Affetmek insanın sırtındaki yükü atması, rahatlaması, özgürleşmesi demektir. Bazen insan, affetmek istese de affedemez ve bu ağır yükü taşımaya devam eder. Affetmemek, o duyguyu yanında taşımak, gündemde tutmak ve her gün yeniden yaşamak demektir. Bazen geçmişte yaşananlar için af dilemek bazen de dilenen affı kabul etmek gerekir. Ama insana af dilemekte affı kabul etmekte zor gelir. Bu nedenle af dilemeyen vicdani huzursuzluk veya affı kabul etmeyip nefret duygusu ile yaşamak zorunda kalır. Hz .Mevlana “Bir an bekle arkana dön ve unuttuklarını hatırla, kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet, çünkü hayat çok kısa” der. İçimizde huzursuzluk veya nefretle yaşamak ise büyük bir azaptır. Mahatma Gandhi ise “Zayıflar asla affedemez, bağışlama güçlünün niteliğidir” der. Kendisini affetmeyen kişilerin başka birini affetme konusunda çok az bir fikri vardır. Herkes hata yapar ve herkesin yaptıklarından veya söylediklerinden utanç duydukları bir şeyleri vardır. Yaraladıklarımızla yüzleşmek, hatalı olduğumuzu kabul etmek ve ne kadar üzgün olduğumuzu itiraf etmek fazla cesaret gerektirebilir. Bu anlamda geçmiş hataları için özür dilemek (istiğfar) ve gelecekte hata yapmama sözü vermekle (tevbe) kendini daha iyi insan olma yolunda da bir adım atarak ileri aşamaya geçmiş olur. Gerçekten pişman olmuş bir kalp, tevbe eden bir dil ve günahlardan korkan ve uzak durmaya gayret eden bir vücut ile hareket eden kişi bu anlamda toplumda aranılan güvenilen ve danışılan kişiler olmaktadır. Bir insandan özür dilediğimizle onla kurduğumuz empati bağı, onları bir daha yaralamamızı engeller. Pişmanlık duygumuzu hatalarımızı telafi ederek dışarı vurabiliriz; biri hakkında söylediğimiz kaba şeyleri onun hakkında iyi şeyler konuşarak telafi etmek, çalınmış parayı geri götürmek, neden olduğumuz hasarı dengelemek için herkese daha dürüst ve daha açık davranmak çok şeyi değiştirebilir. “Bir hata sadece dahi iyi şeyler yapılarak düzeltilebilir”. Başkalarına yardım etmek kendinize zarar vererek değil, onlara daha iyi davranarak mümkündür. Başkalarına karşı anlayışlı olurken kendimizi de unutmamak gerekir. Bende acizim, bende zayıfım bende hata yapabilirim, kendimi de affediyorum diyebilmek büyük bir farkındalık gerektirir. Lao-tzu “Başkalarına karşı zafer kazanan kuvvetlidir, kendi nefsine karşı zafer kazanan ise kudretlidir” der. Kendimizden nefret etmek, kendimizi suçlamak veya kendimize zarar vermek yerine zamanımızı ve enerjimizi başkalarına da yardımcı olacak şekilde kullanmak çok daha iyidir. Bu anlamda affetmek, kısıtlayıcı inançlardan ve davranışlardan kurtarır. Zihinsel ve duygusal enerji üzerindeki yükü alır ve bu sayede Zihinsel ve duygusal enerjiyi serbestleştirerek daha iyi bir yaşam için kullanmaya yol açmış olur. Çünkü affettikçe, iyilik yolları da açılmış olur. Affetmek, kanıksanmış düşünce kalıplarını değiştirmenin, onları yorumlamanın daha iyi bir yolunu sunarak, olumsuz düşünce biçimlerinden ve duygulardan kurtulmayı sağlar. Endişe verici veya korkutucu durumlarla başa çıkmaya, çözümsüz, sıkışmış hissettiğiniz durumlarda bir umut ve yeni fırsatlar bulmaya olanak sağlar. Affetmek istiyorum ama olmuyor, yapamıyorum diyenler için William Fergus Martin’in 4 adım metodu yardımcı olabilir.
Adım 1: Kimi ve niye affetmek istediğinizi açıkça belirtin.
Adım 2: Durum hakkında şu anda nasıl hissettiğinizi hoş, kibar şeyler olmasa da dürüstçe belirtin. Sonra en azından bu duygulardan kurtulma ihtimaline açık olma isteğinizi açıklayın.
Adım 3: Affetmenin size sunacağı (üzüntü-mutluluk, öfke-barış, yük-hafifliğe) dönüşümü veya daha mutlu, daha rahat, daha güvenli olacağınızı düşünün.
Adım 4: Kendinizi affetmeye odaklayıp söz verin ve affın getirdiği huzurlu özgürlüğü kabul edin.
Bu uygulamayı her gün rahat bir ortamda ve uygun saatlerde en az 21 gün, adımları yazarak, her seansı yüksek ses veya mırıldanarak yapmak gerekir. Adımlar tekrarlandıkça fikirler değişecek adımların her birini uyguladıkça affetme arzusunun gitgide güçlendiği fark edilecektir. Affetmek geçmişi değiştirmez, ama bakış açısını, bıraktığı izleri ve olaylara yüklenen anlamları sonsuza kadar değiştirme gücüne sahiptir. Çünkü insan bilgi biriktirerek, delillerle değil kuşkuları silip, huzuru bularak mutlu olur.