ORTADOĞU HATTINDA RUSYA
Kahraman Mehmetçiklerimizin şehid edilmesiyle gerilen Rusya-Türkiye ittifakı ciddi anlamda çatırdamaktadır. Bu suç her ne kadar Esad rejimine atılsada, asıl suçlu olayın bir kaç gün sonrasında "Rejim istedi bizde vurduk" diyen pişkin Rus yetkili makamlarıdır. Tabiki Esad sever değiliz ancak Rusya'da babamızın oğlu değil ki sevelim. Eğer Rusya ile görüşüyor ve anlaşmalar yapıyorsak, "Stratejik Ortaklık" tan öteye geçemez. Ticaret yapmamız, S-400 almamız veya Nükleer Santral yaptırmamız tamamen Devletimizin Bekasına yönelik adımlardan başka türlü bir adım değildir.
Ajanslara düşen Rusya kaynaklı bir haberi paylaşmak isterim. free-news.su'da yer alan habere göre, Rus Hava Kuvvetlerinin askeri nakliye uçağı Tu-154 ve iki Su-24M bombardıman uçağının topraklarında geçişine izin vermediğini, bu uçakların rotasını Hazar Denizi, İran ve Irak topraklarına çevirdiğini iddia etti. Siyasi ve Askeri Analiz Enstitüsü Müdür Yardımcısı Alexander Khramchikhin, “Montrö Sözleşmesi’ne göre Türklerin boğazları engelleme hakkı bulunmuyor. Bu ancak Rusya ile Türkiye arasında bir savaş çıkmışsa yapılabilir. Böyle bir savaş teoride dışlanmaz tabi ama bu en son düşünülecek şey, yine de gözardı etmemek gerek.” dedi.
Tabiki Rusya ile savaş en son düşünülecek konuların başında geliyor. Ancak Rusya'nın hummalı bir hazırlık içinde olduğunu hatırlatmakta fayda var. Öyle ki Rusya Lideri Vladimir Putin, ülke ordusunun modern silahlar ve teçhizatlar ile donatılacak şekilde modernizasyonuna devam edildiğini duyurarak, "Gelecek vaat eden ve aslında ‘geleceğin silahı’ olan bazı türlerde test aşamasından muharebe nöbetine, sürekli alarm moduna geçişi sağladık” diyerek dünyaya duyurdu. Bu açıklamadan Rusya'nın bir savaşa hazırlık yaptığını anlayabiliriz. Peki kime karşı ? Bilinmez.
Burada bize düşen Devlet olarak en kötü senaryoya hazırlıklı olmaktır. Ve millet olarak her daim devletimizin yanında durmaktır.
Bu açıdan 5 Martta yapılacak liderler zirvesi büyük önem arz etmektedir. Belki de çok büyük bir karar almak zorunda kalabiliriz. Sonuçta devletimizin bekası herşeyden önce gelmektedir. Söz sahibi olan ülkeler Fransa, Almanya, Rusya ve Türkiye. Masanın ne kadar gergin olacağını anlamak için alim olmaya gerek yok sanırım.
Unutulmaması gereken bir not düşmek isterim.
Ortadoğu'da içinde Türkiye olmayan her plan, başarısızlıkla sonuçlanır.
Bu cümle size çok iddialı gelmesin. Tek karşılığı var, o da HAKİKAT.
Ortadoğuya egemen olmak isteyen her devlet bunun farkındadır. Bu yüzden dikkar ettiyseniz bölgeyle ilgili her konuyu bizimle müzakere ediyorlar. Telefon görüşmeleri, imzalanan mutabakat metinleri, 2. adamların birden bire çıkıp ülkemize gelmeleri, dış işleri bakanlarının sürekli burada olmaları hepsi bu yüzden.
Elimizin ne kadar güçlü olduğunun farkına varın isterim. Kızdığım konu ise elimiz bu kadar güçlüyken, istediklerimizi alacağımız zaman siyasi aklın, kurmay akla engel olması.
Selam ve Dua İle
Okan AŞCI