ZAMAN
Zaman:
Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit.(türk dil kurumu)
Ömer Seyfettin’de der ki” "Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım."
Geçmiş, şu an(şimdiki), gelecek olmak üzere değişik bölümlerle ifade edilen bir kavramdır zaman. Farkına varılmadan geçip giden, adeta öğüten bir dişli gibi insanın, varlığın ve tüm kainatın oluşunda, duruşunda ve dahi yok oluşunda büyük bir önem arz etmektedir.
Geliyorum derken, geç kaldım denilen ve belkide gelemiyorum denilen veya cevap bile verilemeyen bir bir andan ibarettir. Daha çok var, zamanı var, acelesi yok denilen bir anda, fişi çekilen bir makine gibi duruverir insan.
Alex carrel” İnsan bu meçhul” desede, Batı literatüründe karşılık bulan bir ifade olsada, sis dağının ardı gibi bilinmez, mistik, kutsiliği olan Doğu’da hiçte böyle değildir. Doğu tarihin başlangıcını taş devri, mağara devri diye tanımlamaz, zira öyle değildir çünkü, Kutsa Kitap’ta her şey, her oluşum açık seçik beyan edilmiştir. Yaratılan İnsandır, yaratılışı bellidir.
Moldovalı bir arkadaşımın, ru be ru(yüz yüze) dile getirdiği gündüz gibi aşikar olan bu gerçek:
“ Bizde de ADAM ve EVVA VAR” dediğinde, benim işte tamda öyle:
“ ADEM ve HAVVA” diye destek verdiğim de tamda bu idi. İnsanlık zamanı böyle, bir saat gibi tıkır tıkır işliyor. Karanlık Batı tarihinin Kapkaranlık dönemi Engizisyon Mahkemelerine karşı Galile’nin söylediği ne kadar anlamlı:
“ EY HAKİMLER HEYETİ SİZ İSTEMESENİZDE, DÜNYA DÖNMEYE DEVAM ETMEKTEDİR”
Vesselam.