygu denizine daldırarak, ona her türlü duyguyu yakalamayı ve tattırmayı gösterebiliriz.
Ne mutlu, insanların sığınılacak limanları bulabilenlere/olabilenlere….
***
‘Kırılmasından korktuğun için asla kullanmadığın pahalı bir Çin vazosu gibi değil; gerçek dostluk sağlam bir eşya gibidir. Kaç kere kullanırsan kullan onu kıramazsın.’ (Neale Donald Walsch)
‘Bir düşmandan kurtulmanın en iyi yolu onu kendine dost edinmektir.’ (Abraham Lıncoln)