Halinden memnun olmayan
Halinden memnun olmayan kişinin öncelikle temel şikâyetinin altında yatan inanış ve düşünce kalıplarını tespit etmelidir. Böylelikle kişi yeni davranış kalıbı ve yetenek geliştirebilir. Geçmişte daha önceki denemelerde olumsuz örnekler yaşanmış olsa dahi Herakleitos’un dediği gibi “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz”. Kişi her seferinde gayreti ile daha deneyimli ve daha güçlü yeni biri olarak yola devam eder. Bir davranış veya düşünce şekli kere oluşup alışkanlığa dönüştü mü değiştirmek çok zordur. Ama imkânsız değildir. Bir davranışta değişiklik yapmak isteyen duygulara, duyguda değişiklik yapmak isteyen de düşünceleri ile çalışmak zorundadır. Genel olarak en az 21 veya normalde mümkünse 40 gün süreyle bırakılmak istenen davranışı yapmamak/ edinilmek istenen davranışı da yapmak istenen değişimi sağlayacaktır. Ama 21 gün sürekli çok istenen bir şeyi yapmamak çok zorlu bir görevdir. Kişinin kendine karşı bir meydan okumadır. İnsanın kendi isteklerine karşı koyması ise en büyük savaştır. Tebdili mekanda ferahlık vardır derler ama insan her şeyden kaçsa da kendinden kaçamaz. Çünkü önemsenmeyen küçük alışkanlıklar büyük farklar meydana getirir.
Aslında günlük alışkanlıklar ve olaylar karşısında verilen tepkiler, limbik sistem adı verilen beynin en derinlerinde en iyi korunan bölgesinde yer alan korteksin bir kısmını, amigdala, hipotalamus, talamus, mammilar cisimcikleri içeren bir birleşik sistem tarafından bilinçaltının fonksiyonu olarak oluşur. Limbik sistemin yapıları motivasyonel, duygusal, öğrenme ve bellek becerilerini içerir. Limbik (duygusal) beyin, çözüm yollarını, yedi yaşına kadar oluşmakta olan 100 milyon nöron ağları ile oluşturur. Bu bağlantılar insanların olaylara yaklaşım şeklini belirler. Böylece zihin bir şeyleri öğrendikten sonra oluşturduğu kısa yollarla, o işi düşünmeden, bisiklet sürmek veya araba kullanmak gibi otomatik bir şekilde yapar hale gelir. Limbik sistem davranışsal, motivasyon, uzun süreli bellek ve koku alma duyusu gibi çeşitli fonksiyonlar içerir. Bazı bilim insanları bu bağın canlıların problemleri çözdükten sonra alınan zevkle bağlantılı olduğunu ileri sürmektedirler. Eğer bugün tepkilerimizde yaşantımızda duygularımızda kontrol edemediğimiz ve memnun olmadığımı bazı şeyler yamıyorsa geçmiş yıllardaki yaşantılarda edinilen öğrenilen zihin yollarının sonucudur. Bugün yaşananlar geçmişte yaşananların mirası, davranış kalıpları oldu. Davranış kalıpları da karşılaşılan olaylarda bakış açısını, verilen tepkileri ve morali belirleyici olarak insanın yaşamında kalıcı etkilere neden oldu. Limbik sistemin dönüşümü için ilk kural olanda hayır var deyip, harekete geçmektir. Limbik sisteme, olumlu düşünmeyi bir çocuğa öğretir gibi sabırla, tekrarla, vazgeçmeden öğretmek lazım. Bu bilgi bu kadar net iken neden olmaz dediğimizde, irade ve istek faktörü devreye girmektedir. Bu nedenle halinden memnun olmayan kişinin içine dönmesi ve içindeki o yanlışlara sebep olan davranış kalıbını oluşturan inanç, bakış açısı ve korkularla yüzleşmesi affetmesi kabul etmesi gerekir. Sonrada istediği davranış kalıbı için kendine yeniden bir eğitim süresi ve programı uygulaması gerekir. Ancak yeni olumlu davranış kalıpları uygulaması ve yeni bakış açısı edinmede istek, irade ve süreklilik çok önemlidir. Ancak bazı davranış kalıplarını, bakış açısını beğenmeyen kişilerin o anda hemen akla geleni yapmak yerine bir an durabilmesi gerekir. Bu duruş boşa bir duruş değildir. Bu duruşta ilk akla geleni yapmak yerine yapılması gerekeni yapmak için kendini ikna etme süreci vardır. Bu duruşta zihin genel olarak yılardır alıştığı şekilde davranmak üzere kişiyi zorlayacaktır. Burada ciddi bir mücadele olacaktır. Kolay, bildik ve daha önce uzun süre doğru bildiği davranış kalıbı düşünce tarzı yönetimi ele geçirmek için ciddi tehditlerle karşısına mücadele olarak çıkacaktır. İnsanın en büyük engeli alışkanlıkları, rahatlık bölgesinde kalma ve en kolay iş yapma isteği ayak bağı olup yeni bir şeyler yapmasına engel olacaktır.
Yenilikler çoğu zaman zevk, heves veya macera kabul edilip gereksiz görülse de kötü kişilik özelikleri veya kötü alışkanlıkların terki de yenilikler grubunda yer alır. Bazı özellikler istenmemesine ve zarar verdiği bilinmesine rağmen değiştirilememesinde ki temel dinamikler bunlardır. Ama insanoğlu istekleri olduğunda, mecbur kaldığında, görev veya sorumluluk olarak kabul ettiğinde imkânsızı bile başarabilir. Bu noktada kendi iç dinamiklerini en iyi bilen olarak bu noktada kendisini hareket geçiren temel duyguyu kullanarak iradesini ortaya koyacaktır. Yapmadığı zaman “yaşayacağı iç rahatsızlığını” hesaba kattığında alışkanlıkları yavaş yavaş değişecektir. Böylece yavaş yavaş istenen özelikler her ne ise, (olumlu davranış kalıpları ve yeni bakış açışı gibi) zihinde artış göstererek zihnin en sık kullandığı yol olacaktır. Zihne ne istediğinizi? Söyleyin, zihin bunu gerçekleştirmek için tüm imkânları bulacaktır. Halinden memnun olmayan Sokrates’ın dediği gibi “Dünyayı değiştirmek isteyen önce kendini değiştirsin”.