Çatışmanın ortasında
İnsan ilişkilerinde yaşanan öfke ve kızgınlık bir tepkidir. Yaşanan bazı olayların arkasından ortaya çıkan ikincil bir duygudur. Kıskançlık, değersiz hissetme, reddedilme, onaylanmama, haksızlığa uğrama gibi durumlar öfkenin altında ki nedenlerden olabilir. Bu duygular insanlar arası ilişkilerde çok büyük çatışmalar yol açabilir. Öfkeli kişi karşısında alınan tavır, yaklaşma üslubu fark oluşturur. Öfkeli yaklaşımlarla ortaya çıkan çatışmalar, tepkisini doğru şekilde ifade etmeyi öğrenememiş her yaş grubunda olabilir. Çatışmalarda duyguları anlamak ve akıl yoluyla kavranamayacak bilgilerin, sezgilerle kavranabileceği gerçeğinden hareketle duygulara hitap etmek önemli fark oluşturabilir. Öfkenin bastırılması yerine çözülmesi hayatı hem yaşayan hem de yaşatan kişi için güzelleştirir. Simyacı kitabında Paulo Coelho “Geleceği nasıl seziyorum? Şimdinin işaretleri sayesinde. Gizin kökü şimdidedir; şimdiye dikkat edecek olursan,onu iyileştirebilirsin. Ve şimdiyi iyileştirebilirsen, daha sonra gelecek olan da iyi olacaktır.” der. Çünkü beyin birçok yüksek seviye de bilgi içeren süreçlere bilinçdışı anlam verebilme yeteneğine sahiptir. Özellikle öfke, korku, neşe, coşku, üzüntü gibi duyguların bireyin hayatında önemli izleri vardır. Jerry Maguire bir filminde “Kalp boşsa beynin bir anlamı yoktur ”der.
Çatışmayı tetikleyen ana duyguyu anlamak için sadece konuşmak, soru sormak yetmez. İyi gözlem yapmak ve çok iyi dinlemek gerekir. Dinlerken kişinin seçtiği sözcüklere, beden diline, ses tonundaki değişikliklerle dikkat etmek ve buradaki temel duyguları okumak gerekir. Kişiyle konuşarak problem tanımına ve muhtemel çözümleri tartışıp, alınacak karara ortak etmek için gayret etmek gerekir. Faydayı onun duygularına hitap edecek şekilde ifade etmek etkili bir yoldur. Bu noktada hangi kelimelerin duygulara hitap edileceği dinleyişteki başarıya bağlıdır. Voltaire’in de dediği gibi “Kulak yüreğe giden bir caddedir.” O nedenle can kulağı ile dinlemek gerekir. Eğer başarılı bir dinleme süreci yapılabilirse başarılı sonuç kolayca ortaya çıkacaktır. İnsanoğlu genel olarak acıdan kaçınma ve hazzı yakalama motivasyonuyla hareket eder. Ancak kaybetme korkusu daha güçlü bir motivasyon unsurudur. Bu nedenle öfkeli kişilere mevcut tercihleriyle devam etmeleri halinde ortaya çıkabilecek zararları, tehdit etmeden, meydan okumadan, kaybedeceklerini hatırlatarak söyleyebilmek gerekir. Mark Twain “İnsan Nedir” kitabında, insanı bir şey yapmaya iten temel dürtünün “kendi ruhunu rahatlatma dürtüsü” olduğunu ifade eder. İnsanın ilk ve en önemli amacının iç huzurunu sağlamak olduğunu detaylı şekilde anlatır. Yapılan iyiliklerin, katlanılan fedakârlıkların ve gösterilen kahramanlıkların temelinde hep bu dürtünün olduğunu söyler. İşte öfkeli kişide de kendi ruhunu tatmin etme dürtüsüne hitap ederek açıklamalar yapmak gerekir. Zaten öfkeli kişide konuşmak kendini anlatıp rahatlamak ister. “Geçmiş değişmez ama geçmişten aldığımız ders ile anımız rahatlar ve gelecek değişir”. Öfkeli kişi “kabul ediyorum, anlıyorum, saygı duyuyorum, nasıl bir çözüm yolu olabilir” diyerek konuşmak gerekir.
Kişi ile konuşma sırasında sadece olanları değil olay sırasında hissettiklerini anlatmaya yönlendirmek öfkenin geçmesine ve akılcı karar almasına yardımcı olacaktır. Hatta olaylara ve durumlara onun gözüyle bakıp, onun cümleleriyle cevaplar vermek aradaki iletişimi rahatlatacaktır. Ona uyum gösterdiğinizde, sizi yanında hissedecektir. Duygular ve düşünceler birbirinin fonksiyonu gibidir. Duygular kontrol edilemez iken düşünceler kontrol edilebilir. Düşünce, duygu ve davranışlarımız bir bütün halindedir. Her biri bir diğerini etkiler. Eğer öfkeli kişi engelleyen, morali bozan olayları serinkanlılıkla değerlendirme ve çözüm bulma yollarımızı tıkayan düşüncelere sahip ise bu düşünceleri değiştirecek alternatif düşünceler üretmek gerekir. Farklı bakış açısı, aynı durumu daha gerçekçi değerlendirmeye ve yapıcı davranışlar üretmeye yardımcı olabilir.
Bu durumda Daha keyifli olduğum bir anda ne düşünürdüm?” “Güvendiğim bir arkadaşıma bu düşüncemi söylesem bana ne derdi?” “Aynı şeyi sevdiğim bir arkadaşım bana anlatsa ona ne derdim?” gibi sorularla kişinin farklı düşünmesini sağlamak mümkün. Ayrıca, kişinin daha önceden bir şekilde edinmiş olduğu düşünce hataları da olumsuz olayları sıklıkla yaşama nedeni olabilir. Böyle bir durumda da “Ne tür düşünce hataları yapıyorum?” sorusu ile yaklaşılabilir. Aşırı genellemek, zihin okumak, etiketleme, kişiselleştirmek veya felaketleştirmek sıklıkla yapılan düşünce hatalarıdır. Öfkeli kişiye güvenlik, huzur, refah, konfor, ayrıcalık, sevgi, sınırsızlık, içeren kelimeler içeren cümleler kurarak konuşmak rahatlatacaktır. Mesela, “Biraz önce seninde söylediğin gibi bu olaya diğer açıdan bakmak senin rahat etmeni sağlayacak ve istediğin huzura kavuşturacaktır”. Duruma uygun cümleler bulmak da çoğaltmak da mümkündür. Konfüçyüs’un dediği gibi “Bir kelime bir kararı, bir duygu bir hayatı, bir insan bir insanı değiştirebilir.”