FAHRETTİN PAŞA
Ruhu şad olsun, mekanı cennet, yeri Rasullullahın komşusu olsun, zira bu gün O kahramanın ölüm yıldönümü, 1948.
“ Yalan söyleyen Tarih” Nopolyon’a karşı, tek başına, bir değirmene, sığınıp savaşan Alman askerine, Nepolyon’un neden tek başına kaldığın halde, pes etmedin?”demesi üzerine, Alman askerin:
“Ben varsam, Almanya vardır”dediğini yazarda, Bizim koca Fahrettin Paşamızı yazmaz tabi, yazamaz, onu yazmak, yürek ister, iman ister, inanç ister, sevda ister, aşk ister….
Ne diyordu Kahraman Paşamız:
“Evlatlarım!
Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz, taki son er, son mermi kalana dek, bu azim, bu karalılık bize dayanma gücü verecektir, bunu hiç unutmayın, ümitsiz olmayınız…..
Bakın bayrağımıza iyi bakın, o herhangi bir bayrak değildir, şu an devletimizin düşen pek çok kalesi vardır, ele geçirilen, pek çok şehri vardır, ama burası son kaledir, devletimizin son direnme noktasıdır, belki bizim bu gayretimiz diğerlerinede örnek olursa, her yerde ittifak etmiş düşmanlara, yedi düvele karşı koyarız….”
Bu şekilde Peygamber sav.efendimizin yurdunu savunmuştur, tarih onu bir tam hakkı ile anacaktır, Resulu zişan efendimiz kendisinden razı olacak ve dahi bizleri de layık olmasak bile, onun bu canı pahasına, verdiği kutsal mücadeleyi sevdiğimiz için bizi de seveceğine ümidimiz tamdır, zira Peygamber sav’in sözü:
“Kişi sevdiği ile beraberdir.”
Ve ayet:
“O Peygamber heva ve hevesinden konuşmaz.”
Ve iki Allah sözü:
“Allah vadinden dönmez”
“Allah sözünden caymaz.”
Allahım bizi sevdiklerine bağışla, seni sevdiğimizi söylüyoruz, sen bizi sevdiklerin hürmetine affet.”
Senin sevdiklerini ancak sen bilirsin, hani kıssa da anlatıldığı üzere:
“Vaktiyle Yemen'de o devrin büyük âlimlerinden Abdürrezzak Hazretleri ders veriyormuş. Abdürrezzak Hazretlerinin bu ders meclisine Hızır aleyhisselâm da gelmiş. Orada bulunanlardan bir zât, dersi dinlemiyor, oturduğu yerde uyukluyor görünüyormuş. Hızır aleyhisselam bu zâta yaklaşıp şöyle demiş :
Ne uyukluyorsun? Bu fırsatı ganîmet bilsene! Abdürrezzak gibi bir âlim ders verirken uyuklanır mı? Gözlerini dört aç da dinle!
O zât, gözlerini açmış ve Hızır aleyhisselama şöyle bir bakmış, sonra tekrar gözlerini kapatıp eski hâline dönmüş. Hızır aleyhisselam, bir daha îkâz etmiş. O zât, tekrar gözlerini açıp Hızır aleyhisselama bir daha bakmış ve yeniden gözlerini kapatmış. Hızır aleyhisselam, üçüncü defa aynı sözleri söyleyerek ihtâr edince o zât doğrulmuş ve Hızır aleyhisselamın kulağına şunları fısıldamış :
Biz, dersi Abdürrezzak'dan değil doğrudan doğruya Rezzâk'dan alıyoruz. Hem sen benimle bu kadar uğraşma! Senin Hızır olduğunu haber verirsem şu cemaatin elinden yakanı kurtaramazsın!
Hızır aleyhisselam hem bu cevâba, hem de o zâtın kendisini tanımasına şaşıp kalmış ve Cenâb-ı Hakk'a şöyle niyâzda bulunmuş :
Yâ Rab! Bana bildirdiğin velîlerin arasında bu zâtın ismi yok. Bu zât kimdir?
Allah sübhânehu ve teâlâ kendisine şöyle ilhâm etmiş :
Yâ Hızır! Ben sana sevdiklerimi bildirdim, beni sevenleri bildirmedim. O gördüğün kulum beni sevenlerdendir. Benim velîlerim, benim örtüm altındadır, onları benden gayrı kimse bilmez.”
Fahrettin Paşa’ya ve Tarihin yazmadığı, sadece Allahın bildiklerine selam olsun.