İnsanlar genel olarak kilo verme, ders çalışma veya işleri bitirememe gibi konularda şikâyetçidirler. Konu değişse de sebep aynıdır. İnsanın herhangi bir eylemi gerçekleştirme yolunda koşullara bağlı olarak göstermesi gereken iradeyi gösterememesi temel sebeptir. İrade bir güç olup bir şeyi seçip, karar veren insana, eylem için gereken enerjiyi sağlar. İlk olarak irade gücü, kişiden kişiye değişir ve bu gücün hangi yönde kullanıldığı da farklılık gösterir. İnsan yaşadıkça yaşadıklarından aldığı derslerle iradeli olur veya olamaz. Küçük yaşlardan itibaren alınan/verilen küçük sorumluluklar iradeyi güçlendirir. Ancak çoğu zaman koşullar nedeniyle rastlantısal (bilinçsiz) olarak irade gelişir. 40-50 yaş grubu insanlar, genel olarak koşulların kendilerini iradeli olmaya mecbur ettiğini söyler. Çünkü onların okuma yazma bilmeyen ebeveynleri vardı ve bilinçli olarak iradeli bir çocuk yetiştireyim gibi bir eğilimleri yoktu. Okuma yazma bilmeyen ama hayatı okumuş olan bu ebeveynler, pek çok avukat, doktor, mühendis ve profesör yetiştirdi. Dediler ki oğlum-kızım biz okuyamadık, okuyanların hayatı daha iyi oluyor, kurtuluyor sende oku, hem kendini hem de bizi kurtar. Çalışma fırsatı bulan bazı gençler, kimseye yük olmadan aileye de destek olarak okudular. Bazı gençlerde hem çalışıp hem okumak isterken "ceketimi satar yine okuturum " sen okumana bak diyen ebeveyn desteği (sorumluluğu) ile okudular. Hatırlayalım, "balık yüzmez su taşır, kuş uçmaz rüzgâr taşır."
Eğer bir kişiye sürekli olarak iradesiz denilirse o ve çevresindeki herkes buna inanır. İradesiz olduğuna inanan kişide önce öz güven sonra öz saygı kaybı ve ardından başarısızlık yaşanır. Bu kişiler hayal kurar, ama hayali gerçekleştirmek için bir adım atamaz. Enderun Mektebi girişindeki levhada yazan “Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz” ilkesinin tersi bir durum vardır. Günümüz Türkiye'sinde çalışanların %76'sının yaptığı işten memnun olmaması, balıklardan uçma, kuşlardan yüzme beklendiğinin göstergesi değilse? Nedir?
Oysa Allah her canlıyı özellikle de insanı özel bir amaç uğruna yaratmış ve amacına uygun vasıflarla da donatmıştır. Ama bu vasıfların kullanım yeri tartışılır halde?
Aslında iradesiz olduğu söylenilen birçok kişi iradelidir. Ama maalesef, iradeyi yanlış yerde kullanıyordur. Bu tiplerin her şeyleri vardır, kolayca edinmiş ve hatta onlara istemeden sunulmuştur. Ben istemedim ki derler ve mutluluk- haz duygusu eksikliğinin tüm izlerini taşırlar. Ünlü psikolog McClelland başarılı kişilerle az başarılı kişileri karşılaştırdığında, başarı güdüsünün en önemli fark olduğunu bildirmektedir. Başarı güdüsü ise kişinin yaptığı işi en iyi yapma arzusu, mükemmellik çabası olarak tanımlanıyor. Başarılı olmuş insanlarda ayrıca bir başarı hazzı vardır. Başarı hazzı ise, yapamazsın denileni yapmanın, işteki güçlükleri yenmenin, bir sorunu çözmenin mutluluğu olarak tanımlanıyor. Bu duyguyu hiç yaşamamış birisi neden başarıyı istesin ki? Oysa başarı duygusunu bir tatsa hep onu arayacaktır. Başarı iradenin doğru kullanımı ile mümkündür. İradenin doğru yerde kullanıldığının işaretleri ise ilginçtir,
- Zordur, zorlar (kaslarda zorlayınca güçlenir)
- Zaman alır, uzun soluklu iştir (sabır ister)
- Yalnızlık vardır ( yarışta en öndekilerin yalnızlığı gibi)
- Caydırıcılar, çeldiriciler çoktur (baharda herkes pikniğe giderken, kapalı odada ders çalışmak gibi)
- Zaman hiç geçmez, iş uzar da uzar (sıkılmak, yaratıcılığın başlangıç noktasıdır).
Bir zamanlar "Üşenme, Erteleme, Vazgeçme" yazısı benim günaydın mesajımdı. Her sabah gözümü açtığımda veya işiten ayrılıp tam çıkacağım zaman "bu üç kelime" gözüme çarpar ve bana üşendiğin ertelediğin veya vazgeçtiğin oldu mu? Diye sormuş olurdu. Bu şekilde günün kalan zamanlarında yeni bir işe başladığım, iş bitirdiğim ve güzel sonuç aldığım olmuştur. Sonuç önemli değil ama adım atmış olmak, bir sonraki gün zaman kazandırdığı gibi, iş yükünü hafifletmiş ve gerekli adımı atmış olmasıyla da avantaj sağlamıştır.
İradeyi güçlendiren gayretler, başlarda zor olsa da kalıcı çözüm sağlaması ile farklı alanlarda da güzel sonuçlar verir. ‘İnsan, iradesi ile anlam kazanır’ ve yaşayıp, yaşattıkları, yapmakta oldukları, hayatına kattığı insanlar, örnek aldığı ve ders aldıkları kadar da büyür. Her yaşta ve herkesin iradeyi geliştirmesi mümkündür. Ama erken yaşlarda farkına varılıp düzeltildiğinde etkisi muazzam oluyor. Dostluklar bu konuda da çok önemli yardımcılardandır. Hele birde ufuk açan ve yol gösteren bir arkadaş varsa bu yol çok kolaylaşabiliyor. Hani derler ya, "yol zor gelmiyorsa yoldaşındandır", diye işte tamda öyle oluyor. Hatta "önce yoldaş, sonra yol" dense daha da doğru oluyor. Yine de her derde deva olan sabır burada da kritik roldedir. Çünkü tüm güzel şeyler gibi irade gelişimi de zaman alır, sabredip sadece gayrete devam etmek gerekir. Sonuç ise "zamanla değil ama zamanı geldiğinde" olur.