Batı için kullanışlı taşeron bir parti olmasının yanısıra, Türk tarihi için taşıdığı anlam ve değer olarak siyasi fosil olmaktan öteye geçemeyen CHP , “ Atatürk istismarı” sayesinde, varlığını sürdürmeye devam ediyor.
HDP ile ortak hareket etme noktasında ve Kandil’deki terörist başı Cemil Bayık tarafından görüntülü mesajlarla yönlendirilmekten dahi beis görmeyenler, nasıl oluyorsa Atatürk ismi üzerinden, aldığı oy oranlarını koruyabiliyorlar.
Ne Demişti Uğur Mumcu ; 'Bu memlekette banka soyarken kar maskesi, ülke soyarken de Atatürk maskesi taktılar..'
Ülkemizde; çakılı bir çivileri, dikili bir ağaçları olmayan vesayetçilerin, faydası olmadığı gibi zarar ziyandan başka hatıra bırakmayan hortumcuların, hırsızların, işkencecilerin güvenli limanı olmadı mı Mustafa Kemal?
Neden, her başı sıkışanın heykel yaptırdığı bir memleket olduk biz yıllar yılı?
Atatürk, leblebiyi havaya atıp ağzıyla yakalardı gibi saçmalıklarla, Kemalist vatandaşları söğüşleyenleri yazmaya bile gerek yok.
Bizler, bu adamların itiyat haline gelen istismarcılığına alıştık. Aralarından zaman zaman çatlak sesler çıksa da, hitap ettikleri kitlede genel olarak işe yarıyor.
Bizim hiç mi hiç alışkın olmadığımız, olamayacağımız ve müsamaha gösteremeyeceğimiz durum başkadır! Bizim mahallenin, akıllı ağabeyleri diye tanıyıp bildiğimiz kişilerin Din istismarcılığı…
Daha önceden Milli Savunma bakanlığı ve Milli Eğitim bakanlığı görevlerini yürütmüş olan İsmet Yılmaz’dan söz ediyorum.
Sivas’ta AKP Gençlik Kolları üyelerinin sorularını yanıtlarken AK Parti’nin adayı Hilmi Bilgin’e oy vermenin “Ruz-i mahşerde (kıyamet günü) beraat belgesi (kurtuluş)“ olacağını söyledi.
Sayın Yılmaz, Ruz-i mahşerde, beraat belgesi almanın yolu, Sivas AK Parti Belediye Başkan adayına oy vermek ise, sadece Sivas’ta yaşayan vatandaşları düşünmeyin lütfen… Ülke olarak bu hizmetten faydalanmak isteriz. Hepimiz ikametlerimizi Sivas’a aldırır, muhtardan aldığımız ikametgâh ilmühaberleri ile seçmen listelerine girer, bir de oyumuzu kullanırsak tamam bu iş(!)
Yalnız, Orta Çağ'da Kilise halktan para Alarak Cennetten toprak Vaadi ile Endüljans denen af belgesi verirdi. Siz ne vereceksiniz?
Hayır, yani parmağa kalıcı mürekkep dökme fikri benim de aklıma geldi ancak o uygulama 2010’da kaldırıldı. YSK kayıtlarını görevli meleklere teslim edelim derseniz oda uymaz. 1927 yılının seçimlerini yapmıyoruz! Sonuçta gizli oy, açık tasnif.
Daha önce ateist olduğunu açıklayan Kaftancıoğlu, orada ben de AK Partiye oy verdim diyebilir(!) gerçi, o bir dönem Saadet partililerle iftar sofrasına oturmuştu ama yine de akıbeti ne olur? Bilemeyiz…
Durum iyice karmaşık bir hal aldı değil mi Sayın Yılmaz?
Dikkat buyurun; Bu millet kullandığınız ifadeleri en amiyane tavırla kendine hakaret sayar!
İnsanların yüzüne, yüzüne Ortaçağ cahilleri(!) diye haykırsanız ancak bu kadar olurdu.
Bizim memleketimizin insanı cahil değil, feraset sahibidir.
Peygamber Efendimizin; Kızı Hz.Fatıma (r.a.)’a söyledikleri herkesin mıh gibi aklındadır. “Ey Resulullah'ın kızı Fatıma! Sen de kendini Allah'tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam.” Allah’a karşı hüsnü edeb içinde olmak ve ona göre yaşayıp, ona göre konuşmak bunu gerektirir.
Mustafa Kemal tüccarlarından bıktık, yıldık, usandık. Kene gibi bütün ülkenin kanını emiyorlar… Sineye çekilmesi gerekiyordu bu zamana kadar çektik, sabrettik. Lakin Din tüccarlığının mazarratı ve etiketi direk İslamiyet’edir, işte ona sabır ve tahammülümüz yoktur…
“Def-i mazarrat, celb-i menfaatten evladır.” Belediye seçimleri için olur olmaz konuşmak yerine vekili olduğunuz millete hizmet edip hayır dualarını almanız Mahkeme-i kübra’da daha efdaldır.
twitter : @AkkoyunNam