Bir dönem vardı…
Kimileri adına zulüm dönemi dedi, kimileri 28 Şubat post modern darbe dedi… Ama adı ne olursa olsun bu dönem öyle bir dönemdi ki, üzerinden bin yıl da geçse hafızalardan silinmeyecektir. Etkisi belki siyasi olarak atlatılmış olabilir ancak hapislerde hala niçin yattığını bilmeyen, suçu halen ispat edilememiş yüzlerce belki binlerce insan var. Bugün hepsi emin olun dört gözle tahliye bekliyorlar.
Tanıdığım bir imam hatipli genç vardı...
Dersleri gayet iyiydi, imam hatipli gencin.
Hayalleri vardı geleceğe dair…
Gelgör ki hayallerini gerçekleştirememiştir.
Çünkü girdiği sınavlarda sırf imam hatipli olduğu gerekçesiyle tarihe “katsayı zulmü” olarak geçen bir olay dolayısıyla aldığı puanlar düşürülüyordu.
Hayallerini her sınavdan sonra bir yıl daha erteliyordu. Yani “sen boşver Tıp fakültesini, git ilahiyatta oku!” deniliyordu.
Ama işte bir umut belki kazanırım diye her yıl sınava giriyordu…
Birçok imam-hatipli genç 28 Şubatın oluşturduğu ortam sebebiyle işsiz kaldı, aşsız kaldı, aç kaldı susuz kaldı ama asla onurunu ayaklar altına aldırtmadı!
Pekala 28 Şubat döneminde apar topar hapse atılanlara ne demeliyiz? Birçoğu bugün bile belki niçin yargılandığını ve niçin hapis yattığını dahi bilmiyor.
Çoğumuz belki unutmuş olabiliriz ama bu ülkede üniversite kapılarında başörtülü kızlarımız sırf başörtüleri var diye derslere alınmadı. Okullardan tasdiknameyle uzaklaştırıldılar.
İmam hatip lisesinde hafız kızlarımız kur’an derslerinde başörtülerini çıkartmadıkları için tasdiknameleri verilerek okullardan uzaklaştırıldılar.
Okullara Milli Güvenlik derslerine gelen askeri personel sınıf sınıf gezip başörtülü öğrencilerin isimlerini alıp fişlediği günleri de görmüş bir kardeşinizim ben!
Peki üniversite girişlerinde oluşturulan ikna odalarının gerekçesini bize kim izah edecek? Buralarda başları açılan veya zorla başörtüleri çıkartılan kızlarımızın hesabını kimden soracağız?
Başörtülü asker eşleri yüzünden ordudan bir gece ansızın ihraç edilip çoluk çocuğunun ekmeği elinden alınan kardeşlerimizin hakkını kim ödeyecek? Bu askerlerimizi beş kuruşa muhtaç edip süründürenler bunun hesabını vermeyecek mi? Bu kardeşimiz kendisine bu zulmü reva görenlerden hesap soramayacak mı?
Ya eşi başörtülü diye en ücra köşeye sürgün edilen memurlarımızın hakkını arayamayacak mıyız?
Peki Beyazıt meydanında başörtüsü çıkartılıp yerlerde sürüklenip tekmelenen kardeşimiz bugün hakkını arayamayacak mı? Bu zulmü yapanlardan hesap soramayacak mı?
Bugün tüm 28 Şubat mağdurları hesap sormak istiyor.
Kalın sağlıcakla…
(Bu yazıyı yazarken katkı sağlayan YAŞAR GÜLDAL kardeşime teşekkürlerimi sunuyorum)