Tenbih!
Makaleyi dikkatle okumanızı tavsiye ederim!
İSRAİL’İN İŞGAL ETTİĞİ GOLON TEPELERİ NEYİMİZ OLUR?
İsrail'in 1967'de işgal, 1981'de de ilhak ettiği Doğu Akdeniz'in en stratejik ve en verimli su kaynaklarına sahip Suriye'ye ait Golan Tepeleri, toplamda 1800 kilometrekarelik tepelik bir alan.1200 kilometrekarelik kısmı İsrail'in fiili işgali altında.
Tepelerin hakimiyeti, İsrail'e hem jeostratejik hem de güvenlik açısından önemli avantajlar sağlıyor:
* İsrail, Suriye ile yaşanacak olası bir savaşta burayı aşılması zor (tampon) bir mevzi olarak görüyor
* Bölgenin en yüksek noktalarından biri olan ve Şam'a sadece 60 kilometre uzaklıkta yer alan Golan Tepeleri'ni kontrolü altında tutan İsrail, bu sayede komşu ülkelere karşı da büyük bir askeri üstünlük elde ediyor.
-İsrail tatlı su ihtiyacının 3'te birini buradan karşılıyor.
Ürdün nehrinin kaynağı golan tepelerinde ve bu kaynak da israil'in kontrolü altında. Bu kaynak İsrail'de bulunan Taberiye Gölü’nü besliyor. İsrail'in su ihtiyacı büyük oranda bu gölden karşılanmakta.
Bölgenin en büyük sıkıntısı olan su, israil tarafından kontrol edilmekte ve bu nehrin suyunun büyük bölümü, nehrin vadisinin israil tarafındaki büyük tarım alanlarının sulanmasında kullanılmakta.
GOLON TEPELERİ TABERİYE GÖLÜ
(Galilee) gölü-DECCAL HADİSİ
Milâttan sonra 70’te Kudüs’ün yakılmasının ardından birçok yahudi âlimi ve din adamının göç etmesi sonucu Taberiye bir ilim merkezi haline geldi. 150 yılı civarında Sanhedrin denilen yahudi dinî mahkeme meclisinin buraya taşındı. Bu sebeble yahudiler açısından şehrin önemi arttı. 400 yılı dolayında derlendiği kabul edilen Filistin Talmudu buradaki yahudi din âlimleri tarafından oluşturuldu.
TABERİYE’DE SAHABİ İCRAATLARI
Taberiye, müslümanların Filistin’e nüfuz ettikleri dönemde Şürahbîl b. Hasene tarafından kuşatıldı ve bir süre sonra anlaşma yoluyla fethedildi, halkın şehirde kalmasına izin verildi (13/634). Eş‘ar ve Lahm gibi Arap kabileleri fethin ardından şehre yerleştiler. Romalılar döneminden beri darphânesi bulunan şehirde 15 (636) yılından itibaren Hâlid b. Velîd dirhem darbettirmeye başladı. Bir ara isyan eden Taberiye halkını Amr b. Âs tekrar itaat altına aldı.
Taberiyeli âlimler Taberânî nisbesiyle anılır; bunların en meşhuru muhaddis Süleyman b. Ahmed et-Taberânî’dir.
Taberiye (Galilee) gölü GOLON tepeleri manzaralı, aslda tam bir sayfiye yeri. Kudüs-ü Şerif ziyaretlerimizin birinde burada Golon Tepeleri manzaralı bir otelde gecelemiştik güneşin batışına-doğuşuna şahid oldum, doya doya seyre dalmıştım, Rabbim bu kadar mı güzel olur!. Fakat maalesef bulunduğumuz yerin coğrafi ve dini önemini şimdiki kadar bilmiyordum o zaman. Buna rağmen gözüme uyku girmedi, çok farklı manevi anlar yaşadım. Halen hatırladıkça etkisinde kalıyorum. Rabbim tüm ümmete yaşatsın o güzel anları esaret zincirinden kurtularak İnşaallah.
İşte bu güzel, GOLON tepeleri manzaralı, dini-tarihi önemli bölgeyide İsrail ele geçirmiş, otelleri kondurmuş. Havasından, suyundan, manzarasından, tüm nimetlerinden pervasızca faideleniyor.
Denildiğine göre Golon Tepelerinde Suriye tarafına bakınca iki taraf arasindaki fark acıkça görülüyor imiş Suriye topraklari kırac ve hic bir bitki ortusu barindirmazken İsrail tarafı yemyesil.
Hristiyanların inanışına göre İsa Aleyhisselam Taberiye gölünün 40 kilometre kuzeyindeki Şeria Nehri’nde vaftiz olmuş. Bugün Yardenit ismi verilen nehirde, dünyanın dört bir yanından gelen Hıristiyanlar, beyaz elbiseler giyiyor, vaftiz oluyor. Kış ortasında bile yapılan seremonide, görevli din adamının hacı adaylarının kafasını suya sokuyor.
Taberiye gölü biz müslümanlar cihetindende önemli. Neden?Kıyamet alametlerinden olan Ye’cüc Me’cüc ile alakası var.
Hadis-i Şerif’te bildirildiğine göre Ye’cüc Me’cüc doğu nehirlerinin tümünü ve Taberiye Gölü'nü de içecekler.
Müslim’in Cessase hadisinde de Şöyle geçer:
"Bana Taberiye golunden haber verin!" dedi.
"Onun nesinden haber istiyorsun?" dedik.
"Onun suyunun cekilmesi yakindir!" dedi.
Hadis-İ Şerif tahakkuk ediyor olsa gerek zira Taberiye Gölü'nde su seviyesi her gün 1 santimetre düşüyor. İsrail panikte zira onarında kendi kitaplarında da bu gölün kuruyacağı bildiriliyor.
Bazı rivayetlerde kaybolması İsrailoğulları için bir hezimet alameti olan içinde içinde, Hz. Musa (a.s.)’ın asası ile Tevrat levhaları ve Hz. Harun (a.s.)’ın asası ile sarığı gibi kutsal emanetler bulunan Kutsal tabut Hz. Mehdi zamanında Taberiye göletinden çıkarılacak. Onun Hz. Mehdi devrinde yeniden bulunması inkarcılar karşısında hezimete uğrayan Müslümanların hâkimiyetine bir alamet olacak.
Hz. Mehdi (a.s.), Tabut-u Sekine’yi (Kutsal Sandığı) Taberiye gölünden çıkaracak”
“Ona Mehdi denilmesinin nedeni, Şam’da bulunan dağlardan birine yönelmesidir. Oradan (gerçek) Tevrat kitaplarını çıkaracak, Yahudilere karşı delil getirecektir” (Suyuti)
Taberiye Şam’a yakın bir yerdir. Şam ahir zaman hadislerindeki anlatımda, uzak bir yer, Mekke ve Medine’ye uzak anlamınıda taşır. Bu benzetme Taberiye için söz konusudur. Bu bilgilerden yola çıkarak bazı yorumcu ve araştırmacılar sandığın Kudüs’te, Mekke’de, Taberiye’de, Hatay’da olabileceğine dikkat çeker, ek olarak İstanbul’a da işaret ederler. Hepsinde doğruluk payı var zira Kudüs, Taberiye, Hatay, İstanbul hepsinde kutsal emanetler var...
TARİHİ YÖNÜYLE GOLON TEPELERİ
Donald Trump, Netanyahu ile birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında İsrail'in işgali altındaki Golan Tepeleri'ne "İsrail toprağıdır" dediği imzayı attı. İsrail’in 1967 Savaşı’nda işgal, 1981’de de ilhak ettiği Golan Tepeleri’ni “İsrail toprağı” olarak tanıması manasında olan bu karar uluslararası hem hukuka, hem barışa, hem de hak ve adalet kavramlarına tamamen ters.
Donald Trump bunu imzalanırken ABD'den güç alan İsrail de Gazze'yi bombalıyordu.
Türkiye başta olmak üzere diğer bazı İslam ülkeleri bu kararı tanınmaz bulup kınadı.
KONUNUN ODAK NOKTASI YİNE PETROL
Golan Tepeleri üzerinde ABD'nin aldığı bu kararın altından da petrol çıktı. Öyle ki ABD merkezli Yahudi şirketi Afek Oil and Gas, 2015 yılında bölgede petrol buldu. Geçtiğimiz 3 yılda 10 kuyu açan şirket, çalışmalarına ise devam ediyor.
Pekiyi Golon tepeleri bizim neyimiz olur, neden önemlidir?
Murat Bardakçı mevzu ile alakalı önemli tarihi bilgiler içeren bir makale kaleme almış bazı bölümlerini nakledeyim:
Golan Tepeleri, Ortadoğu’nun yarım asırdan buyana müzmin derdidir!
Golan Tepeleri’ne bundan seneler önce Kudüs’te bulunduğum sırada zar-zor izin alarak bir-iki defa gitmiştim. Aşağıya baktığınızda bir tarafta alabildiğine Suriye, diğer tarafta da Ürdün uzanıyordu ve en yüksek noktalardan birinde turistler için konmuş teleskopu andıran dürbünler vardı! Şam’ı mı seyretmek istediniz? Dürbünün kumbarasına biraç şekel atıyor ve bir-iki dakikalığına Emevî Camii’ni bile görebiliyordunuz! Minarelerini, geniş avlusundaki insanları herşeyini…
Maksat turistin parasını almak değil, “Suriye işte tabak gibi önümüzde duruyor! Şam’ı istediğimiz an dümdüz edebiliriz” mesajını vermekti, yani psikolojik harekâtın âlâsını yapıyorlardı…
“CEVLÂN”I İŞİTTİNİZ Mİ?
Bugün “Golan” denen bölge, Birinci Dünya Harbi’nin sonlarına kadar Şam sancağımıza bağlı olan ve o zamanki telâffuzumuzla “Cevlân” dediğimiz nahiyedir; başında uzun seneler, hattâ asırlar boyunca İstanbul’dan gönderilen Enderun’dan yahut Mekteb-i Mülkiye’den yetişmiş idareciler bulunmuştur.
Ama, Golan’ın yahut Cevlân’ın bizim için çok daha önemli bir başka özelliği vardır: Bölgede tâââ 11. asırdan, yani bin seneden buyana Türkler’in, yani Oğuzlar’ın “Bayat” aşiretine bağlı Türkmenler’in yaşamakta olması!
Golan Tepeleri’ndeki Türk varlığının geçmişini kısaca anlatayım:
11. asırda Asya’dan ve İran taraflarından aşiretler halinde batıya doğru yürüyen Türk aşiretleri önce Irak’a ve Suriye’ye gitmişler, buralardaki otlaklar hayvanlarının ihtiyacını karşılayacak genişlikte olmadığı için gelenlerin ekseriyeti Güneydoğu Anadolu üzerinden Anadolu’nun iç kısımlarına geçmişti. Daha kalabalık bir grup, Malazgirt Savaşı’nın ardından ve Alparslan’ın ardından tahta geçen Melikşah’ın iktidar senelerinde Uvakoğlu Atsız’ın liderliğinde Suriye’ye gitti. Burada yerleşen Türk boylarının en kalabalık grubunu “Halep Türkmenleri” veya “Şam Bayatları” denen Türkmen aşireti teşkil ediyordu…
Oğuzlar’ın 24 boyundan biri olan Bayatlar’a mensup olan Şam Bayatları, Halep ile çevresini yurt edindikten sonra hem Selçuklu, hem de Osmanlı devirlerinde kış aylarını Halep taraflarında geçirdiler ve her yaz yaylaya çıkmak için tâââ Sivas’a kadar uzandılar. Bu gidiş-gelişler devletin vergi tahsil edip asker sağlamak maksadıyla aşiretleri zorunlu iskâna tabi tutmasına kadar yüzyıllarca devam etti.
Bayatlar ile beraber Suriye’ye giden Salur boyu da yine asırlarca Halep ile Sivas arasında mekik dokudu. Üsküdar’daki Valide Camii için hazırlanan vakfiyenin en önemli gelir kaynağını, mecburî iskâna tâbi tutulan bu iki aşiretten alınan vergiler teşkil edecek, aşiretler vergi kayıtlarında “Yeniil” diye geçeceklerdi.
Suriye’de bugün iki milyonun üzerinde olduğu tahmin edilen ve bir kısmı savaşn ardından Türkiye’ye sığınan Türkmen nüfusun ekseriyetinin anadili zaten Türkçe’dir. Bölgenin yerle bir olmasına kadar Halep, Humus, Lâzkiye, Rakka ve Deraa’da yaşayan Türkmenler’in yanısıra 1967 Savaşı’na kadar Suriye toprağı olan ve şimdi İsrail’in işgali altında bulunan Golan’da artık az da olsa Türkmen nüfus vardır ve Golan Türkmenleri de Oğuzlar’a mensup Bayat aşiretinin mensuplarıdır.”
Rabbimiz müslüman kardeşlerimizin yaşadığı tüm beldelerimizi tabi ki özel manada da mübarek beldelerimizi hürriyetine kavuştursun ve bu hayra bizi vesile kılsın İnşaallah. Ümidimiz, duamız bu yönde, kabul olunacağı temennisiyle.
Şuda var Rabbimiz buyurur ki:
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِى عَنِّى فَإِنِّى قَرِيبٌ ۖ أُجِيبُ
دَعْوَةَ ٱلدَّاعِ إِذَا دَعَانِ ۖ فَلْيَسْتَجِيبُوا۟ لِى وَلْيُؤْمِنُوا۟ بِى لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“(Ey Rasûlüm) kullarım sana benden sordularsa, muhakkak ki ben çok yakınımdır; bana dua edince, dua edenin duasını kabul ederim. O halde onlar da benim dâvetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola ulaşmış olsunlar.”(Bakara Suresi:186)
Bunun içine demeliyiz?
سأترك يا ربي ذَنبً مَضى
وأقبل نحو الرضا والنعيم
Günahlarımı terkediyorum Ya Rabbim!
Rıza ve nimetlerinin tarafına yöneliyorum..
Zira:
أحبك ربي وهذا رجاي
بأنكَ تقبلني يا كريم
SENİ SEVİYORUM ve ümidim şu:
Ey Kerim olan Rabbim SEN beni kabul edeceksin.
Çünkü Sen:
وَإِنِّي لَغَفَّارٌ لِّمَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَى ﴿٨٢﴾
Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim.”(Taha Suresi 82) buyuruyorsun.