Ümit ve umut
Bugün Gebze’den geçerken bir afiş gördüm, Gebzeli ANİBAL’in bir sözünden esinlenerek yazılmış bir slogan gibi geldi, yerinde, güzel, anlamlı ve anlaşılırdı.
KocaEli Büyükşehir Belediyesi, Gebze-Darıca arası metro hattı döşeyecekmiş (hayırlı olsun) onunla ilgiliydi bu gördüğüm afiş, şöyle yazıyordu:
“ Derinlerde bir yerde
Yeni bir yol açıyoruz”
Kartacalı Komutan Anibal’in ordusu, Roma orduları tarafından sıkıştırılınca şöyle emir vermişti ordusuna:
“ Ya bir yol bulacağız, yada bir yol açacağız.”
Ümitsiz olmamak, umut etmek belkide ihtiyaç duyulan tek şey,
Teslimiyet
Güven
İnanç
İstek
Şükrün yücesi:
“ Allahım! Şükürler olsun, ya iki ayağım olmasaydı.” Diyenler gibi.
Yazın sahilde balık tutmaya(!) çalışan balıkçının oltasına balık asılı görünce sorduk:
“ Sen mi tuttun?” O da sevinerek:
“ Evet!” Demişti.
Oysa derler ya!” Balıkçı oltasını atar ve beklemeye başlar, umut ve ümitle, bir zaman sonra, gelir balığın birisi, kendisini oltaya asıverir, Umut ve Ümitle bekleyen balıkçı sevinçle “Ben tuttum” der.
Sahi balığı kim tuttu.
Kuş mu taşa denk geldi? Yoksa “ Taş mı kuşa?
Buyuruyor ya Yüce Allah:
“ Oku sen atmadın, onu atan bizdik!”
Fakat şuda bir realitedir ki; yine apaçık bir kitap olan kurAN derki:
“ Her kulun kaderini, çabasına bağlı kıldık”
Yine günün birinde parkta otururken, annesinin yanında parta duran bebek elindeki su dolu biberonu düşürünce, susayan kuşun biri gelip o dökülen suyu içti, sahi suyu döken kim? Kuşu oraya gönderen kim? Biberon suyu ile susamış kuşu denk getiren kim?
Öyle ya:
“ Onu izni dışında bir yaprak bile kıpırdamaz”
Ah be Galile! “ Dünya dönüyor” dediğin doğru da, döndüren kim?
Boşverin , çay var mı çay?
Dimi, dimi, dimi?
Vesselam.