اللَّهُمَّ أسْأَلُكَ أنْ تَجْعَلَ القُرْآنَ رَبِيْعَ قَلبِي وَنُورَ صَدْرِي وجَلاءَ حُزْنِي وَذَهَابَ هَمِّي
Allah'ım! Kur’ân’ı göğsümün nuru,
gönlümün baharı, hüzün ve kederimin kalkmasının vesilesi kıl!” (Müsned)
Ülkemizin önde gelen hadis, tefsir ve fıkıh alimlerinden Muhammed Emin Saraç rahmeti ilahiyeye kavuştu.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Pazar günü öğle vakti Fatih Camiinde kılınacak namazın ardından Fatih camii haziresinde Ali Haydar Ehishavi için hazırlanıp zamanın ihtilalcileri tarafından izin verilmeyip defnedilemediği o günden bugüne boş kalan makberesine talebesi ve dahi Fatih dersiamı Osmanlı bakıyyesi bir âllame olarak defnedilecek.
Mahmud Efendi Hazretlerinin şeyhi Fatih dersiamı Ali Haydar Efendi Hazretleri’nin önde gelen talebelerinden biri olup yıllarca kendisinden şerî‘at ilimleri tahsîl etti ve onun sevkiyle Mısır’a gittiğinde de Osmanlı’nın son dönem en büyük âlimlerinden olan
Ehli Sünnet’in sancaktarı Muhammed Zâhid el-Kevserî (Rahimehullâh) Hazretleri ve diğer birçok ulemâdan icazet aldı.
Fatih Camiinin son dersiâmı idi evet o Fatih Câmii Şerîfi içerisinde Osmanlı’dan kalan Ehli Sünnet itikādına ve özelde de Şifa-i Şerîf kitâbı ders halkalarını vefat ettiği bu günlere kadar yakın zamana kadar sürdürebilmiş müstesnâ bir şahsiyetti. Ömrünü şerî‘at ilimlerinin tedrîsine vakfetti ve o hal üzere de vefat etti. Hem de Receb-i Şerîf ayında ve Reğâib Günü olan Cumâ gününde.
وَلَئِنْ قُتِلْتُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَوْ مُتُّمْ لَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَحْمَةٌ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ
“Yemin olsun ki (haklı hizmet ve hareket içindeyken) eğer Allah yolunda öldürülür, ya da ölürseniz; Allah'tan (size ulaşacak) olan bir rahmet ve mağfiret, onların (sizden ayrılanların ve sizi alaya alanların) bütün topladıkları (dünyalıklar) dan çok daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân Suresi 157)
Muhammed Saraç Hoca efendi bu ayetin muhatabı oldu. Zira Ayeti celilede Allah yolunda ölen de Allah yolunda öldürülen şehid de Allah’ın büyük rahmetine kavuşacakları ile müjdeleniyor. Mübarek olsun nimeti bizede nasip olsun aynısı.
Kendisi Muhterem Üstazım Mahmud Efendi Hazretleri’ne çok değer verir, hizmetlerini takdîr eder ve ziyâretine gelir,
“Ali Haydar Efendi Hazretleri’nin istediği bütün hizmetleri Mahmud Efendi yürüttü ve ihyâ etti” diye kendisini takdir ederdi.
Tarihçe Hayatı
Babası Hafız Mustafa Efendi'dir. Dedesi Nakşibendiye´den Müderris Üzeyir Efendi Niksar´ın Keşfi Camii Medresesi´nde müderrisdi. Müderris Üzeyir Efendi, dönemin sayılı uleması arasında gösteriliyordu. Dedesinin yanında 6 yaşında Kur'ân-ı Kerîm'i hatmederek hafızlığa başladı. M. Emin Saraç´ın abisi Bahaddin Saraç, kardeşleri Osman ve Yusuf ile kız kardeşleri, anne ve babaları tarafından Kur´ân okumanın suç sayılabildiği dönemlerde Kur´ân hafızı olarak yetiştirildiler. Babası Hafız Mustafa Efendi o dönemde çocuklarına Kur'ân-ı Kerîm okuttuğu için mahkemeye çıkarıldı. Hâkim, "Sen çocuklara Arapça okutuyormuşsun. Bu, doğru mu?" diye sorduğunda "Ben çocuklara kimsenin canına, malına ve ırzına tasallut etmeleri için bir şeyler öğretmiyorum; ben Kur'ân-ı Azîmüşşan'ı okutuyorum" dedi. Ancak mahkeme neticesinde 6 ay hapis cezası aldı.
İlk İcazetnamesi
M. Emin Saraç, 1940–43 yıllarında Niksar-Merzifon'da mukabeleler okudu. 1943'te ailesi tarafından tahsil için İstanbul'a Ali Haydar Efendi'nin tekkesine gönderildi. Ali Haydar Efendi, tekkesi sürekli gözlem altında tutulduğu için M. Emin Saraç'ı Fatih Camii Baş İmamı Ömer Efendi'ye emanet etti. Ömer Efendi'nin yanında Kur'ân talimi yapmaya ve Telhîs okumaya başladı. M. Emin Saraç Fatih Camii'nde üç ay misafir kaldıktan sonra Kargümrük'teki Üçbaş Medresesi'ne gitti. Burada ikamet eden ve 65 sene başkayyımlık yapan Süleyman Efendi'den Buhâri-i Şerif'in birinci ve ikinci ciltlerini okudu. M. Emin Saraç, ilk hadis icazetini muhaddis Hacı Ferhad-ı Rizevî silsilesinden gelen icazetname ile Süleyman Efendi'den aldı.
M. Emin Saraç, Üçbaş Medresesi'nde 1950'ye kadar kaldı. Bu süreçte Ali Haydar Efendi ile Fatih Camii baş imamı Ömer Efendi'den başka Gümülcineli Mustafa Efendi, Muhaddis İbrahim Efendi, Arnavut Hüsrev Efendi, Ali Haydar Efendi, Silistreli Süleyman Hilmi (Tunahan) Efendi gibi zatlardan da tefsir, hadis, fıkıh, usul dersleri okumaya devam etti. İstanbul'da kaldığı yıllarda M. Emin Saraç; Tirmizî, Buhârî-i Şerif, Merâkı'l-Felâh, Kudûrî-i Şerîf, Şerhu'l-Akâid, Şifâ-i Şerif, Mir'ât, Müslim-i Şerîf, Mişkâtü'l-Mesâbih, Tefsir-i Kâdı Beyzavî gibi kitapları okudu.
Mısır'a İlim Hicreti
1950'den sonra Ali Haydar Efendi'nin teşvikiyle Mısır'a, kendi deyimiyle "İlim hicreti" için gitti.
Onun için Ezher Diplomasından Daha Kıymetli idi İcazet ya bizim için?
Mısır'da ilk olarak Muhammed Zahidü'l Kevserî'nin yanına giden M. Emin Saraç, Ezher Üniversitesi'ne kaydolmak için sınavlara girdi.
M. Emin Saraç, Ezher diplomasının Türkiye'de geçersiz kılınmasına rağmen Mısır'da 9 yıl kalarak eğitimine devam etti. Bu dönemde Muhammed Zahidü'l Kevserî, Osmanlı'nın son şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi, Yozgatlı İhsan Efendi, Muhammed Abdulvehhab Buhayri, Ahmed Fehmi Ebu Sünne, Ali Yakup Efendi, Abdulfettah eş-Şa'şa'dan istifade etti. Türkiye'den eğitim amacıyla geldikleri için oradaki hocalar kendilerini "Osmanlı devletinin çocukları" olarak görüyordu. M. Emin Saraç'a göre bu çok önemli bir iltifattı.
Saraç, Mısır'da kaldığı yıllarda kendisi üzerinde derin tesirler bırakan Muhammed Zahidü'l-Kevserî'nin talebesi oldu. Muhammed Zahidü'l-Kevserî'nin izniyle Cuma günleri gider kendisinden ders okurdu. Bu eğitim 3 yıl devam etti. Kevserî, M. Emin Saraç Hoca'nın Ezher'in eş-Şeriâ fakültesini tercih etmesinden dolayı büyük memnuniyet duyuyordu. Muhammed Zahidü'l Kevserî vefatından 20 gün evvel de M. Emin Saraç Hoca'ya kendi teklifiyle icazet verdi. Muhammed Zahidü'l Kevserî et-Tahrîru'l-vecîz fî mâ yebteğîhi'l-müstecîz adlı kitabı (icazet defteri) Saraç'a verdi ve "Benim elimde başka nüsha kalmadı, sen bunu elinle yaz, aslını bana geri getir" dedi. M. Emin Saraç kitabı yazdı ve geri götürdü. Sonuna da Muhammed Zahidü'l Kevserî birkaç satır yazarak icazet verdi. M. Emin Saraç'a göre bu icazet "Ezher diplomasından daha değerli" idi.
“Batan yıldıza and olsun” (en-Necm Sûresi: 1) battı bir yıldızımız geride kalanlar sağolsun.
Ruhu için el Fatiha