Evet, bir “beka” sorunumuz var. Hem de sandığımızdan daha tehlikeli!
Üzerinde yaşadığımız toprakların kodlarını iyi okursak, birçok gelişmeyi de daha doğru değerlendirebiliriz. Nice yıkımlar, felaketler, dağılmalar görmüş buralar. Bir o kadar da zaferler, başarılar ve kuruluşlar…
Belki bugünlerde seçim havasında olduğumuz için, yine dillerde dolaşıyor, diyebilirsiniz ama aslında her zaman bir “beka” sorunumuz var maalesef. Eskiden de vardı, şimdi de var.
Sonuçta, bu satırları okuyan bizler, 15 Temmuz gibi büyük bir olaya tanıklık etmiş insanlarız. Başka örneğe gerek var mı? Hem ihanet olarak büyük hem de o ihaneti yerle bir eden milletin destansı mücadelesi olarak büyük.
Binlerce yıllık tarihimizde o kadar saldırı ve ihanetlere rağmen yok edilemeyen Müslüman Türk, şu anda gerçekten de tam bir “beka” sorunu ile karşı karşıya.
Toprak bütünlüğümüz ve milli güvenliğimiz ile ilgili şüphesiz devletimiz, bütün birimleri ile teyakkuz halindedir. Benim asıl dile getirmek istediğim görünmeyen tehlike, farkında olmadığımız “beka” sorunu:
Dil ve kültür meselesi.
Söyler misiniz, bir milleti var eden temel değerler nelerdir?
Şunlar değil mi: Vatan, tarih şuuru, dil, din, kültür, örf-adet, ahlak…
Bunların içinde en önemlisi hangisidir peki? Şüphesiz hiçbiri önemsiz değil ama hepsinin birlikte var olmasını sağlayan unsur hangisidir?
Bana göre “dil”…
İnsanı insan eden ve diğer insanlarla dost da düşman da eden asıl unsur “dil”dir.
Ne demiş koca Yunus:
“Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı/Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz”
Dilimiz, kimliğimizin taşıyıcı kolonudur. Eğer o giderse kültür, örf, adet ne varsa gider. Örfü olmayanın ne tarih şuuru kalır ne de ahlakı. Bütün bunları kaybettikten sonra “vatan” sadece bir toprak parçası olmanın ötesine gider mi?
Çarşıyı, pazarı, sokağı geçtim. Eğitim yuvalarımızda, ilim merkezlerimizde, kültür kuruluşlarımızda bile birkaç yüz kelimeyi geçmeyen bir dil kullanıyoruz. Eskiden de batı özentimiz vardı; araya İngilizce, Fransızca kelimeler serpiştirerek hava atıyorduk ama şimdi durum daha da vahim.
Daha önce de bu konuda yazılar yazıp dilin yanlış kullanılmasından yakınmıştım:
(http://izzetirmak.com/elestiri/naaaber-kuzen.html http://izzetirmak.com/elestiri/fotograflar-8.html )
Ancak;
Dil tamamen elden gidiyor. Buraya yazmaktan imtina edeceğim gayrı ahlaki küfürler artık gençler arasında sıradan konuşma tarzı olmuş durumda. Özellikle liselerde vaziyet budur.
Teknoloji çağını maalesef çok yanlış yaşıyoruz. Zaten bir üretim yaptığımız yok, tüketimi de son derece vahşice yapıyoruz.
Bunu hem sosyal medya hem de televizyonlarımız bilinçsizce (acaba?) körüklüyor. Dizilerde ahlaksızlığın bini bir para. Kim kimin eşi belli değil. Hatta evlilik diye bir kavram da kalmadı. Kim kiminle beraber, çözebilene aşk olsun.
TRT dizilerini saymazsak başka konu işleyen de yok. Ya şiddet ya da cinsellik diz boyu akşamları. Gündüz ise görgüsüzlük ve ahlaksızlığın kol gezdiği yemek ve evlendirme programları…
Haber bültenleri bile acınacak bir üslupla sunuluyor.
Haliyle, gençler sabah kalkıp okula geldiklerinde, kendilerine sunulan bu ahlaksızlık ve dilde yozlaşmayı uyguluyorlar:
“Ne yapıyon lan?
Sana ne len şerrrefsiz.” girişi ile başlayan muhabbetler, nereye varıyor tahmin edin.
“Selam” yerine “slm”, “merhaba” yerine “mrb” gibi kısa yazan; amca kızı-amca oğlu, hala kızı-hala oğlu, dayı kızı-dayı oğlu teyze kızı-teyze oğlu gibi sekiz adet birleşik kelimemizi yok edip yerine ağzını büze büze “kuziiişş” diyen gençleri dikkatlere bile sunmuyorum.
Güzel, çok güzel, harika, hârikulade, muhteşem, mükemmel, âlâ, aliyyül âla, rânâ revnak, latif gibi beğenme duygularımızı ifade eden on iki adet kelime yerine “süpeer” diyen yediden yetmişe cümle ahalimize toz bile kondurmuyorum.
Bir de plaza dili var ki başlı başına sosyal bir vaka. Tamamen yabancı bir dil.
Cumhurbaşkanımız bu konu üzerinde hassasiyetle duruyor aslında. Yanlış hatırlamıyorsam 2017 yılında bir konuşmasında "İnternet ortamında dil suikastına maruz kalıyoruz. Ne yazık ki bunu da kendi insanımız yapıyor." demişti.
Yine dönemin başbakanı Sayın Binali Yıldırım, "Dilimiz değerlerimizin taşıyıcısı, milli kimliğin sembolü. Bu nedenle Türkçemizin değerini daha iyi bilmemiz gerekiyor." diyerek konuya dikkat çekmişti.
Hatta Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk da bu değerler konusunda son derece hassas.
Bilgi Teknolojileri Kurumumuz (BTK) öncülüğünde bu yönde çalışmalar olduğunu da biliyoruz. Ancak sadece bu girişimlerle sonuç elde edemeyiz.
Bu tehlikeli gidişi durdurmanın tek yolu, toplumsal bir mutabakat sağlamaktır. Başta yazılı ve görsel medya ile internet medyası sorumlu davranmalı; akabinde vatandaş olarak hepimiz bu konuda üzerimize düşeni yapmalıyız. Aksi takdirde silah zoruyla alamadıkları vatanımızı, kültürel yozlaşma ile elimizden alacaklar. Böyle devam ederse bir iki nesil sonra hiç bilmediğimiz dilleri konuşan bir toplum olabiliriz.
Lafı fazla uzattım. Bu konudan epey mustaribim ve aslında söylenecek o kadar çok şey var ki…
Bu yazıya katılıyorsanız şu kelimeler ödevimiz olsun. Lütfen günlük hayatta Türkçelerini kullanmaya özen gösterelim ve özen göstermeyenleri uyaralım. Böylece en azından hiçbir şey yapmamaktan daha iyi bir şey yapmış oluruz:
YABANCI SÖZCÜK -------- TÜRKÇESİ
detone olmak-----------ses kayması, tonu bulamama
fenomen--------------görüngü ve olay, olağanüstü şey, harika, olgu
marjınal--------------sıra dışı, uç, uçta
free-----------------serbest, bedava
dökümentıri------------belgesel
start almak ------------başlamak
center ---------------merkez
relax olmak------------rahatlamak
e-maıl ---------------e-posta
komünikasyon ----------iletişim
cv----------------- özgeçmiş
okey ---------------tamam
trend--------------- eğilim
spontane------------- kendiliğinden
link ---------------- bağlantı
exıt----------------- çıkış
check etmek------------ kontrol etmek
feedback-------------- geribildirim
full-tıme -------------- tam gün
koordinasyon----------- eşgüdüm
absürt--------------- saçma
adapte olmak----------- uyum sağlamak
laptop---------------dizüstü bilgisayar
provoke etmek----------kışkırtmak
jenerasyon------------nesil, kuşak
objektif--------------nesnel, tarafsız
deklare etmek---------- bildirmek
star----------------yıldız
perspektif------------- bakış açısı
entegre olmak---------- bütünleşmek
nıck name-------------takma ad
partner-------------- eş
okeylemek------------ onaylamak
antipatik ------------- sevimsiz, itici
mantalite ------------- anlayış, zihniyet
illegal---------------- yasadışı
tımıng (tayming)-------------zamanlama
caterıng---------------- yemek hizmeti
departman--------------- bölüm
revize etmek-------------- yenilemek
global----------------- küresel
sempatik---------------- sevimli, cana yakın
securıty----------------güvenlik
prınter-----------------yazıcı
elimine etmek------------- elemek
izolasyon-------------- yalıtım
data-----------------veri
prezantasyon------------ sunum
fınısh-----------------bitiş, varış
download etmek-----------indirmek
monoton--------------- tekdüze
konsensus -------------- uzlaşma
full------------------tam, dolu
emergency -------------- acil
ambiyans--------------- hava, ortam
versiyon----------------sürüm, uyarlama
ekstra----------------- fazladan
imitasyon --------------- taklit
optimist---------------- iyimser
save etmek--------------- kaydetmek
adisyon-----------------hesap fişi
prınt out ----------------çıktı
anons etmek-------------- duyurmak
bodyguard --------------- koruma
doküman---------------- belge
dizayn----------------- tasarım
analiz-----------------çözümleme
onlıne----------------- çevrimiçi
kriter----------------- ölçüt
part-time --------------- yarı zamanlı
pesimist---------------- karamsar
slayt----------------- yansı
empoze etmek------------- dayatmak
drıver----------------- sürücü
bye bye----------------- hoşça kal