Gazeteci Yazar Yakup Köse’nin
“İlahiyat fakülteleri denetlenmeyi bekliyor” başlıklı makalesinden bir bölüm okumanızı tavsiye ederim:
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerini dikkatinizi vererek okuyunuz: “Müslümanlar olarak dünyada hakkettiğimiz yere gelebilmek için evvela dinimizi, onunla birlikte tarihimizi iyi öğrenmeliyiz. Osmanlı’nın son dönemlerinde ülkenin en önemli ilim ve irfan kaynakları olan medreselerin yozlaşması büyük sıkıntıya yol açmıştır. Cumhuriyetle birlikte bunların toptan kaldırılması ise daha büyük bir kayba neden olmuştur. Onca badireye rağmen bugün dahi ilim ve irfan bakımından öne çıkan kişilerin önemli bir bölümünün bu vasıflarını geleneksel medrese eğitimine borçlu olduklarını görüyoruz. İmam Hatipler, ilâhiyat fakülteleri elbette çok önemli hizmetler îfâ ediyorlar. Ama eğitim gücü ve derinliği bakımından bu kurumların medrese geleneğinin binlerce yıllık birikimine henüz yetişemediği de ortadadır.”
Başkan Erdoğan’ın da vurguladığı üzere İlahiyatlar bırakın medrese geleneğinin derinliğine ulaşmayı, Anadolu’nun köklerine dinamit koymakla iştigal ediyor!
Daha önce yazmıştım, medrese geleneğini çok güçlü bir şekilde devam ettiren müesseselerimiz var. Bu müesseselerden oluşturulacak bir heyet ilahiyat fakültelerini denetlemeli. İslâm’ın ana caddesi olan Ehl-i Sünnet dışında çıkmışlar ayıklanmalıdır. Eski Türkiye’nin yetiştirdiği sapkın ilahiyatçı tipine Yeni Türkiye’de yer olmamalıdır.”
Tekke-medrese eğitiminden geçerek onbinlere hidayet vesilesi olan kıymetini gerektiği gibi takdir edemediğimiz, istifade edip daha fazla kimseninde istifadesi için imkanlar tanıyamadan yitirdiğimiz üç nadide Hoca Efendi :
HIZIR MURADOĞLU HOCA EFENDİ
ALİ BAYRAM ÖZTÜRK HOCA EFENDİ
ABDÜLMETİN BALKANLIOĞLU HICA EFENDİ
(Rahmetullahi Aleyhim ecmein)
Faruk Köse Bey’inde ifade ettiği üzere inşaallah yeni Türkiye’de bu zatlar misali ehl-i sünnet alimlerimize hayatta iken Devletçe, Milletçe sahib çıkalım istifade edelim, ettirelim.
Hazreti Ömer Radıyallahu anh,
“Allah kime bir nimet vermişse onun mutlaka bir haset edeni de çıkar. Ok gibi dosdoğru olsanız bile sizde bir eğrilik bulan olur. Kim dilini korursa Allah da onun ayıplarını örter.” Buyurur. Heleki bu nimet ilim ise cahil cehaletinden, dinsiz düşmanlığından (bazen maelesef ilmiyle kemale eremeyen) alim hasedinden vs vs vs yani herkes bir şekilde, alimin kıymetini bilmek bir yana, vurulun abalıya, deyimince incitir, yolunu keser, taş koyar yollarına. Bu gibilerin kıymeti mealesef sonradan bilinir ama ne faide?
Onun için Muhterem Üstaz’Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretlerinin;
“Bu yolda arkadaş olun karataş olmayın!” tembihine uyalım. Yeni bir Türkiye değil, ekseni batıya kaymış Türkiyemizi aslımıza, İslami ilkelerimize dönerek, yeniden Türkiye diyelim levmedicinin kınamasına aldırış etmeden.
“Suyun üstünde bile yürüseniz, “yüzme bilmiyor” diye eleştirenler olacaktır. O yüzden siz işinize bakın!”
(Anonim)
Netice:
Kiminin yâd-ı ihtirâmı kalır,
Kendi gittikte cânişîni olur;
Kiminin bir yığın meberrâtı ,
Toplanır, heykel-i metîni olur;
(Mehmet Akif Ersoy...)
MESELE LİYAKAT
"Liyakat sorununu çözebilirsek rahmetli Özal'ın kehaneti doğrulanır. 21. yüzyıl gerçekten de Türklerin yüzyılı olur." (Alev Alatlı)
“İşi kifâyetsize tevdi etmek başarısızlığa davettir; muhterise tevdi etmek kavgaya; kifâyetsiz muhterise tevdi etmek ise fitneye...”(Siyâsetnâme)
Hele ki bu bir de din işi ise ;
“Yandı gülüm keten helva”