Bir vardı bir yoktu, bir zamanlar bir ülke vardı, adı Türkiye idi..!
İnsanı açlıktan kırılıyordu Türkiye'nin, susuzluktan ölüyordu, çöp kokusundan hastalanıyordu halk..!
Hastane kapılarında çile çekiyor, rehin alınıyordu..!
Başında örtü var diye okula gidemeyen, kızların ülkesiydi Türkiye..!
Ana dilini konuşamayan insanların ülkesiydi Türkiye..!
Böyle kurunca bir masal gibi geliyor cümleler, ama masal değildi GERÇEKTİ..!
Şimdi eskiye dahada eskiye gitmenin vakti 1920'li yılların başına.
Burası Türkiye fakir ama, mutlu insanların ülkesi, şavaş yeni bitmiş, Cumhuriyet yeni kurulmuştu.
Ülke fakirdi, Türkiye şavaş sonrası yıllarda hızla büyüdü.
Küllerinden doğdu, çünkü millet birdi bütündü ülkeyi el ele vererek kurdu..
AMA sonra..! Siyaset gelişti iklim değişti, çok geçmeden iktidar kavgaları başladı.
Neler yaşmadiki gencecik Cumhuriyet, daha kırklarına olgunluk çağına gelmeden mesela ezanı değişti.
Tek partili yıllardı, yüzlerce yıldır minarelerden yükselen ses bir anda anlamını yitirdi.
Sonra o ezan yeniden aslına döndü, ama ezanı aslına çeviren Başbakan asıldı..
Başörtü zulmü..
Yer Sivas yıl 1995 Cumhuriyet üniversitesi hemşirelik yüksek okulu mezuniyet töreni vardı o gün ve mezun olacakların arasında üç başörtülü kız vardı..
Kızlara hadlerini bildirmesi gerekiyordu.
Çünkü o günkü Türkiye'si ben yaptım oldu Türkiye'si idi.
O gün o üniversite de başörtülü kızlara zülm edildi.
Okul birincisi olduğu halde.
İnanca zulüm bir kara lekeydi, eski Türkiye'de.
Başörtülü anneler kınalı kuzularının askerdeki yemin törenlerine de sokulmuyorlardı o zamanlarda..
Hastanelerin durumlarıda acınacak haldeydi. Devlet hastaneleri girilecek durumda değildi, insanlar çaresiz özel hastanelere gidiyordu.
Özel hastaneler gelen hastalara çok yüksek fatura çıkarıyor ve insanlar rehin kalıyordu.
İnsanlar kendi ülkesindeki hastahanelerden kaçmak zorunda kalıyordu, rehin alınıp esir hayatı yaşıyordu insanlar..
İşte böyle bir ülkeydi eski Türkiye..!
Birde kriz dönemi vardı o günlerde..
Bir kitapçık yüzünden Türkiye tarihinin en derin krizine sürüklendi..
Yeni bir darbeydi bu ekonomik darbe..!
Faiz bir gecede %7500'e çıktı, ve akabinde 13 banka battı ve kazananlar kaybetmedi.
Döviz bir gecede %30 değer kazandı.
Merkez bankasının döviz rezervi bir gecede 5 milyar dolar kaybetti, ve o 5 milyar doların sahipleri ertesi güne 1.5 milyar dolar kârla uyandı.
Yapacak birşey kalmamıştı esnaf kan ağlıyor millet açlıktan kıvranıyordu.
Maaş kuyruklarında bayılıp hastanelik olanları unutmamak lazım bide çöplerden oluşan dağları..
Çöp toplamakla görevli işçiler isyandaydı çünkü batmıştı çalıştıkları Belediye..
İstanbul orta çağ karanlığına gömülmüştü artık..!
Su akmıyordu zaten ama artık elektirik te yoktu. Kalorifer yakacak yakıt bulmak büyük dertti.
Okula gitmekte okumakta okul masraflarını karşılamakta büyük dertti eski Türkiye'de..
Çocuk demek masraf demekti anne baba için, çünkü okula gitmek için önlük lazımdı kitap lazımdı kalem defter lazımdı..!
Okul başlamadan önce ikinci el önlük ve kitap satanlar vardı..
Kim derdiki okullarda bedava kitap dağıtalacaktı süt dağıtalacaktı kim derse millet gülüp geçerdi ..
Ama neler değişmediki Türkiye'de eğitimde sağlıkta teknolojide..!
İnsan oğlu nankör derler ya gerçekten doğru..