KORONA KORKU İMPARATORLUĞU - 1
Korona virüsün insanları kontrol edebilme yöntemi desem bana kızarmıydınız? Bugüne kadar ki tüm salgınların amacı da buydu aslında.
Başka türlü anlatmaya çalışayım. Bundan 1 yıl öncesine gidelim. Markete girerken maske takmak zorunlu deselerdi veya kapıda birisi ateşinizi ölçmeye çalışsaydı, bu durumu kabul edebilir miydiniz?
Daha önceki grip salgınlarında alınmayan önlemleri şimdi neden almaya ihtiyaç duyduk?
Peki sapasağlam bir insanı, yani geçmişinde ağır veya kronik hastalık geçirmemiş birisinin korona virüsten öldüğünü duydunuz mu? Belki çok az..
Grip zaten başlı başına çok bulaşıcı değil mi?
Bir dönem onkoloji hastanesine yakın bir yerde Cafe/Büfe türünde bir yer işletiyorum. Haliyle kanser hastası ve doktor müşterim epey bir vardı. Kanserden kurtulan hastalara doktorlar sakın grip olma hatta nezle bile olma, kendine çok iyi bak diye tavsiyede bulunuyorlardı. Daha sonra çoğunun gripten öldüğünü duydum. Sapasağlam (sözüm ona) ve kanseri yenmiş olarak hastaneden çıkan kişi, grip olup ölüyordu. Gribin öldürücü olması mı yoksa uygulanan tedavi ile vücudun direncinin yani bağışıklık sisteminin düşürülmesi mi etkili bu ölümlerde.
Hadi başka bir yoldan gidelim. Rockefeller Vakfı'nın 2010 senesinde yayınladığı pandemi/salgın hastalık raporunun bugün yaşananlar ile birebir aynı olduğunu söylesem bana inanır mıydınız? Sanırım bir çoğunuz bunu araştıracaktır. Bitmek bilmeyen MERS/SARS salgınları istenen sonucu vermedi. Yada henüz dünyaya yayamadılar. Ama korona ile bu hedeflerine ulaştılar. Raporda dünya nüfusunun %20'sini etkileyeceği yazılı. 7 ayda koronavirüsten ölen sayısı 840bin civarında. Demek ki henüz daha güçlüsünü yapamadılar. Ama kesinlikle durmayacaklar. Bu kış ve önümüzdeki yıllar daha da zor geçecek gibi hissediyorum.
Devam
Salgın ilk önce Çin'de başladı. İlk kurtulan da Çin oldu. Çin'i sonraki dalga için hazırlıyorlar. Çin bu başarıyı nasıl elde ettiğini incelerseniz, baskıcı rejim ile ilgili olduğunu göreceksiniz. Seyahat kısıtlamaları, sokağa çıkma yasakları, N95 hariç hiçbir işe yaramayan maske zorunluluğu, çok sıkı karantina önlemleri ile uyguladığı cezai işlemler ile size/bize ben doğruyu yapıyorum bu şekilde kurtuldum mesajı vermiş olduğunu ve birçok devletin aynı modeli kullandığını görüyoruz.
Anladığım kadarıyla kontrol edilmeyi de epey bir sevdik yada sevdirildik. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak beyanları verilirken siz ne olacak sanmıştınız. Sistem bizi daha bir kontrol edilebilir hale getiriyor. İleride aşı olmayana bankalar kredi kartı bile vermeyecek, devletlerin sosyal güvenlik hizmetlerinden faydalanamayacaksınız. İşe girişlerde aşı olma şartı gelecek veya gbt sorgunuzda aşı olmuştur yazacak ki işlemleriniz yapılsın. (Bu konuyu 2. bir makalede daha derinlemesine yazacağım.)
Şimdilik ateş ölçme, eve tıkma, ekonomileri çökertme ile.. Yarın ise Neuralink teknolojisi ile beyninizi bilgisayara bağlayarak başka bir bedende yaşama vaadiyle yapacaklar. Ne yani size bu imkanı veren teknoloji, zihninizi bilgisayara bağlarken alt yapı için size çip takacağını söylemedi mi? O zaman benden duymuş olun. Anıları veya beyni aktarabilmek için önce hafıza çipi dayatıp kayıt edecekler. Tabi bu kayıt sadece bir çipte değil, BIG DATA denilen asrın en büyük bilgi havuzunda kaydedilmiş olacak. Aslında yaşayan siz değil sadece anılarınız ve anıları görebilen sevdikleriniz olacak. Ta ki sıra bilinç transferine gelene kadar. Bu meseleyi yani bilinç transferi işini ölümsüzlük olarak görecekler. Çünkü sistemin başındakiler ölmek istemiyorlar. Göreceği talebi de tahmin etmek zor değil. Hangi bedende olduğunun bir önemi yok, bilinç açık olsun yeter onlar için. Bir çok filmde bunun örneklerini görmüşsünüzdür. Yapabilecekler mi? Sanmam. Ancak çok yaklaşacakları kesin gibi.
Bu yazdıklarım sizi karamsarlığa düşürmesin. Birçoğu görünen köy kılavuz istemez düsturu üzerine yazıldı. Onlar tuzak kuruyorlar ama tuzak kuranların en hayırlısı ALLAH CC..
Ve son söz
'La tahzen. İnnellahe meana'
Üzülme. Allah C.C bizimledir..
Selam ve Dua ile
Okan Aşcı