Gençkızlarımız anlatıyor:
"Annem beni zorla tesettüre sokmak istese tüm akrabalar eş dost arkamda durur anneme karşı çıkardı ama durum tam tersi olunca arkamda duran 1 kişi bulamadım. Aksine, en sevdiğim kuzenimle annem birlik olup vazgeçirmeye çalıştılar beni. Allah'ın farzını yerine getirmek isteyince müslümanların aksini sana dayatması hele de bunu en yakınlarının yapması çok acı bir şey. Son 1 yılda yaşadığım psikolojik çöküşü daha önce hiç yaşamamıştım. Etrafımda sevdiğim kimsem kalmadı kimseye kin tutamayan ben bu olaylardan sonra en yakınlarıma kin tutar oldum. Nasıl bu hale geldik bilmiyorum.
Kendi içimizde kendi kendimize asimile olduk ülkece. Neye niçin inandığımızı bilmiyoruz bile. Allah'ın farzları bizim için alay konusu olabilecek kadar önemsiz olmuş. Bir insan mensup olduğu dinden neden rahatsız olur veya neden bu denli hakaret eder. cidden anlaması güç çok güç. "
"Artık alıştım ama bazen hala idrak etmekte çok zorlanıyorum. Neden bu tesettürle alay? Neden zikir çekince koca karı oluyoruz? Senin inandığın Allah'ı anmak kötü bir şey mi? Ya da İNANDIĞIN Allah'ın emirlerini yapmak kötü bir şey mi?"
"Dinsiz olursun, dinsiz yetişirsin saçma bulursun inanmazsın ama insan kendi inandığı değerlere neden hakaret eder alaya alır? "
"26 senedir teettürlüyüm ve hala tüm akrabalarım aynı kafada.
Konuşmuyorlar bir çogu işin en acısı bulamadım kimseyi en dar zamanlarımda bile Annem hakkını helal etmediğini söyler hep 21 yıllık evliyim evlilik sürecinde evime iki kere geldi oda bir cenaze için."
"Allah'ı bulan neyi laybetmiş,
Allah'ı kaybeden neyi bulmuş."
Genç kardeşim müjde :
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurur:
“Allah Teâlâ, gençliğini Allâh’a itaat yolunda geçiren genci sever.” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr,I, 65/1867)
NE VARSA YİNE GENÇLERDE VAR
VAR OLSUN GENÇLER RAZI OLSUN RAB
KUR'AN İLMİ VE EHLİNİN KIYMETİNİ BİLMEYENLERE VAH!
ARİFİN KIYMETİNİ ARİF BİLİR
EHLİ İLMİN RÜTBESİNİ BİLMEZ EHLİ İNHİTAT
Ankara'da temizlik işçileri, çöpten topladıkları 5 bin civarı kitap ile kütüphane kurdu.
Şimdi buna,sevinelim mi üzülelelim mi?
Ehli ilmin rütbesini deni dünyanın adamları olan düşük kimseler bilmez bilemez. Kimi ahmaklığından kimi gafletin bilemez bildirilmez onlara hakikatin kıymeti.
Rivayete göre Sibeveyh Basra'da kendisine aşık olan bir cariyeyle evlenmiş. O zamanlar "el-kitab" isimli eserinin henüz ilk baplarını yazmıştı. Kitabı yazmakla meşgul oluyor cariyeyle ilgilenmiyordu. Sibeveyh bir gün çarşıya çıkınca cariye kitabını yaktı. Dönüp kitabın yandığını görünce üzüntüden bayıldı ve kendisine geldikten sonra o kadını boşadı. Sonra da kitabı tekrar yazdı.
Enis mansur anlatıyor:
Benim Medine'de İbrahim Ayyaşi diye bir arkadaşım vardı. "Efendimizin hanımlarıyla oturduğu odalar" diye bi kitab yazıyordu. O yerlerin tesbiti için 20 sene uğraştı. Hanımı, kendisiyle ilgilenmiyor diye bu kıymetli eseri yaktı.
Acaba bu hanım kilolu muydu? Neden mi sordum?
Amr b. Âs radıyallahu anh "Şişmanlık, zekâyı giderir." buyuruyorda ondan. Bugün Sahih Buhari'de okuduk Hazreti Aişe kendisinin çok zayıf olduğunu Medineli hanımların hemen hepsinin kendisi gibi olduğunu söylüyor. Hazreti Aişe'nin dillere destan zekasını duymayanınız yoktur herhalde.
ŞERİATIN MAKSADI CEZALANDIRMAK DEĞİL SUÇTAN MENETMELTİR
Öyle bir devir gelecek ki;
Mal cimrilerin, Kılıç korkakların,
Ve Kalem cahillerin elinde olacak... " buyurur Hz. Ali. o zaman bu zaman olsa gerek ama Elhamdülillah ki kalem hepten cahillere kalmadı sayıları az olsada hahikat erbabıda var. Rabbim kalemlerine kelamlarına muvaffakıyyet versin ehli hakkı ehli batıla gqlip getirsin.
Prof dr Ekrem Buğra Ekinci "ŞERİAT NEDİR? NE DEĞİLDİR?" başlıklı Şeriat hakkında efradını cami ağyarını mâni bir yazı kaleme almış bazı bölümlerini arzetmek isterim:
Tâliban’ın iktidarı tekrar ele alması, piyasadaki şeriat münakaşalarını tazeledi. Gerçi Afganistan’da evvelden de kısmen de olsa şer’î hukuk tatbik ediliyordu. Değişen, iktidardır. Şeriat olarak lanse edilen şey veya insanların kafasındaki şeriat tasavvuru, sakal ve peçe mecburiyeti, kesilen kafalar, kollar; baskı altına alınan kadınlara dair birkaç slogandan öteye geçmiyor. “Şeriat, kadın düşmanıdır; acımasız cezalar tatbik eder!”
Nitekim İngiliz tarihçi James L. Baldwin diyor ki: “Şeriat hakiki manada tatbik edilmiş olsa, bunların hiç birisi söylenemez. Her hukuk sisteminin âdil olma ölçüsü kendi konseptinde tayin edilir. Hâkimler, hukuk kaidelerini tatbik ediyor mu, yoksa taraf tutuyor veya rüşvetle mi karar veriyor? Buna bakılır.” Osmanlı gibi zaten şeriatın cari olduğu yerlerde, zaman zaman asilerin kullandığı “şeriat isteriz” sloganı, aslında “adalet isteriz” demektir.
Şeriat ve Örfî Hukuk
Şeriat, ibadetler, aile hukuku, muameleler ve cezalar olmak üzere dört kısımdır. Ferdî ciheti ağır basan aile, miras, haklar ve akitlerde etraflı hükümler getirmiştir. Ancak sosyal ciheti ağır basan anayasa, idare, maliye, ceza hukuku gibi sahalarda çok az hüküm getirmiştir. Bilerek bıraktığı boşlukları, zamana ve zemine göre beşeri iradenin doldurmasını istemiştir. Bu da Osmanlılarda örfi hukuk denilen sahayı doğurmuştur.
Dolayısıyla bir İslâm devletinde hukukun bir kısmı şeriat, büyük bir kısmı da şeriata aykırı olmamak kaydıyla beşerî iradenin koyduğu kanunlardan meydana gelir. Mesela şeriat, 9 tane suç tespit etmiştir. Bu suçlara da nispeten ağır cezalar getirmiştir. Ama bunların gerçekleşmesi için de çok teferruatlı şartlar aramıştır. Öyle ki bu cezaların tatbiki adeta imkânsızdır. Bu sebeple tarih boyunca bu cezalar neredeyse hiç tatbik edilmemiştir.
Mesela zina suçundan dolayı ceza verebilmek için, 4 hür, müslüman ve âdil erkeğin, suçluları sürmedandaki kalem veya kınındaki kılıç gibi görmesi, bunu mahkemede beyan etmesi ve suçun infazında da hazır bulunması lazımdır. Bu ise suçun herkesin önünde yapıldığını gösterir ki muhaldir.
Peki öyleyse cezalar neden konulmuştur? Şeriatın maksadı cezalandırmak değil, suçun işlenmesini önlemektir. Korkutucu cezalar cemiyeti korumak için vardır. Şeriatın aradığı şartlar gerçekleşmemişse, bu suça mahkeme beşerî kanuna göre ceza verir.
Şeriat, ölüm cezasını çok nadir hallere inhisar ettirmiş ve tatbikini fevkalade zorlaştırmıştır. En ehemmiyetsiz suça bile ölüm cezası tatbik eden İngilizler, Hindistan’ı işgal ettiğinde, şeriatın ceza hükümlerini hafif bulmuştu. Bugün Müslümanların yaşadığı bazı beldelerdeki Selefi (Vehhabi) tarzı dayak ve taşlama gibi cezalar, göz boyamaya matuftur ve hakikatte şeriata hiç de uygun değildir.
Hazret-i Ebu Bekr’den, Osmanlı saltanatının yıkılışına kadar, her meselede, şeriatın referansları araştırılmış ve mesele fetvaya bağlanmadıkça icraata geçilmemiştir. Osmanlı Devleti, bütün aksamıyla hukuk sistemi olarak şeriatın tatbikinin son numunesi sayılır.
“Şeriatın maksadı cezalandırmak değil, suçun işlenmesini önlemektir. Korkutucu cezalar cemiyeti korumak için vardır. Şeriatın aradığı şartlar gerçekleşmemişse, bu suça mahkeme beşerî kanuna göre ceza verir.”
SIĞIN SEN ŞERLERİNDEN HAKKA DERHAL
FRANSA
Fransız tarihçilerin belgelerine göre, 1827 yılında 3 milyon olan Cezayir nüfusunun üçte biri Fransızlar tarafından imha ve katledilmişlerdir.
Paris'teki Askeri Müzede, Cezayir'in başkentinin anahtarları sergileniyor.
Cezayirliler bu anahtarların iadesini istemiş ancak Fransa tarafından reddedildi. Oysa bu anahtarların bağımsızlığını ilan etmiş bir ülke için sembolik anlamı tartışılmaz. Cenazelerini dahi geçen sene aldılar .
İNGİLTERE
Hindistan'da dört yıl süren büyük kuraklığına rağmen, İngiliz sömürge yönetimi gıda ihracatına devam edince açlıktan 8 milyon insan öldü.1877 Madras kıtlığı esnasında ailesini yamyamlardan korumak için nöbet tutan Hintli bir adamın fotoğrafı kazınmıştı zihinlere.
AVUSTRALYA
Avustralya, Afganistan'da 39 sivili kasten öldürdüğünü itiraf etti. Genelkurmay Başkanı Angus Campbell: "Acemi askerler insan öldürmeye alışsın diye tutsakları, çiftçileri ve sivilleri vurdu."
ABD
Amerika Afganistan'da BİR TRİLYON dolar harcamış. Bu para neye harcandı? İnsanları köleleştirmek, esir etmek, sömürmek için harcandı. İşte batıda insan anlayışı, medeniyet ve dünya görüşü bu.
ABD askeri uçağından düşerek hayatını kaybeden Afganlarla alay eden tişörtler ''Kabil Skydiving Club'' etiketiyle çeşitli e-ticaret platformlarında satılıyor.
Amerikan e-ticaret sitesi Etsy, ülkeden kaçmaya çalışırken uçaktan düşerek ölen Afganlar ile dalga geçti. Site Afganların düşme anını resmeden tişörtleri “Kabil Atlama Kulübü” ifadeleriyle basıp 22 dolardan satışa sundu. İnanılır gibi değil.
Başkalarının çaresizliği ve acısı üzerinden haz devşirmek ve bunun ticaretini yapmak buyurun modern barbarlık.
WikiLeaks'in açıkladığı CIA raporu yeniden gündeme geldi: "Afganistan'daki ABD işgalini mazur göstermek için feminizmi kullanın"
Afganistan’da yenilen ABD ve Batı şimdi de iletişim araçlarıyla her türlü yalandan medet umuyor düştükleri rezilliği yine Müslümanları karalama propogandası İle kapatmaya çalışıyor.
Afganistan'ı, Irak, Yemen, Suriye, toptan Afrika'yı, Myanmar'ı, Doğu Türkistan, Filistin, Arakan'ı perişan hale getiren ŞERİAT ve Şeriatçılar mı? Hayır. Tüm dünyaya DEMOKRASİ pazarlayan, tüm dünyayı demokrasi sloganları ile avutan, sömürgeci Batı.
Ama gel sen sömürülm0ş ruhlara bunları anlat.
imam-ı Rabbani Kaddesellahü sirruhu soruyor:
Hab-ı harguş tâ çend hâhed buved.
[Bu tavşan uykusu (gaflet) ne kadar sürecek?] [Mektubatı Rabbani]
"SIĞIN SEN ŞERLERİNDEN HAKK'A DERHAL" buyurur İsmet Garibullah Kaddesellahü sirruhu.
Nasıl sığınalım?
“Musa, Allah'ın Kızıldeniz'i onun için ayıracağını bilmiyordu. Sadece Allah'ın onu terk etmeyeceğini biliyordu. Planını bilmiyor olsanız bile Allah'ın kuvvetine, kudretine herşeue kadir okduğuna inanın tam bir tevekkül ile amma.
Önce yaptığımız tüm hatalardan sonra istigfar ile tevbe edelim O'na, sığınılam zatına.
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
'Bir kimse bir günah işler, sonra kalkıp abdest alır, sonra (iki rekat) namaz kılar, sonra da Allah'a tövbe istiğfar ederse, Allah mutlaka onu bağışlar.' (Tirmizi)
“Yatağına uzandığın zaman Âyete’l-Kürsî’yi oku. (Bunu okursan) Allah’ın koyacağı bir muhafız üzerinden eksik olmaz. Tâ sabaha kadar şeytan sana yaklaşmaz.” (Buhârî)
Kübra Ülkü
kubraulku.com