HAYAT ÜZERİ BİR DENEME
Bu toprağın insanı Aşıkları, dervişleri, ozanları, abdalları sever ve dinler, saygıda kusur etmez, bu konuda herkes bir yere gelir çünkü burada gerçek vardır, öz vardır, mihenk taşı vardır.
“Hor bakma sen toprağa,
Toprakta neler yatar…”
Derken bir reAlite çağrışır.
Aşık Veysel’in:
“ Benim sadık yarim kara topraktır” derken dile getirdiği felsefe herkes tarafından kabul görür.
İnsan doğar ve ölür, hayat ve memat” arası bir lahza. Bizde ki kuramı ile; sağ kulakta okunan ezan ve sol kulak üzere okunan kametin, ölüm esnasında kılınan cenaze namazı arası bir yaşam. Yine Aşık Veysel’in deyişi ile:
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Uykuda dahi yürüyorum
Kalkmaya sebep arıyorum
Gidenleri hep görüyorum
Gidiyorum gündüz gece
Gelirken ve giderken sorulmayan bir yolculuk, o halde yaşadıklarımız nedir?
Kısa ve uzun yol hikayeleri, birileri yazıyor, yazacak birilerinin öykülerini, oysa zaten o öyküler Levhi mahfuzda var, ezelden yazılmıştır, tıpkı şu deyişte olduğu gibi:
Ervah-ı Ezelden levh-i kalemden, levh-i kalemden
Bu benim bahtımı kara yazmışlar
bilirim güldürmez devr-i alemden
birgünümü yüz bin zara yazmışlar
bilirim güldürmez devr-i alemden
birgünümü yüz bin zara yazmışlar
Dünyayı sevenler veli değildir, canım değildir
canı terkedenler deli değildir
insanoğlu gamdan hali değildir
her birini bir efkara yazmışlar……
Der ya Hazreti Davut as Hazreti Sultan Süleyman as “ Bir kapıdan girdim, diğer kapıdan çıkıp gidiyorum”
Oysa Dünyadaki keşmekeşe bakılırsa, sanki herkes ebedi kalacak gibi, gidenlerin hesap vereceği bu darı fena için, buradakiler kavga ediyor, bir ecnebi derki:
“ İnsanlar birbirini boşuna öldürüyor, oysa zaten herkes ölecek”
Yıllar önce Şanlı Urfa’ya gittiğimizde Hazreti İbrahim as’ı anarken gökteki aya baktım, gAliba aynı Ay, İnsanlar değişmişti, demekki bu handan gelip gidenler vardı, konan göçüyordu, saray kimseye mülk olmuyordu, anın için yarın Kıyamet günü Yüce Allah soracak” Bu gün mülkün sahibi kimmiş?” (Mümin suresi ayet 16)
Hayat mı yaptıklarımız, ettiklerimiz, Behlülün dediği gibi” Cehennemden geliyorum orada ateş yok, herkes ateşini buradan götürüyor” Keşkenin olmadığı bir yer. Vay bize, vahlar bize.