23 Haziran unutulmaz filmler ve dizilerin yönetmeni Yücel ÇAKMAKLI'nın vefar yıldönümü. Kuruluş, Küçük Ağa, Aliş İle Zeynep, Minyeli Abdullah gibi film ve dizilerin yönetmeni Yücel ÇAKMAKLI, Türk Sinema Tarihinde, Milli Sinemanın kurucusu olarak unutulmaz filmleriyle yerini almıştır.
1914 yılında başlayan Türk Sineması, 1923-1939 yılları arasında sadece Muhsin Ertuğrul’un tekelinde ve adeta tiyatro havasındadır. 1939 yıllarından itibaren bir geçiş dönemi ve 1950 yılından itibaren Sinemacılar dönemi başlamıştır. Lütfi Akad’la başlayan bir süreçle sinemamız artık belli bir olgunluğa erişmiştir. 1960 yılları toplumsal gerçekçilik denilen akımla artık hayata ve gerçeklere iniyordu. Siyasi filmler de bu dönemde başlamış, özellikle sosyalist mantık çerçevesinde ezilenler, kapitalizme karşı çıkış gibi konular filmlerimizde çokça işleniyordu. Fakat çoğunlukla batının özü ve biçimi ele alınarak filmler yapılıyordu.
Bu dönemlerde Yücel ÇAKMAKLI, Milli Sinema konusunu işlemeye başlamıştı. 1964’te yayımlanan ‘Tohum’ dergisinde yer alan ‘Milli Sinema İhtiyacı’ başlıklı yazısında, şöyle bir açıklamada bulunuyordu: “Filmlerimizin büyük kısmı, sinemayı sadece bir ticaret vasıtası telakki eden tüccar prodüktör ve rejisörlerin yaptıkları uydurma Amerikan filmlerinin taklidi veya piyasa romanlarından aktarılmış bayağı komediler, ağdalı melodramlardır. (…) Türk sineması ancak köylüsü ve şehirlisi ile manevi kıymetleri maddeden üstün tutan Müslüman Türk halkının inançları, milli karakterleri, gelenekleri ile yoğrulmuş, Anadolu gerçeklerini yansıtan filmler vererek Milli Sinema hüviyetine kavuşabilecektir.” [1]
İlk adım olarak Şule Yüksel Şenler’in romanı olan ‘Huzur Sokağı’ndan uyarlanan, ve Türkan Şoray ve İzzet Günay’ın başrolde oynadığı ‘Birleşen Yollar’la çıkan Çakmaklı, ‘Çile’ (1972), yine bir Necip Fazıl uyarlaması ‘Zehra’ (1972), ‘Oğlum Osman’ (1973), ‘Diriliş’ (1974), ‘Garip Kuş’ (1974), ‘Kızım Ayşe’ (1974) ve ‘Memleketim’ (1975) ile devam etti.
1980’deki ‘IV. Murat’la beraber Çakmaklı, TV dizilerine adım atmıştır. 1982’de gerçekleştirilen ‘Hacı Arif Bey’de Osmanlı kültürünün olgunluğa erişmiş dönemlerindeki yönetim ve sanata yaklaşmayı dener. 1983’deki Tarık Buğra’nın seri olan ‘Küçük Ağa’ dizisinde, İstiklal Harbi’ne resmi söylemin ileri sürdüğünden farklı bir şekilde bakmasıyla dikkat çeker. 1985’te, Tarık Dursun K.’nın senaryosundan çekilen ‘Aliş ile Zeynep’, Osmanlı’nın Bosna’daki varlığının aşk ön planındaki acıklı anlatımıdır. 1994’te TGRT için çektiği, senaryosu Üstün İnanç’a ait olan ‘Kanayan Yara—Bosna Mavi Karanlık’ filmi yine Çakmaklı’ya nasip oldu. TRT’ye yaptığı en uzun ve masraflı prodüksiyon ise, Osmanlı Devleti’nin kuruluş felsefesini ele aldığı, Tufan Güner ve Tarık Buğra’nın senaryolaştırdığı 1986–87 tarihli ‘Kuruluş—Osmancık’ adlı çalışmadır. (Dizi, 2000’de, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 700. yıldönümüne ithafen sinema versiyonu şeklinde yeniden kurgulandı. )
1988’de senaryosu yine Tarık Buğra’ya ait olan ve Maraş’ta istiklal fitilini ateşleyen Sütçü İmam’ı işlediği ‘Sahibini Arayan Madalya’ ile sinemaya yeniden döner. 1989’da Hekimoğlu İsmail’in eserinden Bülent Oran’ın senaryolaştırdığı 2 bölümlük ‘Minyeli Abdullah’ çeker.
1991’de, TGRT hesabına, Türk korsanlarının hikâyesini anlattığı ‘Kurdoğlu—Osmanlı Bedel İster’i, bir sene sonra aynı TV kanalının yaptırdığı veli filmlerinin ilki olan ‘Bişr-i Hafi’yi çeker. 1992’de, yine bir Necip Fazıl uyarlaması olan ve diyalog ağırlıklı ‘Mümin ile Kâfir’ video film olarak gerçekleştirilir. 1996’da Esra Film adına ‘Son Türbedar’ video-filmleştirilir. Bir TGRT yapımı olarak 2000’de ‘Emir Sultan’ı görürüz. Yeniden TRT’de göreceğimiz dizisi, 2005’te Peyami Safa’dan uyarlanan ‘Cumbadan Rumbaya’ olacaktır.
30 civarındaki film çalışması, sinemaya yazı ve fikir olarak katkısı, sinema kurum ve kuruluşlarının, festival ve yarışmaların üyeliği yanında kendi hayat tarzıyla yaptığı filmlerin Türk Milletinin değerlerine uygun olması Çakmaklı’yı diğer yönetmenlerden ayıran tarafıdır.
Kariyer Günleri vesilesiyle de birkaç defa Fırat Üniversitesinde misafir olan ve birikimlerini genç sinemacılara aktaran Çakmaklı, son olarak 18 Nisan 2009’da Elazığ da Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi’nce düzenlediğimiz Fırat Kısa Film Festivalimiz etkinlikleri çerçevesinde aramıza katılarak 50.Sanat Yılını özel bir programla kutlamıştık.
Bütün Türk Milliyetçileri gibi benim de hayalim olan, Nihal ATSIZ'ın “Bozkurtların Ölümü” romanının filme çekilmesi hayalimizi 2007 yılında Fırat Kariyer Günleri için Elazığ'da bulunduğu sırada kendisine açtığımda aynen şunları demişti: "Türk sineması son yıllarda büyük aşama kaydetti ve teknik olarak dünya standartlarında filmler yapılmaya başlandı. Yıllardır yapılamayan Nihal ATSIZ'ın ölümsüz eseri Bozkurtların Ölümü romanının filmini yapmanın zamanı geldi. Dünya sinemasında tarihi filmlere dönüş var ve konusu çok basit bile olsa çok büyük prodüksiyonlarla filmler yapmaktalar. Türk Cumhuriyetlerinde eski dönemden kalma çok iyi bir sinema altyapısı var. O altyapı da değerlendirilerek, iş gücünün de daha ucuz olduğu o mekanlarda ”Bozkurtların Ölümü” ve “Diriliyor”, “Manas Destanı” gibi bir çok ortak değerlerimizin filmini yapıp, dünyaya pazarlamamız mümkündür. Bu tür filmleri yapmak için Euro İmage gibi Türk İmage da oluşturmak gerekmekte ve Türk Dünyası ile ortak sinema projeleri hazırlamaya başlamak lazım. Şahsım olarak bu konuda gerekli girişimlerde de bulunmaktayım." demişti. Yine Nisan 2009'da Yönetmen dostum Nazif TUNÇ (12 Eylül’de cezaevlerindeki işkence ve idamları işleyen Yusufiye filmi maalesef tamamlanamadı) ile beraber filmi çekmeye hazır olduğunu ifade ediyordu. Yine Nazif TUNÇ ile beraber tarihi Harput'u anlatan yeni bir dizi projesi için hazırlıklar yapıyorlardı.
Ankara’nın doğusundaki bütün projeleri bana yönlendirir ve birlikte çalışma yaptıktan sonra değerlendirirdi.
Yücel Çakmaklı ile Memorial Hastanesinde Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ tarafından 3 damarı değişmeden önce yaptığım telefon görüşmelerinde, benden, dostlardan ve özellikle çok sevdiği Elazığlılardan dua istemişti. Ameliyat sonrası görüşmelerimde ise moralinin yerinde olduğunu ve normalleşmeye doğru gittiğini anlıyordum. Hatta çok defa tarihi Harput’u anlatan bir dizi projemizden dolayı “sizinle işimiz bitmedi, bizimle olacaksın” diye espriler de yapıyordum. Fakat ömrü yetmedi ve 9 Temmuz 2009'da 'enfeksiyona bağlı septik şok'' nedeniyle hayatını kaybetti.
Avşar Türkmenlerini de çok seven, bazı etkinliklerimizde olmaktan da memnun olacağını ifade eden, Kuruluş'un sinema versiyonunun özellikle Dadaloğlu Şenlikleri veya Türkmen Şölenlerinde özellikle gösterilmesini istiyordu.
Ruhu şad mekanı cennet olsun.
YÜCEL ÇAKMAKLI KİMDİR:
Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesinde 1937 yılında doğan Çakmaklı, 1959'da İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nden mezun oldu.
Askerlik sonrası Yeni İstanbul Gazetesi'nde Tarık Buğra'nın yönettiği sayfada sinema yazıları yazmaya başlayan Çakmaklı, bir yandan da Erman Film Stüdyoları'nda yönetmen yardımcısı olarak çalıştı.
Çakmaklı, 1968 yılına kadar 50 kadar filmde Dr. Arşevir Alınak, Osman Seden, Orhan Aksoy gibi yönetmenlere yardımcılık yaptı.
İlk belgesel filmi Kabe Yolları'nı yönettikten sonra 1969 yılında Elif Film şirketini kuran yönetmen, "milli sinema" olarak adlandırılan akıma dayalı filmler çekti.
TRT bünyesinde çalışmalarına devam ettiği 1975-1990 yılları arasında kısa hikayelerden televizyon filmleri yaptı. Prag'da 1978'de televizyon filmleri arasında ödül alan ilk yapım olan "Çok Sesli Bir Ölüm" ile "Çözülme" filmlerini çekti.
Tarık Dursun K.'dan, "Denizin Kanı", Tarık Buğra'dan "Küçük Ağa" ve "Kuruluş" gibi roman uyarlamalarını izin olarak televizyona aktaran Çakmaklı, Necip Fazıl Kısakürek'in "Bir Adam Yaratmak" ve Turan Oflazoğlu'nun "4. Murad" gibi tiyatro eserlerinden televizyon oyunları yaptı.
Çakmaklı'nın, "Müzik odaklı drama" dalında hazırladığı eserler arasında Hacı Arif Bey'in hayat hikayesi ile bir Rumeli türküsünden yola çıkarak çektiği "Aliş'le Zeynep" sayılabilir.
Çocukluğu ve ilk gençliğinde edindiği tecrübelerle Türk Sinemasının en otantik yönetmenlerinden biri olmaya hak kazanan Yücel Çakmaklı, pek çok ilke imza atan ve çok değişik konuları filmleştiren bir yönetmen olarak tanındı.
TBMM tarafından 10 Temmuz 2008 tarihinde Devlet Üstün Hizmet Madalyası'na layık görülen Çakmaklı'ya, 19 Ekim 2008'de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sinemadaki 50 yıllık hizmetleri dolayısıyla "Emek Ödülü" verilmişti.
Kaynak:
1. Salih Diriklik, ‘Fleşbek—Türk Sinema-TV’sinde İslami Endişeler ve Çizgi Dışı Oluşumlar’, 1. cilt, 1995, s. 21
18 Nisan 2009 Fırat Kısa Film Festivalinde Fırat TV Stüdyolarındayız.