YÜZYILIN ANLAŞMASI YALANI/İHANETİ
ABD Başkanı Trump'ın geçtiğimiz hafta açıkladığı ve sözüm ona barış planı olan bu anlaşma ile ilgili çalkantılar halen daha sürmektedir. Planın hiç bir maddesi "Barış" amacı gütmemektedir. İşin gerçeği Filistin ve bizim için başkenti KUDÜS olmayan hiçbir planın geçerliliği yoktur. Ancak bu şart gerçekleşir ise bundan sonraki süreç için bir BARIŞ PLANI için müzakere başlatılabilir. Okyanus ötesinden gelip, Filistin yönetiminin bile konuya dahil edilmediği, tek taraflı yapılmış olan bu BARIŞ PLANININ geçerliliği yok hükmündedir.
GEÇMİŞİ KISACA HATIRLATMAKTA FAYDA VAR
1948 Arap-İsrail savaşı tarafları şimdiye baktığımız zaman hayli ilginç görülmektedir. Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları İsrail'İn kurulmasından 1 gün sonra savaş açmış ancak nasıl olduysa 1 günlük devlet 5 devleti cephede mağlup etmiştir.
1967 Arap-İsrail savaşında ise taraflar Mısır-Irak-Suriye ve Ürdün'dür. Lübnan bu savaşa direk olarak katılmadı. Sonuç olarak BM tarafından İsrail'in savaş öncesi sınırlarına çekilmesi istendi ancak İSRAİL bu kararı kabul etmedi.
Bu savaşlardan neden bahsettiğime gelince. 2020 dünyasında İsrail'e karşı olan devletlerden Mısır darbe ile hizaya getirilmiş, Irak 3'e bölünmüş, Suriye'de hali hazırda karışıklık hala devam etmektedir.
Siyonist akıl tarihi unutmamış, cephede aldığı başarıların üzerine birde rakip ülkeleri darbe yoluyla hizaya getirmiş, şimdide kendisine bir bakıma müttefik yapmıştır. Ürdün'ün durumu biraz kritik.
1967 sınırlarına çekilmesi gereken İSRAİL'in 53 senedir Birleşmiş Milletlerin aldığı bu kararı uygulamaması, Siyonist rejimin kendisini dünyanın efendisi görmesinden kaynaklanmaktadır. Zaten kurulduğu günden bu yana neredeyse hiçbir BM kararını tanımamış olduğu gibi, birleşmiş milletlerden herhangi bir kınama yada tepkide almamıştır. İşte asıl denklem burada başlamaktadır. İstediği gibi hareket eden, dünyaya uluslararası hukuku dayatıp, kendisi hiçbir hukuk kuralına uymayan, Ortadoğunun kalbinde habis bir ur gibi büyüyen işgalci Ben-i İsrail , bu sefer büyük ortağı ABD ile elele verip hem dünyanın kalbine hemde müslümanların kalbine bir hançer daha saplamaktadır.
Burada başka bir konuya daha dikkat çekmek isterim. KUDÜS meselesi sadece biz müslümanlar için değil, Hristiyan alemi içinde önem arz etmektedir. Bu minvalde baktığımız zaman Hristiyan aleminin bu konudaki sessizliğini bozması gerekmektedir. Eğer Avrupa bu plana sessiz kalmaya devam ederse, katolik,ortodoks, protestan mezheblerimim bir hükmü kalmadığını ve hatta tüm hristiyanların EVANJELİST olduğunu kabul etmek zorunda kalacaklar. Evanjelizm ile ilgili kısa bir bilgi vereyim. Kendilerini seçilmiş yahudilerin yardımcısı olarak gören hıristiyan mezhebidir.
Anlaşmanın neresinden bakarsak bakalım, YÜZYILIN ANLAŞMASI olarak dayatılmaya çalışılan bu PLAN, Ortadoğu'yu İSRAİL İŞGALİNE hazır hale getirilmesinden başka türlü okunamaz.
KUDÜS'ü 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde refah dönemini yaşamış ve semavi dinlerin bir nevi ortak merkezi olarak kalmıştır. Eğer KUDÜS'te ve Ortadoğuda huzur isteniyorsa MÜSLÜMAN ALEMİNİN eşsiz merhametine bırakmak zorundadırlar.
Selam ve Dua İle
Okan AŞCI