İnsan yaşamında, zamanında amaç belirlenip bu amaç için çaba sarf edilmesi sonuçta çok büyük fark oluşturur. Amacın tespiti sadece gereksinimlerle açıklanamaz, amaç çok özeldir, bağlayıcı ve etkileyicidir. Öncelikle amacın kişi için özel bir anlam taşıması ve değer ifade etmesi ve başarı ihtimalini yükseltir. Bir insanı özellikle gençleri belirli amaç için harekete geçirecek unsurlara ihtiyaç vardır. İnsanı ne motive eder diye düşündüğümüzde ise pek çok başlık düşünülebilir ama üniversitede okuyan bir genç için iş, eş, araba, ev gibi maddi başlıklar ön plandadır. Bunların hepsinin temelinde de itici güç paradır, genç "parayı kazanırsam diğerlerini elde ederim" düşüncesindedir. Parayı elde etmek için araçları tespit eder ve bunlardan en uygununu (genelde de kolay olanı) seçerek amaçlarını elde etmeye başlar. Ama çoğu zaman asıl hikâye tüm bu ilk amaçlar geçildikten sonra başlar.
İnsanı motive eden şey para ise bir süre sonra para olacak ama hayat devam edecektir. Daha büyük bir amacı yoksa üretkenlik, verimlilik, tecrübe, birikimler artık işe yaramaz hale gelecektir. Oysa tüm bunların daha büyük bir amacı varsa yapılan her iş diğer işin temelini oluşturacaktır. O nedenle adım adım ilerlerken vardığım istasyonları son durak sanıp inmemek için amacı ve amaç için devam etme gayretini kaybetmemek çok önemlidir. İnsan ihtiyaçları doğrultusunda istekle çaba sarf eder. Maslow'un ihtiyaçlar piramidide bunu anlatır. Temel ihtiyaçlar değişmez ama şekil değiştirir. Önceleri, kahvaltıda peynir zeytin ekmekle yeterli olurken geçen zaman içinde bal kaymak da istenir hale gelir. Yinede temel amaç esasında aynıdır, "açlığın giderilmesi" doyumdur. Yaşanan tecrübeler insana gereksinmelerin ihtiyaçların zaman içinde değiştiğini gösterir ve insanoğlu amaçlarını bu değişen koşullara göre değişen ihtiyaçlara göre şekillendirerek devam eder veya vazgeçer. Böylece gerçek amaçlar belirmeye, netleşmeye öncelikler değişmeye başlar. Yaşam böylece kumdan kale gibi yükselmeye devam eder. Taaki bir gün biriktirilen ve uğrunda çalışılan gerçek amaç denilen aşamaların sadece birer basamak olduğunu anlayana kadar. Tüm bu ilk gençlik döneminde yaşananlar kişiliğin de netleşmesine katkıda bulunur. Bazı kişilik özelikleri silinmeye bazıları da öne çıkarmaya başlar. Bazı özelliklerimizde geliştirmeye çalışırız. Bu sırada atılan adımlar 30-40 yıl sonraki kişiliğimizi, yaşantımızı ve yaşayacaklarımızda yaşamımızı şekillendirir. Bu süreçler genelde çok koşturmaca telaş ve birazda karmaşa içinde geçer. Enerjinin çok olduğu, insanın kişiliğinde pek çok olumlu olumsuz özeliklerin şekillendiği bu dönemi iyi yönetmek bilinçli bakışı gerektirir. Bu süreçlerde geri bildirim almak ve yaptıklarımızı değerlendirmek çok önemli ilerleme ve boşa kürek sallamaktan korur bizi. Kimden geri bildirim alacağız konusu ise biraz ilginç. Çünkü insan kendine kördür. Kendini ancak başkaların gözünde, sözünde, yansımasında görebilir. Bu dönemlerde beyaz bir kâğıda isteklerini, beklentilerini, hedef ve amaçlarını net olarak yazıp zihnine hem sözlü hem görsel mesaj olarak kaydetmelidir. Ben buna 20 yıl sonrasına mektubumuz diyorum. 20 yıl açıp okuduğumuzda burada yazılanların kaçı gerçek kaçı hayal olmuş bir bakmak lazım. Yıllar sonra amaçların durumunu kontrol edip gerekli düzenlemeyi yapıp yeniden yola koyulmak lazım. Bunun için gerekli donanımı enerjiyi ve bilgiyi edinmiş olarak yeni bir yol haritası ile yola koyulmak lazım. Çünkü her şey önce beyinde şekilleniyor ve vücut gerekenlerini yapıyor. Bu konuda iç motivasyon kişinin istediği yaşamı elde etmesinde ve başarıyı elde etmesinde en önemli itici gücü oluşturuyor. Nasıl ki açlık insanı yemek bulmaya yönlendiriyor ise iç motivasyonda insanı amaçları için gerekli kaynakları bulmaya yönlendiriyor. Bu konuda beyni doğru besleyip gerekli bilgiler olumlu kelimelerle net bir şekilde yükleme yapmak gerekir. Yeterli bilgi birikimi oluştuğunda 'doğru insan, doğru yer ve doğru zaman" üçlemesi oluşup amaç gerçekleşecektir. "Hayat bir film şeridi gibi gözünün önünden geçtiğinde, güzel bir film izlemek" için bugün gerekli gayreti göstermek gerekli.