Kelime etkisi...
Kelimelerin (sözcükler) gücünü kullananların hayatı daha güzel. Bu nedenle "Kelebek etkisi"* "kelime etkisi"' olmalı diyorum. Normalde basit olarak, kelime (sözcük) bir varlık, bir nesneyi veya bir hareketi ifade eder. Ancak kadim bilgelere göre kelimelerin ifadede çok daha başka ve etkili başka bir gücü de var. Kelime etkisini bilimsel olarak açıklamaya çalışan Emoto "1 ay boyunca " kavanozlardaki pirinçlere iyi ve kötü olmak üzere seçilmiş sözler tekrarlamış. Çalışma sonunda, kötü kelime söylenen pirinçlerin küflenip, kötü kokular yayarken iyi kelimeler söylenen pirinçlerin ise bozulmadan kaldıkları tespit edilmiş. Atalarımızın "birine 40 gün deli dersen deli olur" sözü de bunu anlatıyor. Freud "Modern bilim henüz kelimenin gücü kadar etkili bir ilaç üretemedi” diyerek bu gücü açıklamıştır. Bir arkadaşımız iyi hissettiğimiz bir günde bize solgun görünüyorsun dese ne hissederiz? En azından şüphelenip bir kontrol ederiz. Bunlar bizlere zihnimizin oyunlarıdır. Oysa insan zihninin efendisi olmalıdır. İyi haber, eğer bu konuda negatif zihin etkisinde isek, zihin yeniden yapılandırılabilir. Öncelikle olumsuz kelimeleri bırakıp olumlu kelimeleri kullanmakla işe başlamak gerekir. "Bunu yapmak imkânsız demek yerine “Bunu yapmak zor olabilir ama denemeye değer” demek gibi. Olumlama stresi azaltarak, rahatlamayı ve etkili çalışmaya olanak sağlar. Eğer zihnimizi kodlayamazsak, başkaları bu iş kendi istekleri doğrultusunda yapacaktır. Çünkü zihin 3 yaşındaki bir çocuk gibi basit, düz ve büyük bir hayretle algılayarak 7/24 çalışır. Böylece düşüncelerimiz, kullandığımız kelimelerle gerçeğimiz olarak karşımıza çıkar. Bugün hayatımızda olumsuzluklar içinde uğraşıp duruyorsak geçmişteki kodlamalara bakmak lazım. Farkında olmak değişimin başlangıcıdır. Önemli olan o andan itibaren nasıl bir yaşam istediğinizdir. Hayal ettiğiniz yaşamı yaratırken, kelimelerin, hedefinize uygun olumlama cümlelerinin gücünü kullanmak ve "kelimenin gücünün, o kelimeye verilen anlam ve inanca bağlı" olduğunu da unutmamak gerekir. Bunun için istek konusunda net olmak, olumlu kelimeler kullanmak, olmuş gibi emin bir şekilde konuşarak veya göreceğimiz bir yere yazıp asılarak başlanabilir. Star Wars filminde başarısız olarak "Buna inanamıyorum!" diyen Luke'a, "Bu yüzden başaramıyorsun" diyen, usta Yoda bunu anlatır. Değişim için ihtiyacımız olan tek şey özel olarak tasarlanmış cümlelerle yanlış kodlanmış olan (şu an istemediğimiz sonuçları tecrübe ediyorsak yanlış kodlama yapılmış demektir) bilinçaltını tekrar ve doğru şekilde kodlamaktır. 10 yaşına kadar yakın çevremiz tarafından kodlanan bilinçaltı (çekirdek inanç) 25 yaşından sonra tüm hayatımızda kendini gösteriyor. Zihin çok güçlüdür. Ama bir yere kadar, taşıyamadığı noktada her şeyi dışarı bir şekilde (psikolojik, patolojik, fizyolojik problemlerle) gösterir. Şakayla bile kullanılan bir kelime hayatımızı doğrudan etkileyen bilinçaltı tarafından kaydedilip çekirdek inançları oluşturur. Çözüm yine zihinde ve bilinçli davranışlarla yapılan kişisel eğitim serisindedir. Bazı insanlar içgüdüsel bir şekilde kodlama yaparak "dönüşürler". Doğru kodlama ile olumsuz duygular, anılar değişmez ama bunlara "yüklenen anlamlar" değişir. Böylece kişi rahatlar ve kurtulur (dönüşür).
İstenmeyen bir alışkanlığı değiştirmek için, şartlandıran çekirdek inanç veya düşüncenin bulunup, olumlu düşünceleri 21 gün tekrar ederek kodlamak mümkündür. Ama işin zor kısmı o davranışı 21 gün yapılabilmekte saklı. İnsanlar bunu bilir ama yapamaz. Çünkü kişinin istek, irade ve inancı 21 gün iyi olanı yapmaya yetecek kadar güçlenmemiştir. İnsan çok şey yapmak ister, istek, irade ve inancı yeterli olsa yapabilir. İrade zayıflığıyla mücadele etmek isteyenler için Jules Payot'un "irade Terbiyesi" kitabı başlangıç yol haritasını verebilir. O nedenle, kelimeler değil ama "inanç" yüklü kelimeler insanın bakış açısı ile yaşanacak hayatını tamamen değiştirebilir.