Ülkemizin yetiştirdiği en büyük mütefekkir, şair ve gönül insanlarından biridir Abdurrahim Karakoç. Bir ara siyasete girip çıkışının sebebini soran gazeteciye “Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için de çıktım.” diyecek kadar hakkın hatırını âli tutan bir dava adamı aynı zamanda. Daha çok insanı ve insana dair olan durumları konu alan şiirler yazan Karakoç, aynı zamanda bir gazetecidir. Sade ve sıcak üslubu sayesinde herkesin gönlünde taht kurmuştur.
Edebiyatımızın en donanımlı şairlerinden biri olan Abdurrahim Karakoç, şiirleri ve deneme yazılarıyla kendinden sonraki şairlere örnek olmuştur. Yazdığı pek çok şiiri hayatın içinden seçen şair, bu nedenle defalarca soruşturma geçirmiş, cesur kalemi nedeniyle tutuklanmıştır.
İlk şiirini 1955 yılında taşlama şeklinde yazan şair, eleştirileri ile devamlı gündemde kalmayı sürdürmüştür. Sonraki şiirleri daha çok halk geleneğine uygun yalın ve sade bir içeriğe sahip olmuştur. Halk şairi bölgesi olarak kabul edilen Kahramanmaraş ilinin, Elbistan ilçesinde yaşayan Abdurrahim Karakoç, pek çok halk şairiyle beraber yetişmiştir. Kaldı ki aile geleneğinde de şairlik zaten vardır. Yani o aslında tam anlamıyla temelden yetişmiştir.
Babası ve dedesi de şair olan usta kalem, bu nedenle kendini şiir dünyasında daha rahat keşfetmiştir. Şiirlerinin detaylarında daha çok vatan sevgisi ve toplumsal sorunları ele alan Abdurrahim Karakoç, mizah yüklü bir tarza sahiptir. Dile getirmek istediği her sorunu esprili bir dille ifade eden şair, arkasında pek çok başarılı taşlama şiiri bırakmıştır. Çocukluk yıllarında yaşadığı zorlukları, yoksulluğu dizelerinde dile getiren usta şair, o dönemde yaşadığı mutlulukların da unutulmaz olduğunu vurgulamıştır.
Abdurrahim Karakoç, 7 Nisan 1932 tarihinde Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü (Cela) köyünde dünyaya geldi.
İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. FEDAİ yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı. 1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi.1981 yılı Mart ayında emekli oldu.
Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey,Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı. 1985 yılından sonra gazetecilik yaptı. 30 yılı aşkın bir zaman içinde kitapları baskı üstüne baskı yenilemektedir. Bilhassa 'Vur Emri' adlı kitap günümüz şairlerinin hiç birisine nasip olmayan kabulü görmüştür. 7 Haziran 2012 tarihinde Hakk'a yürüdü.
Bu güzide insanı bir de kendi dilinden dinleyelim isterseniz:
“Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 7 Nisan 1932 tarihinde dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıştım. Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.
Bana gelince: Sağ olsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, 'bilimsel' cüppeliler, entelektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üçkâğıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum. Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular. En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim. Allah (cc) kısmet ederse...”
ESERLERİ
Hasan'a Mektuplar (1965)
El Kulakta (1969)
Vur Emri (1973)
Kan Yazısı (1978)
Suları Islatamadım (1983)
Beşinci Mevsim (1985)
Dosta Doğru(1994)
Akıl Karaya Vurdu (1994)
Yasaklı Rüyalar (2000)
Gökçekimi (2000)
Gerdanlık-I (2000)
Gerdanlık-II (2002)
Gerdanlık-III (2005)
Parmak İzi (2002)
Düşünce Yazıları, Çobandan Mektuplar(Deneme)
ŞİİRLERİNDEN BİRKAÇ ÖRNEK:
MİHRİBAN
Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban!
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban!
Yâr deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban!
Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban!
Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban!
Boşa bağlanmamış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban!
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban!
TUT ELLERİMDEN
Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden.
Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.
Birleşmek üzredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.
Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.
Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.
Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”
Zamanı zamana etme şikayet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden.
(Akıl Karaya Vurdu)
50. YIL HESABI
Bağladım nefsimi zincir yulara
Dünyayı duvara astım; gel de gör.
Rahatı huzuru attım kenara
Çileyi bağrıma bastım; gel de gör.
Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum
Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum
Zulüm sıcağında serin yel oldum
Yürekten yüreğe estim; gel de gör.
Sonu hatırladım, ilki duyunca
Kula kul olmadım ömür boyunca
Hakkın zehirini içtim doyunca
Batılın balına kustum; gel de gör.
Ülfetim olmadı iriler ile
Ağıla girmedim sürüler ile
Ölümden korkmayan diriler ile
Selâmı, sabahı kestim; gel de gör.
Aşk ceylanı emzirince sütünü
Taşa çalıp, kırdım benlik putunu
Düşmanımdır inkârcının bütünü
Allah dostlarıdır dostum; gel de gör.
Bazı kötülüğü kovdum elimle
Bazı kötülüğü yerdim dilimle
Gücüm yetmeyince kendi hâlimle
Haksıza buğzettim, küstüm; gel de gör.
Çıkar için lâf davulu çalmadım
Hiçbir yerden makam, rütbe almadım
Bildimse söyledim; korkak olmadım
Bilmediğim yerde sustum; gel de gör.
(Suları Islatamadım)