DOĞU AKDENİZ SAVAŞI
"ESİRGEYEN VE BAĞIŞLAYAN ALLAH'IN C.C. ADIYLA"
Doğu akdeniz ve kıbrısın jeopolitik açıdan değerlendirdiğimizde bizim yani "Türkiye" için ne kadar önemli olduğunu bilmemiz gerekiyor. Açalım bu konuyu biraz
Teknik olarak Doğu Akdeniz neresidir ?
Doğu Akdeniz; İtalya, Slovenya,Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Arnavutluk, Yunanistan, Türkiye,Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya ve Tunus kıyıları ileçevrilidir.
Doğu Akdeniz’in Levant havzasında 3.450 milyar metreküplük doğalgaz ve 1,7 milyar varillik petrol potansiyelinin 2010 yılında keşfedilmesi sonrasında bölgenin güvenliği Amerika açısından ilk sıraya yükseldi.. Potansiyeli bu denli büyük olunca, başta ABD ve ingiltere olmak üzere bir çok batılı devletin iştahını haliyle kabartmış, kah siyasi kah askeri politikalar ile yaklaşık 40 devletin donanmasının kuşatması altında kalmıştır.
Eski Türkiye olsaydı eğer muhtemelen -yani enerji hatlarına inmeyen, vesayet rejimleri hegemonyasında kalmış- bu konu sadece uzaktan seyredeceğimiz, hatta toplumun çok fazla üzerinde durmayacağı bir konu olarak kalacaktı. Bakın düşman dediğimiz şey, devleti vesayet altına alırken, toplumun algısını da zihniyetinide vesayet altına alır. Zaten şu anda rakiplerimizin istediği de tam olarak bu. Yani düşünemeyen toplum, strateji geliştiremeyen bireyler.
Ancak
Artık eski Türkiye olmadığımız için , dişe-diş kana-kan bir mücadele verdiğimizi, vesayet zincirlerini kırarak genetik kodlarındaki mücadeleci ruh ile güçlü olduğumuzu Dünyaya kabul ettirmiş bulunmaktayız.
Konuya dönecek olursak
Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin AB'ye alınması, Rum yönetiminin Türkiye'yi ve KKTC'Yİ yok sayarak tek taraflı sondaj çalışmaları yapması, Kıbrıs üzerine yapılan planlar, Yunanistan'ın gemilerimize hatta balıkçılarımızı taciz etmesi, KKTC'den Türk Askerinin AB eliyle çekilmeye zorlanması vb hepsi bir planın parçası ve bizi bu bölgeden uzaklaştırmaya çalışmanın çabalarıdır.
Ben-i İsrail devletinin güvenliği de söz konusu tabiki. Çünkü İsrail Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletlerden biri ve denize her kıyısı olan devlet gibi saldırıya açık bir konumda. Petrol ve Gaz rezervine bu kadar yakın olması da etkenlerin içinde. İsrail şu an yunanistanı kışkırtarak bizim üzerimize saldırtmaktadır. Bir sabah saldırıp öğle yemeğini ATİNA'da yiyebileceğimizin farkında olmayan gariban "YUNANİSTAN" ise rothschild hanedanı tarafından destekleniyor. Bu hanedanın desteklediği her ülke, koyu bir İSRAİLPERVER kesilip, ilk işleri bize sataşmak oluyor. Eğer ki Yunan üzerine bir operasyon yapsak - dikkat! savaş değil operasyon dedim- yanında destek vericek ne israil kalır nede hanedanları..
VE tabiki sadece İsrail değil Mısır'da yunanistan ve rum yönetimine destek vermektedir.
Mısır ve Suriye bu yüzden etkisizleştirildi. LÜBNAN tekrar bir İSRAİL işgali görecektir.
Türkiye'nin kendisini korumak açısından sağlam konumlanmış bir ülke: Bölgedeki en güçlü donanmaya sahip; firkateynler, korvetler, taktik denizaltılar, hızlı hücum gemileri, amfibik gemiler ve lojistik gemilerden oluşan 200 gemilik bir filosu var ve bunlar sadece bilinenler. Batılı devletlerin asıl çekindiği konu ise Türkiye'nin bilin(e)meyen silahları.
Hatılarsanız 13 şubat 2018'de GKRY 'nin sorumsuz hamlesine karşılık, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, tırmanan gerilimle ilgili olarak aynı gün yaptığı açıklamada, “Sanılmasın ki, Kıbrıs açıklarındaki doğalgaz arama ve Ege'deki kayalıklarla ilgili fırsatçı girişimler dikkatimizden kaçıyor. Türkiye'nin, güneyindeki gelişmelere yoğunlaşmasını fırsat bilerek, Kıbrıs'ta ve Ege'de haddini aşanları yanlış hesap yapmamaları konusunda uyarıyoruz. Kıbrıs açıklarında faaliyet yürüten yabancı şirketlere, Rum tarafına güvenerek hadlerini aşmamalarını tavsiye ediyoruz. Bunların efelikleri bizim ordumuzu, gemilerimizi, uçaklarımızı görene kadardır" şeklindeki sert açıklaması, bölgeyi çakallara yem etmeyeceğimizin bir göstergesidir
DOĞU AKDENİZ'de kopacak herhangi bir savaşın (benim öngörüm 1 yada 2 yıl içinde) mutlak galibi TÜRKİYE'dir.
Bu sözüm bir güzelleme değil, gerçeklerdir. Korkunuz olmasın
Selametle
Okan AŞCI